Ad~Soyad:Kristen Aurelié Black
Rp Yaşı:27
Örnek Rpg:
Binaya girdiği anda dışarıdaki çiseleyen yağmuru bütün matemiyle dışarıda bırakmış ve kendini içeri atmıştı Valerié.Hava değişiminden dolayı birden kendini boşlukta hissetti.Sabah olmasına rağmen içerisi oldukça loş gözüküyordu.Sabahın yorgunluğundan herkes uyuklamak için vakit kolluyordu.Kimisi elinde sırf görüntü olsun diye arşivden aldığı birkaç dosya tomarını elinde tutuyor ve oldukça dalgın bakışlarla önüne gelen ilk kağıtta göz gezdiriyordu.Binanın sıcak oluşundan dolayı hemen içi ısınmıştı.Bu yüzden Val ıslanan mantosunu yavaşça çıkardı ve onu kolunun altına alarak merdivenlerden çıkmaya başladı.Katları aştıkça etraf daha hareketlenmeye başladı.Kimi insanlar arşiv dosyalarını elinden bırakmış ve bu günün gündemine göz atmaya başlamıştı.Bazen bir-iki kişi çalıştığı proje üzerinde bazen de bir problemi çözme üzerinde tartışıyordu.Bu bilindik bir sabahtı Sihir Bakanlığında...
Odasına çıktığında içeride gün ışığından bir eser bile yoktu.Kadife perdeler açık olduğunda bile odayı boğmaya yetiyordu.Bu odada dekorasyon yapma fikri hala Val’in aklındaydı.Öncelikle koyu renkli ahşap masadan kurtulmalıydı.Belki de sonra kütüphane kısmına bakmalıydı.Neden ahşapları bu kadar kara seçmişti ki!Perdeleri de tül yapmak en mantıklısı olurdu.Belki de daha açık renk bir kadife…Ve sonra da halılar.Halıları gerçekten çok demode duruyordu.Zaten Val kendi evinde bile halı bulundurmazdı.halı ona garip bir şekilde alerji yapıyordu.Bu yüzden en iyisi hiç halı koymamaktı odasına.Bunları düşünürken masasına oturdu ve önündeki kağıt tomarına şaşkın gözlerle bakmaya başladı.Çünkü dün bunların hiçbirisi burada değildi.Yine sabah Val’e iş yığmayı başarmıştı çalışanlar.Kağıt tomarından bir kağıt aldı ve incelemeye başladı.Diğer kağıtlara da bir süre göz gezdirdi ve çekmeceden bir dosya aldı.Dosya tamamiyle boştu fakat oldukça büyüktü.Kağıtları teker teker zaman sırasına uygun olarak yerleştiriyordu.Aslında zamanının çoğu bu tarz boş ilerler gidiyordu.Bazen de önemli belgeler geldiği için Val bu belgelerin tamamını okumak zorundaydı.Aslında okumayı çok severdi ama bu belgelerde herhangi bir roman konusu ve ya senaryo göremiyordu.Yanlış kurgulanmış birkaç boş paragraf.Her yönetmenin çöp kutusunda bolca bulunan cinsten…
Val öğleye yakın bütün işlerini bitirmişti.Kitaplığından güzel bir kitap aldı ve tekrar yerine geçerek okumaya başladı.Okuduğu kitabın o belgelerden daha zevkli olduğu kesindi.İlk cümlesini okuyan bir büyücü zaten aralarındaki farkı hemencecik anlayabilirdi.çünkü kağıtların bir çoğu fazlasıyla yağcı terimlerle başlardı.Uluslar Arası İşbirliği Dairesinde genellikle başkanın görevi bir şeyleri onaylamak olmuştu bu aralar.Bu durumdan oldukça rahatsız olmaya başlamıştı Val.Çünkü kendine tam bir başkan değilmiş te sürekli imza atmakla görevli basit bir çalışan olarak görüyordu.Sadece kalemiyle ünlü bir çalışan.Bu aralar etrafta hiç onaylanacak derecede kaliteli belge olmadığından dolayı da işini yerine getirmiyor gibi görünen bir çalışandı sanki insanların gözünde.Bunları düşünürken kitabını kitaplığa geri bıraktı.Yanına zorluklarla doldurduğu dosyayı alarak odadan çıktı.Büyücüler hala çalışıyor ve Val’in önüne dosyalanmak için getirilecek saçma belgeler yapmak için uğraşıyorlardı.Val kızgın bakışlarla ortamı süzdü ve masaların birinden aldığı ”Onaylanmamıştır” damgasını bastı ve yine aynı masaya bırakarak hızlıca odasına döndü.Kapı fazla ses çıkarmamasına rağmen herkes garip bir telaş içine düşmüştü.Masasına oturmadan direk paltosunu aldı ve saati önemsemeyerek odasından çıktı.Büyük bir hızla taş merdivenlerden aşağıya indi.Yağmur çiselemeyi bırakmamış olsa da hava ılıklaşmıştı.Derin bir nefes alarak dışarı çıktı ve malikaneye doğru cisimlendi.
Malikanesine geldiğinde ise her yer oldukça harap bir haldeydi.Birden başı dönüyormuş gibi oldu ama şu an ayakta durması gerektiğini çok iyi biliyordu.Sonuçta ne olduğunu çözmeliydi.İşten erken ayrıldığına şükretti.Çünkü içeriden gelen sesler birinin hâlâ burada olduğunu gösteriyordu.Paltosunu sağlamlığını koruyan bej koltuğun üstüne bıraktı ve seslerin geldiği ofisine doğru yöneldi.İçeriden tıkırtıların yanında daha birçok ses geliyordu.En başta kağıt sesleri.Gelen kişinin casus tarzında bir kişi olduğunu anlamak için kâhin olması gerekmiyordu.Bu yüzden asasını sıkıca kavradı.Karşısında her kim olursa olsun zarar vermek istemiyordu.Ama bu kendisinin ve ya kimliğinin zarar görmesi anlamındaysa karşısındakine karşı asasını kullanmak zorundaydı.Eğer ailesinin ölümyiyen olduğu bile anlaşılırsa bu kariyerinde büyük düşüşlere yol açardı.Sessizce olmaya çalışarak kapıdan içeriye göz gezdirdi.Çalışma odası diğer odalara göre daha harap durumdaydı.Çünkü bütün belgelerini her kes gibi çalışma odasında saklardı.Bunları düşünürken adama göz gezdirme fırsatını da yakaladı.Evet bu kesinlikle bir erkekti.Siyah saçları ensesine inmeden son bulan arkadan göründüğü kadarıyla açık tenli uzun bir adam...
Hiç korkmuyordu dışarıdan bakıldığında.Çünkü biliyordu ki içerideki kişi her kimse ona fazla zarar vermeden bu işi çözecekti ve sonra rahatça yukarıya , odasına çıkıp derin bir uyku çekecekti.Uyandığında ise ilk işi böyle kişilere dair bir çözüm keşfetmek olacaktı.Mugglle'lar gibi kamera koymak bile işe yarayabilirdi.Zaten bütün bu şeyler saf numarası yapan Mugglle halkından kaynaklanıyordu.Mutlu evliliğini onlar bozmuşlardı.Ailesiyle beraber bütün sihir dünyasını da onlar birbirine düşürmüşlerdi.Onlar ve onların çaresizlikleri.Hepsini bir anda yok etmek istiyordu ama bu gerçekten zordu.Ailesi de uzun yıllar boyunca bunu istemişti ama hiçbirisi bunu başaramamıştı.Yine de kendisine olan güvenini asla yitirmiyordu.Bunları düşünürken adamın eline herhangi bir koz verebilmiş olacağı düşüncesiyle irkildi.Büyü dünyasından kimseye zarar vermek istemese de bunu yapmanın zorunluluğunu taşıyabilecek gücü kendisinde görüyordu.Kavradığı asasını sakladığı yerden çıkararak adamın üstüne doğru tuttu ve bütün bunlar gerçekleşirken asa hamlerinin peşine sözleri söyledi.Adam karşıdaki duvara çarparak bayılmıştı.Fazla zarar görmediğini söylemek büyük bir yalan olurdu ama böyle kalleş bir davranışta bulunup ölmediği için dua etmeliydi.Adamın elinde kalan birkaç belgeye göz attığında tam zamanında gerçekleştirdiğini gördü.Çünkü bir kaç mektup ve normal kimliğinin ölüm belgesi adamın elindeki belge tomarının içindeydi.Derin bir nefes aldı ve adam uyanmadan hafızasını sildi.Sonra onu kendi evinden oldukça uzak bir bölgeye yarı baygın bırakarak evine geri döndü.Mazarayı her görüşünde başı bir nebze daha fazla ağrıyordu.Bu yüzden koridorlar dahil her yeri temizledi.Kırılmış bir kaç çerçeve ve dosyalaması saatlerini alan bir kaç dosya dışında pek bir iş yoktu ama zaten bu işlerin uğraştırıcılığı beynini yiyip bitirmişti.Bütün bu günü geride bırakarak yukarıdaki yatak odasına çıktı.Allahtan adam buraya girmeyi henüz akıl edememişti.Zaten girsede eli boş kalırdı.Bunları düşünerek banyoda soğuk suyla yüzünü yıkadı.Suyun soğukluğu gerçekten çok iyi gelmişti.Üstünü değiştirerek kendini yatağına attı.Günün yorgunluğu içinde uyuklamaya başladı.