Andrew, her cuma yaptığı gibi o cuma da kitap almak için Flourish&Blotts'a gidiyordu. Ancak bu sefer aldığı kitabı kendisi için değil, dükkanı için alıyordu. Zaten bu dükkanı satın aldığı günden beri karanlık sanatlar hakkında yüzlerce eser okumuş, ve hepsini müşterilerine satmıştı. BU seferki müşterisi onun okumadığı bir kitabı istiyordu. Müşterisinin derdi, bahçesinde biten zehirli mantarlardı ve Andrew'den bunun için bir tılsım hazırlamasını istemişti. Ancak Andrew daha önce ne bununla ilgili bir şeyler duymuş, nede böyle garip bir şey için Andrew'e başvurulmuştu. O da işin garipliğini boş verip, alacağı parayı düşündü ve zehirli mantarlar ile ilgili biraz bilgi alabilmek için bu dükkana gelmişti işte. Bunları düşünürken acemice siyaha boyanmış dükkanın kapısına geldiğini fark etti. İleride sarışın bir kız da dükkana doğru geliyordu, birkaç saniye için baktı ve içeri girdi. İçeride yine aynı bilindik küf kokusu vardı, bu dükkana ilk gelişinde bu kokuda az kalsın bayılacaktı. İçeride yaklaşık üç metre boyunda yan yana sıralanmış yüz kadar raf vardı. Andrew başından beri dükkanın sihirle genişletilmiş olduğunu biliyordu, çünkü Marcus ile anlaşıp genişletme muskasını kendisi yazmıştı. Ancak dışarıdan gelenler bu kadar güçlü bir genişletme büyüsünü kimin yaptığını merak ediyorlardı. Andrew etrafa bir süre bakındıktan sonra Marcus'un yanına gitti. Selam Marcus. Marcus yine eline Sihir Tarihinde Cincüceler isimli bir kitap geçirmiş okuyordu. Andrew daima Marcus'daki bu cincüce sevdasını kınamıştı, öyle ki bir tartışma sırasında ona Tezekyalayan bile demişti. Ancak Marcus bu lafı fazla önemsememiş, Andrew'in yanında cincücelerden bahsetmemeye özen göstermişti. Andrew'in sesini duyar duymaz elindeki kitabı masanın altına fırlarttı, ve Andrew'i selamladı. Ah, Andy! Seni uzun zamandır görmüyordum. Yeni kitaplar geldi ve daha güçlü bir muskaya ihtiyacım var. Anlarsın ya.. Bakanlığa para ödemek istemiyorum dostum.. Andrew gülümsedi. Sorun değil Marcus. Yarın sana yeni bir muska hazırlarım. Ama önce bana Zehirli Mantarlar Ansiklopedisi'ni bulmalısın. Marcus oldumolası bakanlık karşıtı birisiydi, bakanlığın büyücüleri dolandırdığını düşünüyordu. Haksız da sayılmazdı aslında, yeni bakan tam bir Pislikemen'di ve muggle'larla fazla haşırneşir oluyordu. Ancak Andrew'in bunları ne konuşacak, nede düşünecek vakti vardı. Tam zamanında geldin Andy, sadece bir adet kalmıştı elimde. Ve onu sana seve seve ücretsiz olarak verebilirim.Andrew gülümsedi. Lanet olası iyilik hastası Marcus. Hiç Akıllanmayacak. diye geçirdi içinden. Marcus arkaya doğru gitti, ve Ansiklopediler bölümüne asasını doğrulttu. Accio Zehirli Mantarlar Ansiklopedisi diye mırıldandı ve gelen kitabı paketlemek için masanın üzerine koydu. Hayır Marcus, kendim götürürüm. Hediye değil. Aslında sadece bir sayfaya ihtiyacım var. dedi Andrew ve kitabı masanın üzerinden aldı. Tam o sırada, giriş kapısının üzerinde asılı zil çaldı. Giren Andrew'in sokakta gördüğü kızdı, ancak Marcus ona yardıma gitmedi. Kız kendi başına aradaki koridorlardan birisine girdi. Yaklaşık on beş dakika daha Andrew ile laklak yaptı Marcus, ancak kızın hala koridordan çıkmadığını görünce o tarafa yöneldi. Andrew de sohbetleri bölünmesin diye Marcus'un peşinden gitmişti, ancak kitabı masaya bırakmayı unutmuştu. Marcus'un kıza Size yardımcı olabilir miyim bayan? dediğini duydu, ve ardından kızın ipeksi sesini. Oh hayır, çok özür dilerim. Marcus gözlerini kıza dikip birkaç saniye kızı süzdü, sonra bana hitap ediyormuş gibi gelen ses tonuyla İşte şimdi bittik. dedi. Ben gülümsedim, ve Bu hiç önemli değil. dedim Marcus'a. Marcus muhtemelen Andrew'in ince tavırları karşısında şaşırmıştı, çünkü onu hep gaddar ve kibirli, çıkarcı birisi olarak tanımıştı. Bay Osnard, bu siz misiniz? dedi şaşkınlığını dışa vurarak. Marcus hala şaşkın şaşkın beni izliyordu, kızın gözleri ise elimdeki ansiklopedi'ye dikilmişti. Onu nereden buldunuz? Andrew bu saçma soru karşısında afalladı, burası bir kitapçıydı sonuçta. Ancak Andrew soruyu yanlış anladığını ancak Marcus cevap verince anladı. Üzgünüm,bu sonuncusuydu ve onu az önce bay Osnard aldı. Kızın hayal kırıklığı yüzünden okunuyordu, Andrew birşey yapması gerektiğini hissetti, ve sonunda kızı mutlu edebilecek birşeyler söyledi. Neden yaptığını bilmiyordu, sadece kızda birşeyler çekici gelmişti. Sorun değil, beraber inceleyebiliriz. kız bir anda kontrolünü kaybetti ve Andrew'in boynuna sarıldı. Andrew utançtan ziyade mutluluk duydu bu durumdan, alışılmışın dışında birşeydi bu onun için. Ancak Marcus sahte küçük bir öksürük ile kızın kendine gelmesini sağladı. Senin için çok önemli olmalı. dedi ve mutlu bir tebessüm kondurdu Marcus. Kız başıyla onayladı, ve koşarak koridorun diğer ucundaki boş bir sandalyeye oturdu. Andrew Marcus'a dönerek Marcus, bizi biraz rahat bırakırsın değil mi? dedi ve gülümsedi. Marcus da gülümsedi ve koridorun öteki ucunda gözden kayboldu. Andrew kıza doğru yürüdü, kız az önce Marcus'a söylediklerini duymuş olmalı ki hızla arkasına döndü. Kızın ipek gibi saçları akasya gibi kokuyordu, fakat bir kırbaç gibi Andrew'in suratında patladı. Andrew ellerinin arasına aldı suratını, fakat acı yüzünden değil. Utançtan kıpkırmızı olmuştu. Birkaç saniye sonra düzeldi ve ellerini yüzünden çekti. Afedersin, içinden sadece bir sayfaya ihtiyacım var. dedi ve kitabı kızın ellerinden usulca çekti. Dokunulması Ölümcül Tehlikeli Bitkiler: Zehirli Hint Bahçe Mantarı sayfasını açtı ve sayfayı yırttı. Kağıt parçasını katlayıp cebine koydu ve koridorun öteki ucuna yöneldi, ancak iki adım attıktan sonra geri döndü ve Birşeyler içmeye ne dersin? Böylece kitabın neden bu kadar önemli olduğunu anlatırsın. dedi. Endişe ve merak içinde kızın ne diyeceğini beklemeye koyuldu.