Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 21, 2009 1:20 am | |
| Aramızda bulunan yakın mesafeyi koruyor ama onu tekrar öpmeye cesaret edemiyordum. Öylece ipek gibi yumuşacık sarı saçlarını okşayarak ona bakıyordum. Uzun süren bu sessizlik anında o ne yapacağına kara verir gibiydi. İfadesiz yüzünde boşa çabalayarak bir ipucu yakalamaya çalışırken yüzünün her ayrıntısı ezberlemiş halde buldum kendimi. Oldukça güzeldi, her ne kadar içkinin verdiği etkiyle biraz ifadeleri değişmiş olsa da güzelliği gayet açık bir şekilde fark ediliyordu. Ben onu incelerken ne yaptığımı, neyi beklediğimi unutmuşken o soğuktan rengi koyulaşan dudaklarının ucunu kıvırarak gülümseyip bana bakmaya başladı ve kısa bir an sonra – öyle kısa bir an ki bir an neye uğradığımı şaşırdım- aramızda bıraktığım o kısacık mesafeyi aşıp dudaklarını benim bedenimin aksine hala sıcak olan dudaklarımla birleştirdi. Ah ne büyük bir tutkuydu, beni bu kadar arzuladığını bilmiyordum. Bilmemem daha iyiydi belkide. Çünkü bu onu diğer kızlardan farklı kılmıştı benim için. Birçok kızı öpmüştüm şimdiye kadar, evet, hepsi bu kadar tutkuluydu. Belki daha fazla hatta... Kesinlikle daha fazla ama benim bu kadar değer verdiğim bir öpüşme olmamıştı. Diğerlerinden bir farkı vardı, bir türlü çözemediğim bir fark. Kalbimin daha hızlı çarpmasına neden oluyordu, niyeydi şimdi bu? Vücudumda hissettiğim nabız artışı ve kalbimin çok daha hızlı atması beni ürkütmüştü. Bilmediğim bir duyguyu yaşıyordum. Adını çok duyduğum ama hiçbir zaman yaşamadığım, hatta yaşamıyacağım sandığım bir duygu. Aşk...
Bu düşünce beynime bir karanlık gibi oturmuştu dudaklarını dudaklarım arasında hissederken. Beni çok korkutmuştu bu karanlık. Aşk mı, ne aşkı, bu başıma gelmemeliydi. Bana yakışmazdı bir kıza bu kadar bağlanmak. Hem de aşk denen o lanet şeyle. Çapkınlık kariyerimin zirvesindeyken istediğim son şeydi bu. Bu öpüşmeye bir an evvel son vermeliydim, çünkü gitgide tehlikeli bir hal içine giriyordu. Gel gör ki büyük bir tutkuyla birbirine kenetlenmiş dudaklarımızı ayırmam benim için çok güç olacaktı. Deli gibi onu öperken ayrılmak içimde bir şeyin yanmasına neden olacak gibiydi. Ben bu ikilemde kısılmış kalmışken Luthién vücudunu iyice benim vücuduma yaklaştırdı ve kollarını boynuma dolayarak sıkıca sardı. Artık fazla soğuk hissetmiyordum, tam tersine vücuduma yayılan tuhaf bir sıcaklık hissediyordum. Bu yakınlaşma benim vücut ısımı iyice yükseltmişti. Aramızdan artık sadece küçük bir hava kütlesi geçebilirdi. Onca şeyin bende yarattığı pervasızlıkla kendimden geçerek o mesafeyide kapatacak şekilde ona sokulup ince belinden onu kavrayarak kendime doğru çektim. Aramızda artık hiç mesafe yoktu, vücudumuz tamamen bir bütün oluşturmuştu. Aşk olduğunu sandığım pek anlayamadığım büyük bir duyguyla onu öpüyor, öptüğüm her kız gibi nefesini kesmek istiyordum. Başardığımında farkındaydım. Saniyeler süren bir öpüşmenin ardından Luthién dudaklarını benden kopararak çekti. Soluk soluğa kalmış bir şekilde bana bakıyordu, dudaklarıma daha çok. Ben ise gülümseyerek ona bakıyordum, benimde nefesim kesilmişti doğrusu, kalbim hızla atıyordu bu yüzden. Boynuma sarılı olan ellerinden birini indirerek göğsümün, tam kalbimin üstüne koydu. Bu kadar hızlı atmasına şimdi biraz kızsamda halimden memnundum. Hızlı soluk alıp verişlerini yüzümde hissedebiliyordum, solukları alnımdan akan su damlasını farketmeme sebep olucak kadar yalıyordu yüzümü. Hala onun zarif vücudunu kollarımın arasında tutuyordum, bırakmaya da niyetim yok gibiydi. Belini ellerimin arasında hissetmek benim için büyük bir zevkti. Gülümseyerek yüzüne baktığımda o da yüzüne yayılan kocaman bir gülümsemeyle gözlerimin içine bakıyordu. Sadece bakıyor, benden bir şeyler bekliyor gibiydi. Ben ise sadece onu öpmek istiyordum. Ama daha değil, henüz nefes düzenini toparlayamamıştı. Bende toparlayamamıştım, o yüzden beklemeliydim. Alnımı benden biraz aşağıda olan alnına koyup verdiği nefesi ben içime çekerek onu tamamen hissetmeye çalışıyordum. Yüzü soğumuştu, benimki ise yanıyor gibiydi. Belinde tuttuğum ellerini yavaş yavaş yukarı kaldırıp başını iki elimin arasına alarak yanaklarını narin bir çiçeğin üzerinde elimi gezdiriyor gibi gezdiriyordum. Birbirine yapışık olan alnımızın yanı sıra burunlarımızda değiyordu. Burnunun ucunun kızardığını görünce gülümsememe engel olamadım, çok tatlı bir melek gibiydi ve benim ellerim arasındaydı. Bu güzelliği karşısında kendimi daha fazla tutamayıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Gülümseyen, yer yer kızarmış yüzüne bakarak "Tuhaf..." dedim sadece onun beni duyabileceği bir fısıltıyla "İşte senin dudaklarınla, dudaklarım arındı..." dedim. Yüzümde gerçek bir gülümseme vardı, benim içime sıcaklık yayan bir gülümseme. Onun gözlerine baktıkça içime akan bu sıcağın yansıması olan bir gülümseme... Tekrar sakin ve kısık bir sesle "Son birkaç yıldır bu sözlerin manasını, değerini arayıp durdum. Oysaki ne budalalık, hemen dibimdeymiş ama ben farkında değilmişim." diyerek yine bir öpücük kondurdum dudaklarına. Ben yıllardır aradığımı bulmuştum belki ama peki ya o, o ne düşünüyordu bunlar hakkında... "İçtiğim o kadar içki bu gece sarhoş etmeyi başaramadı ama o mükemmel ilk öpücük beni kendimden geçirmeyi başardı sayın bayan. Lütfen bu sırrınızı bana anlatır mısınız? Nasıl oluyorda o kadar güzel bir öpücük verebiliyorsunuz benim gibi bir gence?" dedim biraz yakarır biraz müzip bir sesle. Yanaklarına okşamaya devam ederek gözlerine içine bakıp ne söyleyeceğini ya da ne yapacağını beklemeye başladım. Benim için zor bir bekleyişti, sonunu bilmediğim bir yola girmiştim. İçimde korku vardı elbet, ama yine de tatmaya değerdi belki de aşk... | |
|