|
|
| Yalnızlık | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Yalnızlık Perş. Eyl. 03, 2009 8:13 am | |
| Hava kapalıydı. Sanki ruh halimin yansıması gibiydi. İçimde sebebini bilmediğim kötü bir his vardı. Bu aralar gördüğüm kabuslardan kaynaklandığından emindim. Cama hafifçe çiseleyen yağmur damlaları çarpıyordu. İçimdeki bu kötü hise bir anlam vermeye çalışıyordum ama olmuyordu. Alt kattan homurtular duyunca kendime geldim. Kapıma doğru gelen sinirli adımları hissedebiliyordum. Merakla gelenin kim olduğuna baktım. Kuzenim Mirabella. Bana biraz kızgın, biraz da soru soran bakışlarla bakmaya başladı."Ne?" Dedim merakla. "Ahh tanrı aşkına Luthièn yarım saattir sana sesleniyorum duymadın mı? Ben dışarıya çıkıyorum. Gelmek ister misin? diye soracaktım." dedi. Derin bir nefes aldım ve kısa bir süre düşündüm. Aslında biraz hava almam gerekiyordu. Ama Mirabella'nın o çılgın alışveriş turlarından birine hazır hissetmiyordum kendimi. Bu yüzden ona doğru dönüp; "Aslında pek havamda değilim. Belki başka bir zaman." dedim. Biraz ısrar etse de sonra beni anlayışla karşılayıp odamdan çıktı. Yalnızdım. İçimdeki o garip his bir türlü gitmiyordu. Yağmur yavaş yavaş şiddetlenirken dayanamayıp kendimi odamdan dışarıya attım.Nereye gittiğimi bilmiyordum. Ancak umrumda da değildi. Sadece yürüyordum. Dışarıya çıktığımda havanın iyice karardığını unutmuş gibi şok oldum. Ama umrsamamaya çalıştım. Yağmurun iyice ıslattığı saçlarımı topladım ve yürümmeye devam ettim. En sonunda evden uzaklaşmıştım. Derin bir nefes aldım ve ilerlemeye başladım. Uzun bir süre sadece yürüdüm. İçimdeki o sıkıntı geçmemişti ve garip bir şekilde artık korkmaya başlamıştım. Önümde küçük bir bank gördüm. Dayanamayacağımı anlayıp oturdum. Kabuslarımı düşünmeye başladım. Artık her biri acı veriyordu. Ailemin ölümüne tekrar tekrar şahit oluyordum. Uutmaya çalıştığım bu kötü hatıra bir karabasan gibi peşimi bırakmıyordu. Artık kurtulmak istiyordum. Gözlerimin yaşardığını farkettim. Elimin tersiyle silip uzun bir süre sadce oturdum. Ta ki birkaç kendini bilmez serserinin kötü bakışlarına maruz kalana kadar. Tanrıya şükür bankın biraz ilerisinde domuz kafası tabelası görünüyordu. Adamlara belli etmemeye çalışarak, sakin bir şekilde oraya doğru ilerledim. İçerisi kalabalıktı. Ve o tanıdık uğultuların arasından sıyrılıp kösede bir yere geçtim. Drin bir nefes aldım ve kendime gelmeye çalıştım. Belki de sadece onları özlediğim için oluyordu bütün bunlar. Belkide sadece sevgiye ihtiyacım vardı. Her ne kadar kulağa saçma gelse de buna inanmaya çalıştım ve garsonun gelmesini bekledim. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Perş. Eyl. 03, 2009 11:29 am | |
| İlk başlarda hafifçe çiseleyerek havaya insanın içini daraltan yoğun bir nemlilik katan yağmur, sonralar da şiddetini yükselterek bir anda bardaktan boşalırcasına ortalığı sele suya vermeye başlamış, sokakta bulunan insanları denize düşmüş misali sırılsıklam bırakıyordu. Herkes sanki yukarıdan yağmur yerine ateş damlaları akıyormuş gibi başlarını koruyarak oradan oraya koşup kendini yağmurdan sakınmaya çalışıyordu. Bunları gördükçe zaten daralmış olan canım iyice sıkılıyor gibi oluyor, tatsız tatsız bu görüntüye bakarak sinirli bir şekilde “Hıh!” sesi çıkarıp yavaşça yolumda ilerliyordum. Acelem yoktu; ne yağmurdan kaçıyordum ne de bir bekleyenim vardı. Bu yüzden insanlar gibi tedirgin adımlarla yolda koşmak yerine, sert adımlarla suya bata çıka yavaşça yürüyerek Hogsmeade sokaklarında yürümeye devam ediyordum. Yürüyordum, yürüyordum ama tam olarak nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmeden yapıyordum. Kaldığım handa yatmaktan sıkılmış, biraz hava almak için dışarı çıkmıştım ama gel gör ki her plan gibi bu da suya batmıştı.
Birden yandan kara bir şey üstüme doğru sıçradı. Ne olduğunu anlayamadan sadece reflekslerim doğrultusunda geri sekerek durdum. Bir anda içimde bir boşluk duygusu oluşmuştu, sanırım korku dedikleri buydu. Buna sebep olan şeyi görmek için vakit kaybetmeden etrafıma bakındım ve hemen önümde duran, yılışık yılışık miyavlayan kediyi gördüm. Yüzüme yerleşen tiksinti ifadesine hiç engel olmadan karanlık bakışlarla kediye bakıp; “Seni geri zekalı şey… ne yaptığını sanıyorsun sen…” diye hiddetle bağırarak kediye sertçe bir tekme savurup yolumun üstünden birkaç metre uzağa fırlattım. Her zaman olduğu gibi kedide bir zarar yoktu; tabiki dört ayak üstüne düşmüştü. Oluşan boşluk duygusu içimde kocaman bir sinire dönüşerek patlamaya hazırlanan bomba gibi her adımda bir tehlikeli hale gelecek biçimde büyüyordu. Bir süre böylece yürümeye devam ettikten sonra o koca hiçlik duygusuna tekrar düştüm; fakat bu sefer sebebi ne kediydi ne de herhangi başka bir şey. Ne olduğunu anlayamadığım bir acı içimi kaplamıştı. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi ama tam olarak öyle bir şey de değil. Tarifi zor olan bu duygunun kendi beynimde tarifini yapamamak beni daha da kötü yapıyordu. Nedenini bilmediğim bu sıkıntı kalbimin tuhaf bir şekilde ritmini bozuyor arada sekmelere neden olup kalbimde bir anlığına oksijensizliğe yol açıyordu. Bir şeylerin ters gittiğini düşünüp fazla uzak olmadığım bir dükkanın duvarına yaslanarak sakinleşmeye çalışıyordum. Bir tür sinir nöbetiydi yaşadığım. Kısa bir süre sonra bu düzensizliğin yanına bir de sanki biri beynimi oyuyor hissi veren baş ağrısı eklenmişti. Daha fazla dışarıda duramayacağımı anlayınca geri dönmeye karar vererek geldiğim yöne doğru baktım ve şaşkınlık içerisinde kalarak hemen ardından etrafıma bakındım; neredeyse köyün çıkışına gelmiştim. Bu kadar kısa sürede bu kadar mesafeyi ne ara yürümüştüm. Durumum iyi değildi, nefesim kesik kesik çıkıyordu havayı kabul etmekte zorlanan kasılmaktan büzüşmüş gibi hissettiğim ciğerlerimden. Çaresiz bir şekilde etrafıma bakıyordum, yağmurun şiddetini iyice artırdığı şu saatlerde herkes çil yavrusu gibi bir yerlere kaçınmıştı ki ortalıklarda kimse gözükmüyordu. Hala hissedebildiğim ayaklarımı ağır ağır sürüyerek yakınlarda olduğunu bildiğim eski ve bakımsız da olsa işe yarar durumda olan Domuz Kafası’ na doğru yol almaya başladım. Yürüyüşümde oluşan savsaklık beni uzaktan sarhoş gibi gösteriyor olmalıydı ama bu o an umurumda değildi. Sıkışan göğsümü yumuşatmak ve rahatlatmak için hafif bir şekilde sol elimle masaj yapıyor, bir yandan da derin nefes almaya çalışarak rahatlama çabaları içerisine giriyordum.
Sonunda kalabalık ve gürültülü barın ağır kapısını açıp kendimi içeri atabilmiştim. Oldukça kalabalık ve havasız olan bara gelmek şimdi daha mantıksız geliyordu bana ve asıl problem o kadar kalabalığın içinde kendine bir yer bulmaktı. Bir an durup düşünerek “Kendimi yere mi atsam?” dedim içimden ama böyle bir rezilliğe gerek yoktu. İleride okuldan arkadaşım olan hayli güzel ve her zaman beni kendine hayran bırakan hoşluğuyla Luthién oturuyordu. Ona bu halde pek görünmek istemezdim ama durum kritikti, o yüzden hiç düşünmeden coşkun kalabalığı yararak onun masasına vardım ve kendimi onun hemen karşısındaki sandalyeye attım. Hala kesik kesik ve zorla nefes alıyor, yaşadığım zorluğun yarattığı hırıltılı derin sesi duyarak göğsüme masaj yapmaya devam ediyordum. Bu süreç içerisinde onu hiç incelemiyor, sadece sakinleşmeye çalışıyordum. Yavaş yavaş düzelen nefes sistemim sayesinde biraz rahatlamıştım. Eğik olan kafamı yana çevirerek ona baktım. O halimle bile ne kadar güzel olduğunu fark edebiliyordum. Gözlerimle ona bakıyordum sadece; konuşacak dermanı hala kendimde bulamıyordum. Gözlerinin içine bakarak bunu anlatmaya çalışırken onunda solgun ve kederli olduğunu gördüm. Hiçbir şey diyemeden onun bana bir şeyler demesini bekliyordum.
| |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Perş. Eyl. 03, 2009 5:36 pm | |
| Bekliyordum. Sadece bekliyordum. Hiç bir garson ilgilenmiyordu. Sinirlendim. Tamam kalabalık olabilirdi burası. Ama en nefret ettiğim şey bekletilmekti. Garson geldiğinde ona söyleyecek bir çift lafim vardı. Çok siirliydim. Ama sinir işe yarıyordu. İçimdeki sıkıntıyı unutmama sebep oluyordu. Birden kapı açıldı. İçeriye dolan rüzgar yüzümü yalarken; ben içimde kopan fırtınaları,kulağımı okşayan sessiz çıklıklarımı dinliyordum...Evet her ne kadar unutmaya çalışsam da içimdeki sıkıntı bir türlü geçmiyordu. Belki de ailemin ölümü bana birşeyler anlatmaya çalışıyordu? Belki de ölecektim. Gözlerimin yaşardığını hissettim.Hüzünlü bir gülümseme geçti yüzümden. Zaten kimim kalmıştı ki uğruna yaşayacağım? Kim özlerdi ki beni? Derin bir nefes aldım ve uzun bir süre boş gözlerle etrafı izledim. Ve birden karşımda bir hareketlilik hissettim. Ne yani? Burada da mı kendini bilmez serseriler vardı? Tam sinirle kötü şeyler söylemek için hazırlanmıştım ki onu gördüğümde sustum. Julian. Her okulda bulunan şu harika çocuklardan biriydi. Bütün kızları kendine hayran eden yakışıklılığı ve popülerliği ile benim de ilgimi çekmiyor değildi. Özellikle diğer insanlara karşı davranışları ve kendine olan güveni çok hoşuma gidiyordu. Gülümsemek ve bir şey söylemek istedim. Ama olmadı hem gülemeyecek kadar üzgündüm hem de bakışları kalbimi acıtırken bir şey söyleyemezdim. Onun da bir sorunu var gibiydi. Özellikle göğsüne masaj yapması ve zoraki aldığı nefesler sağlığında endişe etmeme sebep olmuştu. Sonra biraz olsun rahatlamış gibi göründü gözüme. Aptal aptal ona baktığımı farkettiğimde; kendimi konuşmaya zorladım. "Merhaba Julian." Sesimin ne kadar garip çıktığını farkedince duraksadım. Neredeyse dünyanın en müthiş çocuğu ile bu ağlamaklı ses tonuyla konuşamazdım. Boğazımı temizlemeye çalışarak; "Kötü görünüyorsun. Bir sorun mu var?" diye sordum. Gerçekten de kötü görünüyordu. Ve nedense onun için gerçekten de endişelenmiştim. Kendi sorunlarımı unutup, hemen ona yoğunlaşmam ne kadar da az zamanımı almıştı böyle. Hayret. Ki ben neredeyse dünyanın en bencil insanıydım. Evet birçok insan bunu kendisine itiraf edemez. Ama ben herşeyin farkındayım. Bencil olduğumu biliyorum. Ve bundan da utanmıyorum. Oldukça karamsar olduğumu da biliyorum. Belki içimdeki sıkıntının sebebi de bu. İyi biri olmadığımı da biliyorum. Ki özellikle kendimde en sevdiğim özelliğim bu. Anck her ne kadar rahibe olmasam da şeytan da değildim. Bu yüzden halen içimde çok çok küçük bir parça da olsa acıma ve endişe vardı. Ve şu anda Julian'a duyduğum endişe kesinlikle kelimelerle ifade edilemezdi. Her ne kadar sebebini bilmesem de. Sonuçta tamam çok tatlı olduğu açık. Hatta ondan hoşlanıyor bile olabilirim. Ama bu hayatımda ilk kez hissettiğim, karmakarışık duyguların sebebi olamazdı. Öyle değil mi? Vereceği cevabı dörtgözle beklerken; sesini birkez daha duyacak olmanın verdiği aptal bit heyecan vardı üstümde. Ahh çok saçma! Benim gibi birinin düştüğü hallere bak! Kahretsin. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık C.tesi Eyl. 05, 2009 1:58 am | |
| Kendimi sandalyeye atmış, iki büklüm eğik bir şekilde oturarak nefes almaya çalışırken kafamı yana çevirmiş gözlerine bakıyordum. O da neye uğradığını bilemeden şaşkın gözlerle beni izliyordu. Bir süre sonra bakışlarının tuhaflığını kendisi de fark ederek hemen kendi toparlayıp tedirgin bakışlarla beni süzerek “Merhaba Julian.” dedi. Sesinde bir hüzün, bir ağlamaklı tını vardı, bunu da tıpkı bakışlarında olduğu gibi fark edip boğazını temizledi. Konuşmayı başardığım zaman bunun nedenini sormak için hafızama kazımam gerekiyordu bu sesi. Bakışlarındaki şaşkınlığın yerini şimdi bir telaş, bir tedirginlik almıştı. Bana dikkatle bakarak “Kötü görünüyorsun. Bir sorun mu var?” dedi. Sesindeki endişe o halimle bile gözümden kaçmamıştı. Bu endişenin sebebi gerçekten ben miydim, merak ediyordum. Yalnız hiç bir şey diyebilecek ya da sorabilecek durumda değildim. Nefes alışverişlerim biraz normale dönmüştü, içimdeki darlık ve sıkışma da yavaş yavaş çekiliyordu ama konuşma yeteneğimi kaybetmiş gibi hissediyordum kendimi. Sesimde içimdeki karanlıkla birlikte çekiliyordu sanki. Ben sessiz ve bir elim göğsümde eğik bir şekilde durdukça o daha da korkuya kapılıyor gibiydi. Bir an önce cevap vermeliydim ve o koyu karanlık içinden sesimi bularak “Yok, hayır…” diyebildim. Sesimdeki tuhaflık devam etmemi engellemişti. Aşırı derecede sakin ve netti ve beni korkutacak derecede iyimser. Bu gerçekten rahatsız ediciydi.
Artık iyice yerine oturan vücut düzenimin bana verdiği rahatlıkla kendimi bir anda geriye atarak arkama yaslandım ve rahat bir pozisyon bularak oturdum. Bu cevabın yeterli bir cevap olmayacağını bildiğim için tekrar bir şeyler söylemek için ağzımı açtım ama daha bir şey söylemeden kapadım. Bir az önceki o iğrenç tonu tekrar kullanmak istemiyordum. Boğazıma pis bir mikrop kaçmış da bende onu oradan bir an önce çıkarmak istermişim gibi sert bir şekilde iki kere öksürdüm. Sonra Luthién a dönerek “Özür dilerim..” dedim, sesim eski kibirli ve kendinden emin haline dönmüştü. İçim rahatladığı için yüzüme çarpık bir gülümse yerleştirerek “Sanırım vardı bir sorun ama ben nedenini pek anlayamadım, bir anda oldu. Sende iyi görünüyorsun, her zamanki gibi harikasın. Bu arada oturabilir miyim? Biraz önce sormaya pek vaktim yoktu.” dedim kibar ve cezp edici bir ses tonuyla. Hayır demeyeceğini bilecek kadar kendime ve ona güveniyordum. Yakışıklı, kibar ve okulda çoğu kız tarafından beğenilen popüler bir çocuktum; bunların hepsini barındırırken insanın kendine güveni olması makul bir şeydi. Ama şu anki halime pek güvenmemem gerekiyordu, nasıl göründüğüm hakkında pek bilgim yoktu. Bir cam bulma umuduyla etrafıma bakındım, bu tür işler kullanılan camdan daha etkili bir şey hemen karşımda duran kolonun üstüne çivilenmişti. Kafamı hafif kaldırarak aynadaki yansımama şöyle bir baktım; berbat durumdaydım. Yağmurdan ıslanan saçlarımda eski uzun dalgalı halinden eser yoktu, başıma yapışmış bir şekilde aşağı iniyordu. Kaküllerim alnımdan aşağı içe çekilmiş gözlerime doğru iniyor, ucundan ıslak saçımdan gelen damlalar akıyordu. Yüzüm tanınmayacak bir şekle girmiş, bembeyaz kalmıştı ve gözlerimin altında da morlar oluşmuştu. Kendi yansımama iğrenerek baktım. Bu halimle kendime fazla güvenemezdim, bu yüzden geriye tek kişi kalıyordu. Ona da güveniyordum, şu hastalıklı halimle beni bu sıkışık barda ayağa dikmeyeceğine emindim. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık C.tesi Eyl. 05, 2009 2:41 am | |
| Uzun bir süre cevabını bekledim. Yavaş yavaş kendine geliyor gibiydi. Bu saçma endişemi yenemiyor ve ona aptal aptal bakıyordum. Sonra “Yok, hayır…” dediğini duydum. Ama sesindeki değişik tını dediğinin yalan olduğunun kanıtıydı. Heey! bundan bananeydi ki! Kendine yavaş yavaş geliyordu. “Özür dilerim.Sanırım vardı bir sorun ama ben nedenini pek anlayamadım, bir anda oldu. Sende iyi görünüyorsun, her zamanki gibi harikasın. Bu arada oturabilir miyim? Biraz önce sormaya pek vaktim yoktu.” Zoraki bir gülümsemeyle; "Tabi ki oturabilirsin Julian. Yani zaten oturmuş olduğun gerçeğini yok sayarsak." dedim. Her ne kadar daha iyi olmasına sevinsem de ben iyi değildim. Buraya gelirken kafamda milyonlarca düşünce vardı. Sinirliydim. Korkuyordum ve üzgündüm. Gerçekten de iyi mi görünüyordum? Yoksa bu da aptal bir iltifat mıydı bilmiyordum. Sonuçta iyi hissetmiyordum. Gördüğüm kabuslar yine gözümde canlandı. Çığlıklar ve ağlama sesleri. Her yer kan. Herkesin üzerinde kan var. Ellerime bakıyorum bende de kan va. Ancak bana ait değil bu kan. Midemin bulandığını hissediyorum. Parçalanmış insan cesetleri. Bazıları sağlam kalmayı başarmış ancak donuk bakışlarından ruhlarının onları terkettiği anlaşılıyor. Her gece aynısını görüyordum. Ancak her geçen gün daha ayrıntılı. Çığlıklar la uyanıyordum bu kabuslarımdan. Birden ürperdiğimi hissettim. Gözlerimin dolduğunu farkettiğimde garson gelmişti bile. Hiç düşünmeden "Ateşviskisi." dedim ters bakışlarımla. Çaktırmadan yan dönüp yanağıma kadar inmiş olan bir gözyaşını sildim. Ben güçlü biriydim. Bu güne kadar hiç kimse tarafından ezilmemiştim. Ağlayamazdım da. Kendime gelmem gerektiğini hatırladım ve donuk bakışlarla Julian'a dönüp; "Eee nasıl gidiyor?" Saçma bir giriş cümlesi olduğunun farkındaydım. Ancak bu saçma sessizliği bozmak zorundaydım. Ve aklıma da birşey gelmiyordu. Tabi baş ağrım da geçmemişti. Sanki üzerimde bir lanet var gibiydi. Bütün o olumsuzluklardan sonra peşimi bırakmayan bir karabasan. Normal gençler gibi olamıyordum nedense. Belki de acımasızlığımın sebebi buydu. Ama umursamadım. Ben neysem oydum. Acımasızlığımı değiştirecek değildim. Bu yüzden saçmaladığımı düşündüm. Ve Julian'ın konuşmasını bekledim. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık C.tesi Eyl. 05, 2009 3:48 am | |
| Ben konuşamı bitirir bitirmez, sanki benim lafımı bitirmemi bekliyormuş gibi, hemen konuşmaya başladı Luthién. "Tabi ki oturabilirsin Julian. Yani zaten oturmuş olduğun gerçeğini yok sayarsak." dedi yüzüne pek gerçekçi bir gülümseme yerleştirerek. Bende kibar bir şekilde gülümsemesine karşılık vererek onu izlemeye devam ettim. İyi göründüğünü söylemiştim- elbette bunu söyleyecektim- ama pek iyi görünmüyordu. Durgun, devamlı gözleri dalıyor sanki sonsuz bir denizi izler gibi öylece kalıyordu. Sonra kendini toparlıyordu ama bu kısım pek uzun sürmüyordu. Gözleri yine donuklaşmış bir şekilde dükkanın derinliklerine doğru dalmıştı. Bu seferki dalma diğerlerinden biraz daha farklıydı. Gözlerinin değişmesi gibi yüzündeki mimikler de değişiyor, tuhaf ifadeler oluşturuyordu. Sanki dehşet verici bir görüntüyü izliyormuş gibi gözleri hafif kısılıyor, çenesi ve yaakarı kasılıyordu. Onun bu görüntüsü bende sanki korkunç bir cinayet işliyormuşum da o bana bakmaya dayanamıyormuş hissi uyandırıyordu. Biraz sonra ondan hiç beklemeyeceğim bir şey olmuştu,gözünden küçük bir yaş birkip akmaya başladı. Neyse ki bu görüntüyü görmemi engelleyecek bir bahane ortaya çıkmıştı; garson gelmişti ve bize ne isediğimizi sormuştu. hemen ona dönerek "Ben bir su ve meşede bekletilmiş şekerli viski alayım. Mümkünse su soğuk ve çabuk olsun." dedim sakin ama soğuk bir sesle. Suyu istemem saçmaydı ama yinede lafı uzatmak istediğim için onu da söyledim. Anlaşılan garson da saçma bulmuştu bu isteğimi ki yüzünü ekşiltmiş bana ters ters bakmaya başlamıştı. Ben de ona sert bir bakış fırlatıp karşımda oturan bayanı gösterek işini yapması gerektiğini anlatmıştım. Luthién benim aksime lafı uzatmadan "Ateşviskisi" dedi sadece. Sonra başını diğer tarafa çevirdi, tahminimce gözünden akan yaşı siliyordu. Tekrar bana döndüğünde yüzünde hiçbir ıslaklık yoktu, gözleri hala aynıydı ama; soğuk ve donuk. ortamı bir sessizlik kapladı bir süre, sonra Luthién konuşmaya başlayarak "Eee nasıl gidiyor?" dedi. Sesinde herhangi bir takılma yoktu. Yüzü hala solgun ve kederli görünüyordu, bu soruyu asıl ben ona sormalıydım. Gülümseyerek "Aynı, daha doğrusu böyle." dedim kendimle dalga geçerek iki elimle kendimi gösterdim. Fazla beklemeden " Sen nasılsın, biraz gergin gibisin?" dedi tedirgin bir sesle. ters bir soru yöneltmek istemiyordu; 'gergin' , sanırım bu doğru bir kelime olmuştu. Sessiz ve dikkatli bir şekilde onu inceleyerek durup konuşmasını bekledim. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Paz Eyl. 06, 2009 10:16 pm | |
| "Aynı, daha doğrusu böyle." derken kendini göstermişti.Az önceki durumundan onun için de bazı şeylerin iyi ditmediğini anladım. " Sen nasılsın, biraz gergin gibisin?" Ürperdim. Demek anlaşılıyordu. Ama ona söylemeli miydim? Belki de aptal olduğumu düşünüp arkasına bile bakmadan kaçardı. Kısa bir süre düşündükten sonra; "Yo hayır ben gergin değilim. İyiyim." diyebildim aptal bir gülümseme ile. Bakışlarımı hemen gelen garsona yönelttim. Ateşviskisi şimdi nedense çok daha çekici görünüyordu gözüme. Yavaşça garsonun masaya bıraktığı viskimi elime aldım. Julian'a bakmadan büyük bir yudum alıp masaya bıraktım. Eğer birileri ile konuşmassam delireceğimin farkındaydım. Dayanamayarak; "Julian. Sana birşey sormam lazım. Benim için değil. Bir arkadaşım için. Eğer biri sürekli kötü kabuslar görüyorsa ve zamanla bu kabuslar daha gerçekçi olmaya başladıysa, bu kişi deliriyor mudur? Ya da gerçekten de bir insanın geçmişi onun peşini bırakmayabilir mi?" diye sordum.Saçmaladığımın farkındaydım. Onun gibi birine bunları sorduğuma inanamıyordum. Ama kendimi tutamamıştım. Sebebini bilmediğim bir yakınlık hissettim ona karşı. Bunları sorar sormaz da pişman oldum. Çünkü bana deli muamelesi yapabilirdi. Belki de benimle bir daha görüşmek istemezdi. Suratımın iyiyce düştüğünün farkındaydım. Ama içimdeki bu karaltıdan ve geçmişimden kurtulmak istiyordum. Kapının sürekli açılıp kapanmasından dolayı içeriye rüzgar giriyordu. Yağmur dinmiş gibi görünüyordu. İnsanlar yavaş yavaş gittikleri için bunaltıcı kalabalık çok daha rahatlatıcı bir topluluğa dönüyordu. Merakla konuşmasını beklerken; mantığım resmen bana küfrediyor, kalbimse yaptığımın doğru olduğunu söylüyordu. İkisine de kulak asmadan onun cevabını bekledim. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Paz Eyl. 06, 2009 10:40 pm | |
| Sorduğum soru karşısında biraz afallayan Luthién bir süre düşündükten sonra "Yo hayır ben gergin değilim. İyiyim" şeklinde kaçamak bir cevap vermişti. Cevabın doğru olmadığı ses tonundan ve gözlerini kaçırmasından anlaşılıyordu. Ben ona şüpheyle bakarken gelen barmenin önüne koyduğu ateşviskisini telaşla eline alarak yudumlamaya başladı. Cevabın doğru olmadığını bildiğim halde üstüne fazla gitmek istemiyordum, henüz yeni yeni tanışıyorduk ve bu yüzden fazla baskı uygulama fikri hiç hoş görünmüyordu. Gülümseyerek "Hımm, tamam öyleyse. Senin adına sevindim." dedim candan bir sesle. Kısa süreli bir sessizliğin ardından elindeki kadehi masaya bırakarak birden konuşmaya başladı. Bir an neye uğradığmı şaşırarak aynada kendimi incelemekte olduğum gözlerimi ona çevirdim ve söylediklerini dikkatle dinlemeye başladım. "Julian. Sana birşey sormam lazım. Benim için değil. Bir arkadaşım için. Eğer biri sürekli kötü kabuslar görüyorsa ve zamanla bu kabuslar daha gerçekçi olmaya başladıysa, bu kişi deliriyor mudur? Ya da gerçekten de bir insanın geçmişi onun peşini bırakmayabilir mi?" diye bir soruyla konuşmasını sonuçlandırınca bir an öylece şaşkın bir şekilde kalakalmıştım. Nasıl bir soruydu bu ve böyle bir soruya nasıl bir cevap verilebilirdi. Benim yüzümdeki şaşkın ifadeyi görünce kendiside sorduğuna pişman olmuşa benziyordu. Bir şeyler söyleyip durumumu kurtarmam gerekiyordu, bu kızı kendime aşık etmek istiyorsam etkileyici olmalıydım. Yüzüme kayık bir gülümseme yerleştirerek "Bu arkadaşını tanıyor muyum?" dedim sorgulayıcı bir tavırla ama sesimdeki hınzır çocuk tonu onu bu sorgulayıcılıktan uzaklaştırmıştı bir nebze. Fazla beklemeden konuşmama devam ederek "Rüyalar ya da dediğin gibi kabuslar insanın yaşadığı ya da korktuğu şeyleri bilinç altına itmesi ve gece uyurken- yani en savunmasız anında- bu düşüncelerin gün yüzüne çıkmasıyla oluşan bir tür halisülasyon. Kısaca, evet, geçmişte yaşadığı travmalar, olaylar, kazalar rüyalarına konu olabilir. Kafayı yediğini sanmıyorum, sonuçta akıl her gün bizimle oyunlar oynuyor, yalnız arkadaşın görücü falan ise bu rüyalara dikkat etmeli." dedim bilmiş bir ses tonuyla. Arkadaşın kelimesinin üzerine özellikle basmıştım. Gülümseyerek ona bakarak beni dikkatle dinlemesini izliyordum. Bu cevap ona pek yetmemiş gibiydi, " Geçmiş geçmişte kalır Luthién, tabi sen bırakabilmişsen." dedim ve onu izleyerek neler söyleyeceğini beklemeye başladım. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Paz Eyl. 06, 2009 11:09 pm | |
| Şaşırmıştı. Pişmanlığım iyice artarken konuşmaya başladı. "Bu arkadaşını tanıyor muyum?" Birşey söylemedim. Sadece gözlerimi kaçırmakla yetindim. Bir süre sonra konuşmaya devam etti. "Rüyalar ya da dediğin gibi kabuslar insanın yaşadığı ya da korktuğu şeyleri bilinç altına itmesi ve gece uyurken- yani en savunmasız anında- bu düşüncelerin gün yüzüne çıkmasıyla oluşan bir tür halisülasyon. Kısaca, evet, geçmişte yaşadığı travmalar, olaylar, kazalar rüyalarına konu olabilir. Kafayı yediğini sanmıyorum, sonuçta akıl her gün bizimle oyunlar oynuyor, yalnız arkadaşın görücü falan ise bu rüyalara dikkat etmeli." Arkadaşın kelimesini abartılı bir şekilde söylemişti. Ama şu anda önemli olan o değildi. Verdiği cevap hiçbir şey için yeterli değildi. Bu sadece sebebini açıklıyordu. Bir tedavi değildi. Hayal kırıklığı ile bardağıma uzanırken; " Geçmiş geçmişte kalır Luthién, tabi sen bırakabilmişsen." dedi. Bahsettiğim kişinin ben olduğumu anlamıştı. Ama umursamadım. Küçük br yudum aldıktan sonra bakışlarımı ona yöneltip; "Julian çok denedim. Herşeyi unutmayı. Ama ailemin ölümü gözümün önünden gitmiyor. İçimde sürekli kötü bir his var. Sanki ölümüm yakınmış gibi. Ailem sanki benim yaşamamdan hoşnut değiller. Ne yapıcam bilmiyorum. Artık çok değiştim. Eskisi gibi gülüp eğlenen Luthièn olamıyorum. Sürekli bir endişem var. Bilmiyorum aklım çok karışık. Kimsem yokmuş gibi hissediyorum. Konuşup anlatmam gerek herşeyi. Ama korkuyordum. Sebebini bilmediğim bir korku hali var üzerimde. Sürekli. Off bilmiyorum." dedim ve başımı iki elimin arasına alıp, şakaklarımı ovuşturmaya başladım. Başım ağrıyordu. Berbat bir haldeydim. Kendimi sakinleştirmeye çalışarak derin birkaç nefes aldım. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 12:05 am | |
| Söylediklerim ona pek istediğini vermiyordu, bunun farkındaydım ama yapabileceğim pek bir şey yoktu. Sorunun tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Yavaşça içkisine uzanıp küçük bir yudum alarak tekrar yerine koyup bakışlarını bana çevirerek "Julian çok denedim. Herşeyi unutmayı. Ama ailemin ölümü gözümün önünden gitmiyor. İçimde sürekli kötü bir his var. Sanki ölümüm yakınmış gibi. Ailem sanki benim yaşamamdan hoşnut değiller. Ne yapıcam bilmiyorum. Artık çok değiştim. Eskisi gibi gülüp eğlenen Luthièn olamıyorum. Sürekli bir endişem var. Bilmiyorum aklım çok karışık. Kimsem yokmuş gibi hissediyorum. Konuşup anlatmam gerek herşeyi. Ama korkuyordum. Sebebini bilmediğim bir korku hali var üzerimde. Sürekli. Off bilmiyorum." dedi, sesi gerçekten sıkıntılı çıkıyordu. Bu olanlara kendisi de pek akıl erdiremiyor gibiydi. Dirseklerini masaya yaslayıp elleriyle başını kavrayarak masaj yapmaya başladı. Ben ise ne diceğimi pek bilemeden öylece yerimde oturuyordum, böyle bir şeyle ilk defa karşı karşıya geliyordum. İşin daha da kötüsü daha önce hiçbir kızla bu kadar ilgili olmamamdı; ilk defa bir kızı bu kadar umursuyor, dertlerini dinleyip tavsiye de bulunmaya çalışıyordum. Karşımdaki bir erkek olsa bu iş bir nebze daha kolay olabilirdi, erkekten geçtim karşımdaki kız benim için alelade bir kız olsaydı da olurdu. Gel gör ki bu kızdan hoşlanıyor gibiydim.
Bende derin bir nefes alarak düşüncelerimden sıyrıldım. Yüzüme yatıştırıcı bir gülümseme yerleştirerek "Luthién bu başına gelenler çok zor olmalı. 'Nerden bilebilirsin ki?' diyorsun şimdi içinden,evet haklısın, pek bir fikrim yok. Ama bana herşey senin elindeymiş gibi geliyor. Ailenle aranda sıkı bir bağ olabilir, onları unutman çok zor olabilir bence unutma da zaten. Ama onlara kavuşma özlemi sana bunları düşündürmemeli. Ailenin seni böyle ya da ölü halde görmek istediğini de sanmıyorum, hangi ebeveyn bunu ister ki?" dedim ve hala başını ovmakta olan elini tutarak " Ayrıca yalnız olduğunu kim söyledi, bak , buradayım işte! Ne kadar kovarsan kov yine burada olucağım." deyip gülümsedim. Eli benim buz gibi elim içinde sıcacık bir kuş gibiydi. Ne onu incitecek kadar sıkıyordum elimi ne de kaçmasına izin verecekk kadar gevşek tutuyordum. Bir süre öylece durarark onun derin gözleri içinde kayboldum. Ama onu bu kadar etkileyen olayın nasıl gerçekleştiğini merak etmeye başlamıştım. "Onlar.-eee-, yani annen baban nasıl öldüler?" dedim tedirgin bir sesle. Şu anda sorulacak bir soru olmasa da öğrenmek zorundaydım. Ölüm şekilleriydi belki de onu bu kadar etkileyen.. TEdirgin bakışlarla ona bakarak cevabını bekledim... | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 12:53 am | |
| Bir süre sonra konuşmaya başladı."Luthién bu başına gelenler çok zor olmalı. 'Nerden bilebilirsin ki?' diyorsun şimdi içinden,evet haklısın, pek bir fikrim yok. Ama bana herşey senin elindeymiş gibi geliyor. Ailenle aranda sıkı bir bağ olabilir, onları unutman çok zor olabilir bence unutma da zaten. Ama onlara kavuşma özlemi sana bunları düşündürmemeli. Ailenin seni böyle ya da ölü halde görmek istediğini de sanmıyorum, hangi ebeveyn bunu ister ki?" Kafam çok karışıktı. Ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken elimi tuttuğunu farkettim. Merakla ona baktım. " Ayrıca yalnız olduğunu kim söyledi, bak , buradayım işte! Ne kadar kovarsan kov yine burada olucağım." dedi. Eli buz gibiydi. Ama hoş bir soğukluktu. Bir süre gözlerinde kayboldum. Beni kurtaran yine sesiydi. "Onlar.-eee-, yani annen baban nasıl öldüler?" Dedi. Sesindeki tedirginliğin farkındaydım. Unutmak istediğim şeyi sürekli hatırlamak acı veriyordu. Ama anlatmaya başladım. "Sanırım 5-6 yaşlarındaydım. Her zamanki gibi yılbaşı için teyzeme gitmiştik. Kar yağıyordu. Çok severim karlı yılbaşılarını. Mutfakta son düzenlemeleri yaparken dışarıdan çok yüksek bir ses geldi. Ve çığlıklar. Ağlayan ve bağıran insanlar. Hemen teyzem ve ben hariç herkes dışarıya koştu.Muggle mahallesindeydik bu yüzden asalarını almamışlardı. Çığlık ve garip silah benzeri sesler duyuluyordu. Arabalar ve kahkaha atan mugglelar. Uzun bir süre sonra teyzemle beraber dışarıya çıktık. Önce o iğrenç koku bedenimizi sardı. Ve o güzel beyazlığın üzerini kaplayan kanları gördük. Teyzam elimi daha da sıkmaya başladı. Ama bir şekilde elinden kurtularak koşmaya başladım. Karşıda annemin titreyen bedenini görüyordum. Hemen yanına çöktüm ve ağlamaya başladım. Heryerinde kan vardı. Araba çarpmış gibi vücudunun görünen taraflarında ezikler vardı. Sarıldım ve ona gitmemesini söyledim. Benimle kalmasını. Ama birşey diyemeden ruhu bedeninden çekildi. Sonra biraz ilerisindeki parçalanmış cesedi gördüm. Babamın kıravatı vardı üzerinde. Ve ayağa kalktım. Etrafta birsürü ölü vardı. Yakınları o insanların yanına gidiyor, başlarında ağlıyor, çığlıklar atıyorlardı. Feryatlar heryeri sarmıştı. Ellerimde ve annemin gözde butiklerden birinden aldığı o pahalı elbisemde kan vardı. Bana ait olmayan ve çok fazla kan. Teyzem eşinin başında ağlayarak,onunla konuşmaya çalışıyordu. O daha hasarsız görünüyordu.Koku bütün beynimi uyuşturmuştu. Kusmak istiyordum. Sonra yerin altımdan kaydığını hissettim. Ve karanlıktı. Heryer kararmıştı. Gözlerimi beyaz bir odada açmıştım. Etrafıma baktığımda kimse yoktu. Sonra teyzem kıpkırmızı gözlerle odaya girdi. Ve beni görünce koşarak yanıma gelip sarıldı. Ağlamaya başladı. Bende ağlıyordum. Artık kimsem kalmamıştı. Kapı çalındı ve bir polis içeriye girdi. Teyzem bana baktı ve alnımdan öpüp polisin yanına gitti. Dışarıya çıkmışlardı ancak kapıyı aralık unutmuşlardı. Teyzem telaşla birşeyler söylüyordu. Hiçbir şeyi duyamıyordum. Sadece anladığım kadarıyla birkaç muggle serseri topluluğu kendince zenginlere bir mesaj vermek için toplu katliam yapmış. O gün aklımda hiç çıkmıyor Julian." dedim. Anlatırken ağlamaya başlamıştım. Ve sonlarına doğru hıçkrıklara boğuldum. Bedenim titriyordu. O gece aklımdan çıkmıyordu. Sürekli acı veriyordu. Gözyaşlarımı silmeye çalışırken konuşmasını bekledim. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 2:48 am | |
| İsteğim üzerine hayatında hiçbir zaman hatırlamak istemeyeceği olayı benim yüzümden tekrar hatırlamıştı. Hayli üzücü ve insanın miğdesini bulandıran bir hikayeydi. Anlatırken sanki oradaymışım gibi bütün olayı sırasıyla şahit olmuştum ve bu bana hiç iyi gelmemişti. Mugglelara olan nefretim artık nefretten de öte bir duygun haline gelmiş, içime sığmıyordu. Yüzüm sinirden kaskatı kesilmişti. Yine nefesim hırıltı bir hal almaya başlamıştı, biraz önceki pislik hastalık yine vücudumu sarmaya başlamış gibiydi. Bunu tekrar yaşamamak için kafamda oluşan katliam resimlerini beynimde arkalara doğru iterek unutmaya çalıştım. Zor olsa da başarmış, artık kanlar içinde yatan parça parça insan cesetleri yerine Luthién' ın ağlayan yüzünü gördüm. Bir anda içimdeki bütün nefret çekilmiş yerine içimde barındırmaya alışık olmadığım şefkat ve acıma duygusu dolmuştu. Halden anlayan bakışlarla ona bakıyordum, o ise artık hıçkrıklara boğulmuş bir şekilde ağlıyordu. Dayanamayarak yanına gidip ona sarıldım. "Tamam, artık geçti.. " diye teselli etmek isterdim ama geçmeyeceğini bende o da gayet iyi biliyorduk. Kafasını omzuma dayayarak yumuşacık sarı saçlarından öptüm ve "Senin yapabileceğin bir şey yokmuş canım, senin yapabileceğin şu anda bir şeyler var sadece. O da yaşama tutunup bir gün sana bunları yaşatanlarla karşı karşıya gelmek. Bu yüzden belki de unutmak istemiyorsun, intikam sen faketmesen de içini kaplamıştır." dedim yumuşak bir sesle. Bunlar teselli sözleri değildi, zaten bunu yapmak istemiyordum. Bu kadar zayıf olmak yerine içindeki intikam ateşinden güç olarak yaşama tutanacak bir kaç nedeni ve gücü olmasını istiyordum.
Ağlaması durmak bilmiyordu. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Yaşamının geri kalanını merak ediyordum, etmemek pek mümkün değildi. Böyle bir olaydan sonra ne yaptığını nasıl yaşadığını, en önemlisi kimle kaldığını merak ediyordum. Teyzesi hariç kimse kalmamıştı yanında. Yapayalnızdı, bu acı bir şeydi. Hayatta kantlanamayacağım bir şey varsa, o da çevremdeki insanların beni terk etmesiydi. Gerçi onun anne ve babasının durumu farklıydı, onlar onu terk etmemişti. Onlar iğrenç pislik mugglelar tarafından Luthién' in elinden alınmıştı. Yavaş yavaş başını okşayarak "Tamam, artık geçti." dedim işe yaramayacağını bile bile. Pürüzlü bir sesle "Şu an kimle yaşıyorsun, nerede kalıyorsun?" dedim. O sırada gözüm masadaki kadehlere takıldı; boştu. Etrafıma bakarak garsonu aradım ve buldum. Elimi kaldırıp içkileri tazelemesini işaret ederek onu masaya yönlendirdikten sonra elimi tekrar eskisi gibi ona doladım ve sorduğum soruya cevap verebilmesi için sakinleşmesini bekledim.... | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 3:14 am | |
| Kendimi durduramıyordum. Aynı kabuslarımdan uyandığımda olduğu gibi ağlıyordum. Julian çoktan gelip bana sarılmıştı bile. Her ne kadar kötü bir halde olsam da varlığı içimi ısıtıyordu ve bir nebze sakinleşmemi sağlıyordu. Başım omzundaydı ve dudaklarını da saçlarımda hissedebiliyordum. "Senin yapabileceğin bir şey yokmuş canım, senin yapabileceğin şu anda bir şeyler var sadece. O da yaşama tutunup bir gün sana bunları yaşatanlarla karşı karşıya gelmek. Bu yüzden belki de unutmak istemiyorsun, intikam sen faketmesen de içini kaplamıştır." Aslında haklı olabilirdi. Bu güne kadar hiç intikam konusunu düşünmemiştim.Evet mugglelardan nefret ediyordum. Ama sürekli yas tutmaktan intikam aklıma gelmemişti. Ancak yine de işe yaramıyordu. Bu sefer resmen o günü yaşıyormuşum gibiydi. Çok daha gerçekçiydi. "Tamam, artık geçti." diyordu başımı okşarken. Kalkmak istedim. Ona dönüp; "Hayır işte. Lanet olsun Julian geçmedi. Geçmiyor da.Ne yaparsam yapayım olmuyor. Şu lanet beynimden silinmiyor görüntüler." demek istedim. Ancak o gücü kendimde bulamadığım için diyemedim. "Şu an kimle yaşıyorsun, nerede kalıyorsun?" dedi. Gözyaşlarımı silerek; "Teyzemle.Eski evinden taşındı." dedim. Ancak devam edecek gücüm kalmadığı için sustum. Gözyaşlarım yavaş yavaş diniyordu. Sadece iç geçirmelerim kalmıştı artık. Bu konuyu unutmam lazımdı. Yavaşça başımı kaldırıp ona baktım. Yüzlerimiz çok yakındı. Nefesi yüzümü yalayıp geçerken ; "Sende ailenden bahsetsene." dedim.Sonra bu yakınlığın fazla olduğunu anlayıp başımı yine omzuna koydum. Burnumu çekerken bir yandan da masanın tahtasını tırnağımla oymaya çalışıyordum. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 3:52 am | |
| Hıçkırıkalarına biraz daha sahip olunca kendini hazırn hissetmiş olmalı ki konuşmaya başladı. "Teyzemle.Eski evinden taşındı." dedi ve başka hiçbir şey söylemeden sustu. Ben daha devam etmesini o olaydan sonra yaşadıklarını anlatmasını istiyordum, çünkü bunları öğrendikçe kendimi ona daha yakın biri olarak görüyordum ki bu da son birkaç aydır tam olarak istediğim şeydi. Ona söyleyemesemde -çünkü bu tür duygular bana göre değildi, ben çapkın biriydim- ona karşı kendimce karmaşık duygular besliyor, çoğu zaman onu rüyamda görüyordum. Bunu ona söylemeli miydim? Sanmıyorum, böyle bir şeyi itiraf etmeye henüz kendimi hazır hissetmiyordum. Ben onun hakkında böyle şeyler düşünürken onunda ağlamaya takati kalmamış gibi gözyaşları diniyor, geriye sadece uzun soluk alıp verişler ve iç geçirişler kalıyordu. Kollarımın arasında, başı omzumda çaresiz bir çocuk gibi kıvrılıp kalmıştı. Bütün vücudunu hissediyordum.
Bir anda başını omzumdan çekerek benim irkilme sebep olarak yüzünü bana çevirdi. Beklemediğim bu hamleyle çok kısa bir an afallamış, dikkatle bana bakan yüzüne bakıyordum. Çok yakınaydık, tıpkı rüyalarımdaki gibi burun burunaydık. Bir an içimden rüyalarımda hep kaçırdığım fırsatı burada değerlendirerek onu öpmek gelse de kendime hakim olmaya çalışarak dudaklarında dökülen soruya kafamı yoğunlaştırmaya çalışıyordum. Beynimin içinde iki ses yankı yapıyordu. Biri "Bekleme, işte o an bu an, hadi öp.." diyorken diğeri, Luthién'in insanı başka aleme götüren güzel sesi, "Sende ailenden bahsetsene." diyordu. Beynimdeki o kadar gürültü arasından Luthién' in sorusunu kavrayarak bir an duraksadım. O sırada Luthién eski pozisyonuna dönerek başını omzuma geri koymuştu. Sonra bende gülümseyerek "Anlatacak pek bir şey yok. Ne yaptıklarını pek bilmiyorum, genelde malikanede yalnız yaşarım. Tatil süresince yüzlerini görmediğim bile olur. Genelde işleriyle ilgilenirler, ben pek umurlarında değilim. Böyle halimden memnunum ama. Benim için bu bir mutluluk sebebi." dedim ve gülümsedim. Gerçekten de pek umrumda değildi bu durum ben halimden çok menundum, istediğim zaman istediğimi yapıyor, istediğim yere gidiyordum. Zaten onlarla yan yana olduğumuzda genelde kavga ederdik, bunu istediğimi sanmıyorum. Böyle olacağına benden uzak olmaları daha iyiydi. Yine de yüzüm asılmıştı bir an, derin bir nefes alıp bıraktım. "Belki bir gün sen de gelirsin malikaneye... " dedim ama bunun biraz abes bir laf olduğunu anlayarak hemen " Yani çoğu kız arkadaşım geldi." gitgide batıyor gibiydin. En son bir toparlama çabasına girerek "Yani çoğu arkadaşım gelmiştir, devamlı parti düzenlerim." dedim ve yüzümü görmediğine şükrederek kendi kendime sövdüm. Profesyonel bir yalancının böyle kem küm etmesi alışılır bir durum değildi, hele ki söz konusu ben olunca hiç... Bu saçmalıklarımdan farklı anlamlar çıkarmamasını umarak cevap vermesini bekledim.. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 4:21 am | |
| "Anlatacak pek bir şey yok. Ne yaptıklarını pek bilmiyorum, genelde malikanede yalnız yaşarım. Tatil süresince yüzlerini görmediğim bile olur. Genelde işleriyle ilgilenirler, ben pek umurlarında değilim. Böyle halimden memnunum ama. Benim için bu bir mutluluk sebebi." Bir an bile olsa yüzümde hafif bir gülümseme belirmişti. Ama sonra yine kayboldu. Sorunlu kız olmayı hiçbir zaman sevmemiştim. Ancak artık dayanılacak gibi değildi. "Belki bir gün sen de gelirsin malikaneye... " Demek istediği şeyi anlayamadım.Aklım o kadar karışıktı ki." Yani çoğu kız arkadaşım geldi." Kendini ifade etmekte zorlanıyor gibiydi. Birşey söylemedim. "Yani çoğu arkadaşım gelmiştir, devamlı parti düzenlerim." dedi en sonunda. "Belki gelirim." dedim omuz silktikten sonra.Her ne kadar umursamaz görünmeye çalışsam da kalbimin hızlı attığını hissedebiliyordum.Yavaş yavaş kendime geliyordum. Derken garson geldi. Ve boş bardaklarımızın yerine doluları koydu. Julian'a baktım. Hangi ara söylemişti acaba? Sonra vücudumu ondan iyice ayırıp viskimi elime aldım. Önce bardağını inceler gibi yaptım. Ancak çok dalgındım. Baktığım şey bardak olabilirdi ancak görüğüm şeyin bardakla alakası yoktu. Şimdi ne yapmalıydım? Julian'ın dediği gibi hayata bir şekilde tutunmalı mıydım? Yoksa bu acı dolu hayattan kurtulmanın biir yolunu mu aramalıtdım? Ancak ikinci seçenekte Julian gibi biri yoktu. O yüzden onun dediğini yapmaya karar verdim. En azından deneyecektim.Derin bir nefes alıp ,gözlerimi kapadım ve açtım. Garip bir hareket gibi görünüyordu belki. Ama benim için öyle değildi. Artık görmek istemediğim şeyler kendi çapımda hafızamdan silmeye çalıştım. Artık hayatın zevk kısmını yaşayacaktım. Acı kısmını geride bırakmanın zamanı gelmişti. Ve ilk zevkim ellerim arasında duruyordu. Bardağımdan büyük bir yudum aldım ve Julian'a döndüm. Bir ara onu çift gördüğüme yemin edebilirdim. "Haklısın Julian. Gerizekalı mugglelar yüzünden hayatımı mahvedemem. Bir şekilde bunu atlatmalıyım. Geçmişte kalmasına izin vermeliyim. Yani en azından denemeliyim." dedim. Ani ve saçma bir şekilde elini tutup; "Teşekkür ederim Julian. Sayende kendimi çok daha iyi hissediyorum." dedim. Ve az önce yaşanan bütün olaylara rağmen tebessümle ona baktım. Etrafımızda birkaç kişi kalmıştı sadece. Ve açık tutulan kapı sayesinde kendimi daha rahatlamış hissettim. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 5:15 am | |
| Ne kadar salak durumuna düşmüştüm şu an, yein dibine geçsem yeriydi doğrusu. Ben aptal konuşmamaı sonlandırınca o sadece omzunu silkti ve beklemediğim bir cevap vererek "Belki gelirim." dedi umursamaz bir tavırla. Ya dediklerimi tam olarak kavrayamamıştı ya da öylece geçiştirmek amacıyla bunu söylemişti. Nedenini her ne olursa olsun yüzüme koca bir gülümseme yayılmıştı. O sırada garson içkilerimizi getirerek boş bardaklar yerine doluları koyup boşları alarak sessiz bir şekilde uzaklaştı. Luthién içkisinin gelmesiyle benden ayrılıp Kadehine uzanarak bardağı incelemeye koyuldu. Sanki üstünde bir leke varmış gibi doğruca bardağa bakıyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışarak onu izliyordum sadece. Biraz önceki saçmalamalarım gibi bir şey daha olmasını istemediğim için hiçbir şey söylemedim. Bu sessizliğe fazla dayanamayacağımı bildiğim için ne yaptığını anlayabilmek amacıyla "Ne oldu, bir şey mi var ?" dedim kuşkulu bir sesle yanından eğilerek bende bardağa baktım. Bir şey yok gibiydi ama Luthién bardağa bakmaya devam ediyordu. Beni duymadığı kesindi. Tuhaf bir şeylerin olduğu belliydi. Uzun bir sessizliğin ardından Luthién bir anda lafa girerek "Haklısın Julian. Gerizekalı mugglelar yüzünden hayatımı mahvedemem. Bir şekilde bunu atlatmalıyım. Geçmişte kalmasına izin vermeliyim. Yani en azından denemeliyim." dedi net bir sesle. Sonra uzanıp elimi tutarak "Teşekkür ederim Julian. Sayende kendimi çok daha iyi hissediyorum." dedi. Ben onun sıcak eli elimi kavrayınca biraz tuhaf olarak gözlerimi onun tuttuğu elime çevirdim. Yüzümü kaldırınca yüzünde küçücük bir gülümsemenin olduğunu gördüm ve bende gülümseyerek ona baktım. Sonunda yüzü gülmüştü, saatlerdir bu anı bekliyordum. Bir süre öylece ona baktım, " İşte bu.." diye lafa girdim biraz sonra. Sesim o hastalıklı halime göre çok canlı çıkıyordu. "Senden bunları duymak çok güzel, bana teşekkür etmene gerek yok. Kendini iyi hissetmeyi hakeden bir insansın... " dedim mutlu bir şekilde. "Küçücük bir gülümsemenin bir insanı bu kadar güzel göstereceğini tahmin etmiyordum doğrusu, hayran kalmamak mümkün değil doğrusu." dedim. Yine eski ben oluyordum. Onun o küçücük gülümsemesi beni yavaş yavaş kendime getiriyordu. Önümde duran dolu kadehi elime alarak bir yudumda hepsini içtim ve boş kadehi masaya koydum. Keyiflenmiştim, başımı çevirip bara bakarak garsona bir kere daha işaret ettim. Daha sonra bara şöyle bir bakınca neredeyse boşalmış olduğunu görerek şaşırdım. Dışarıdaki yağmurda dinmişti. Ne ara olmuştu bütün bunlar anlayamamıştım. Tekrar başımı çeviriken aynanın parıltısı gözüme çarparak beni kendini farkettirdi. Şöyle bir bakınca saçlarımın şekilsiz bir biçimde kurumaya başladığını ama üstümün hala sırılsıklam olduğunu farkettim. Bir ara üstümü değiştirmem gerekiyordu. Ama şu an düşünmem gereken karşımdaki bayandı. Tekrar ona dönerek "Berbat durumdayım öyle değil mi?" dedim kederliymiş gibi görünerek. Sonra dayanamayarak güldüm. Onun hakkımda ne düşündüğünü bilmek isterdim ama bunu direk sormaya pek cesaret edemiyordum doğrusu. Gülümseyerek onu izledim ve bir şeyler söylemesi için ona zaman tanıyarak sustum. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 5:35 am | |
| Ona bakmaya devam ederken mimiklerindeki değişiklikler hoşuma gitti.Ellerini yine ellerimin arasında hissetmek te garip bir şekilde mutluluk veriyordu bana." İşte bu.." dedi birden. Sonra; "Senden bunları duymak çok güzel, bana teşekkür etmene gerek yok. Kendini iyi hissetmeyi hakeden bir insansın... " diye devam etti. Benden bir gülümseme daha..."Küçücük bir gülümsemenin bir insanı bu kadar güzel göstereceğini tahmin etmiyordum doğrusu, hayran kalmamak mümkün değil doğrusu." dediğinde aptal bir şekilde kızardığımı hissettim.Ama yine de hoşuma gitmişti bu duygu. Sonra çok hızlı içtiğini görünce şaşırdım. Kendi bardağımı yudumlayıp geri koydum. Sonra ona döndüm. Yüzü birden çöktü. Kederlibir havası vardı. "Berbat durumdayım öyle değil mi?" dedi. Ne yani bunu o mu söylüyordu? "Saçmalama tabi ki de hayır.Her zamanki gibi harikuladesin. " dedim ve elimle yanağını oldukça masum bir şekilde okşadım. İkinci cümleyi neden söylemiştim ki? Kızardığımı hissettim. Ama yalan da söylemiyordum ki söyleyemezdim de. Her zaman düşncelerimi açık açık, karşımdaki kırılır diye düşünmeden söyleyen biriydim. Kötü biri olabilirdim ama bazı konularda yalan söylemekten nefret ederdim. Bu gün ona fazla samimi davrandığımı farkettim. Belki de istemiyordu ancak bana birşey dememiyordu? Bu yüzden elimi yüzünden hemen çektim ve önüme döndüm. Bardağımla oynarken ilgisiz görünmeye çalışıyordum. Evet kesinlikle fazla abartmıştım. Ve yanlış anlayacaktı. Yani belki de doğru anlayacaktı ancak tepkisini bilemediğim için ilgisiz görünmeliydim. "Julian sormayı unuttum.Senin burada ne işin var?" dedim ve içkimden bir yudum daha aldım. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 6:09 am | |
| Söylediklerimden sonra hafif kızarmıştı. Gülümsemem iyice yayılmıştı. Birden yüzümü asarak nasıl göründüğümü sorduğumda da hemen lafa girerek "Saçmalama tabi ki de hayır.Her zamanki gibi harikuladesin. " dedi. ' Her zamanki gibi' cümlesi hemen dikkatimi çekmişti. Demekki o da okulda beni beğenen kızlardandı. Bu kendime güvenimi yerine getirmişti. Tam "Teşekkür ederim" diyecektim ki elini kaldırarak havay benden tarafa doğru uzatmaya başladı. Şaşırarak kafamı çevirip eline baktım. O sırada onun eli benim yanağıma ulaşmış kuş tüyü misali hafifçe yüzümde geziniyordu. Bu hoşuma gitmişti doğrusu ama pek belli etmemeye çalışıyordum. Sonuçta hiçbir zaman tam emin olmadan bir kıza bu tarz konularda söylenmesi gereken şeyleri açıkca söylememiştim. Yüzüne bakınca içime bir kahakaha atma isteği doluyordu, nedenini bilmiyordum. Belki de gerçekten bana huzur veriyor olmasıydı. Ve eliyle dokunuşu beni rahatlatıyor gibiydi. Gülümsememek elimde değildi.
O da benim gibi zihninde benimle ilgili bir şeyler düşünüyordu ki birden elini çekip gözlerinini kaçırarak içkisiyle oynamaya başladı. Yanakları hala hafif kırmızıydı. Birden bana karşı olan bütün ilgisini bardağına yöneltmekteki amacı neydi, anlayamadan öylece kalmıştım. Bozulmuştum ama bunu belli etmek istemiyordum, o yüzden ifademi bozmamaya özen gösterek öylece oturdum. Kolumu hemen yanımda bulunan sandalyesinin arkalığına koyarak ilgisiz bir şekilde etrafıma bakıyordum. O sırada içkimi getiren barmene teşekkür edip, getirdiği kadehten büyük bir yudum aldım. Neden bu kadar içiyordum, bilmiyordum. Belki de bu ani ruh değişikliklerimi daha katlanılabilir hale gitrmekti amacım ya da yıllardır pek anlamadığım içkiyi sevme özelliğim bu gece daha da ortaya çıkmıştı. "Julian sormayı unuttum.Senin burada ne işin var?" dedi bir anda. Bara bakan yüzümü birden ona çevirince içkisinden bir yudum daha aldığını gördüm. Benim aksime o yavaş içiyordu. Umursamaz vir sesle "Bilmem, birileri bana burada güzel bir bayan olduğunu söyledi, yalnızmış ve canı sıkkınmış. Bende belki yüzünü güldürürüm diye geldim. Umarım başarıyordurum." dedim ve güldüm. Son cümlemi biraz daha vurgulu söylemiştim...
"İşin doğrusu senin burada olduğunu biliyordum ve sana rastlarım umuduyla buraya geldim." dedim beklenmeyen bir şekilde. Ne yaptığımı bende anlamamıştım. Bir anda tek nefeste bunları söylemiş hala elimde tuttuğum kadehteki içkinin hepsini bir anda içerek bitirdim ve boş kadehe bakıp masaya koydum. Yüzüme bir ciddiyet çökmüştü bir anda. Ona bakıyordum ne tepki vereceğini düşünerek öylece bekledim... | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 6:36 am | |
| Bu ani tavır değişikliğim hoşuna gitmemiş gibiydi.İlgisiz görünmeye çalışıyordu. Sorumun üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra; "Bilmem, birileri bana burada güzel bir bayan olduğunu söyledi, yalnızmış ve canı sıkkınmış. Bende belki yüzünü güldürürüm diye geldim. Umarım başarıyordurum." dedi. Güldüm.Başarıyordu. Ve içkimden biraz daha içtim. "İşin doğrusu senin burada olduğunu biliyordum ve sana rastlarım umuduyla buraya geldim."dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. Birden yüz ifadesi değişti. Az önceki gülümsemesinin yerini ciddi bir ifade aldı. Şaşkın ve bir o kadar da mutluydum. Gülümseyerek; "Gelmene sevindim.Bana gerçekten de çok iyi geldin." dedim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Uykulu ve birazcıkta sarhoş gibiydim. Saçmalamam doğaldı. Ancak bu sefer kalbimden geçenleri söylemiştim. Doğruluğuna inandığım şeyleri. Ancak yavaş yavaş sarhoş olduğum için ağzımdan birşey kaçırmam ihtimaline karşı çenemi kapamam gerektiğini düşündüm. Bardağımı son bir kez diktim. Ve bitmişti. Gülümseyerek Julian'a baktım. O kaçıncıya geçiyordu ben ise daha 3.yü yeni isteyecektim. Bu konuda gerçekten de amatördüm. Garsona bardağımı gösterdim. Biraz sıkılmış gibi görünüyordu. İlgileneceği son birkaç müşterinin huzurunu bozmamak için hemen bardağımı yenisi ile değiştirdi. Ve içkimi yudumlamaya devam ettim. Julian ile olmak bana iyi gelmişti. Daha şimdiden unutmuştum bütün sorunlarımı. Okulda nedense şimdi olduğu gibi pek samimi değildik. Sadece selam verir, arada sohbet ederdik. İlgim vardı o zamanlar ancak şu anki gibi garip bir bağ hissetmiyordum. Saatin çok geç olduğunun farkındaydım. Teyzem bu hafta için başka bir ülkeye gittiğinden şanslıydım. Sadece kuzenimle kalıyordum. Mirabella da oldukça özgür ruhlu biri olduğu için beni merak ettiğini sanmıyordum. Kimde kaldığı bile belli değildi. Sonra umursamayarak Julian'a odaklandım. Gerçekten de karışık biriydi. Hem ilgi gösteriyor birden umursamaz ergen oluyordu. Aklımı karıştırmakta üstüne yoktu. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 7:44 am | |
| Ben ağzımdan dökülenlerin verdiği ciddiyetle ona bakarken o da duyduğu sözlerin verdiği şaşkınlıkla bana bakıyordu. birden şaşkın ifadesi silinerek yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Gelmene sevindim.Bana gerçekten de çok iyi geldin." dedi. Kelimeler ağzından boğuk çıkıyordu sanki. Sanırım fazla içmeye alışık değildi. Daha ikinci kadehte biraz sersemlemiş gibiydi. Bardağının sonundaki son bir yudumuda kafaya dikerek bitirdi. Bu onu iyice tuhaflaştırmıştı. Bana bakarak gülümsüyordu, benim için gerekli olan da buydu; bana gülümsemesi. Garsona bardağını kaldırıp gösterek tekrar doldurmasını isterken bile davranışında tuhaflık vardı. Garson biraz sinirli görünüyordu, kalan birkaç müşteriyide gönderip igtmek istiyor gibiydi. Hemen gelip Luthién'in bardağını doldurup tekrar köşedeki yerine çekildi. Luthién yeni gelen içkisinden bir yudum daha alarak bakışlarını bana doğru yönlendirdi. Bende artık gülümseyerek ona bakıyordum. Çok tatlı görünüyordu, "Sanırım biraz fazla kaçırdık he?" dedim gülerek. Bir anda gülemeye başlamıştım. Kendimi bir anlığına durdurarak içkimi alıp fondipledim. Hala sarhoşluk belirtisi yotu bende ama öyle davranmak hoşuma gidiyordu. Ama fazla dağıtmamalıydım. Bir kadah daha içmek bana fazla gibib görününce artık burada oturmanın mantıksız olduğunu anlayarak Luthién' e döndüm. İster istemez gülümseyerek "Artık çıkalım istersen, adamalar gözümüzün içine bakıyor. Zaten yağmur durdu, biraz dolaşmaya ne dersin?" diye sordum. Ayağa kalmıştım ve elimi uzatıp tutup tutmayacağını merakla bekleyerek yanı başında dikildim. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Ptsi Eyl. 07, 2009 3:05 pm | |
| Huzur. Onunlayken kesinlikle hissettiğim şey buydu. Beni sakinleştirmişti. Hatta sorunlarımı bile unutturmuştu. Yaptığım şeyleri gülümseyerek izliyordu. Ne kadar komik göründüğümün farkındaydım. Biraz şaşkın, biraz sarhoş, biraz da heyecanlı. "Sanırım biraz fazla kaçırdık he?" dedi gülümseyerek.Sonra içkisini fondipledi ve bana dönüp; "Artık çıkalım istersen, adamalar gözümüzün içine bakıyor. Zaten yağmur durdu, biraz dolaşmaya ne dersin?" dedi, ayağa kalkıp elini uzattı. Gülümsedim ve bende içkimi fondiplemeye çalıştım. Sonra uzattığı eli tutarak ayağa kalktım. Tabi başım döndüğü için ona tutunmak zorunda kalmıştım. Bir yerlere takılıp düşmemeyi umarak yürümeye devam ettim. Garsonun heleşükür der gibi bakan bakışlarını umursamamaya çalıştım. Neredeyse kimse kalmamıştı içeride. Burayı ilk kez böyle görüyordum. Sonra birden herşey kafama dank etti. Julian'ın elini tutuyordum. Bu gün zaten oldukça samimiydik. Ve şimdi de bu. Gülümseyerek gözlerinin içine doğru bakmaya başladım. İçimi ısıtan gülümsemesi birden başımı döndürmüştü. Ya da hafiften sarhoş olduğum içindi bütün bunlar. Sevgilin var mı? diye sormayı bile düşündüm o an. Ancak fazla abarttığımı anladım ve sustum. Anın tadını çıkarmaya karar verdim. Baş ağrım geçmişti. Artık gülüyordum. Evet Julian beni kesinlikle değiştirmişti. Ona olan hayranlığım biraz daha arttı. Kapıya kadar geldik. Ve diğer müşteriler de garsonun bakışlarından korkmuş olmalılar ki ayaklandılar. Kapıyı açıp bizden önce çıktılar. Yağmur durmuştu ancak üzgar esiyordu. Ürperdim. Rüzgar sarı saçlarımı havalandırırken dengemi sağlamaya çalışıyordum. Kesinlikle bu kadar içkiye alışık değildi bünyem. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Çarş. Eyl. 09, 2009 3:49 am | |
| Yaptığım hamleyi göz önünde bulundurarak itiraf ediyorum ki biraz eskiye dönmüştüm. Kibar ve çapkın bir Julian gibi elimi uzatarak onu dışarıda dolaşmaya davet etmiştim. içkinin yaratığı sarhoşlluk onu iyice sarmış görünüyordu. Ne olursa olsun gülümsüyordu. Ben elimi uzatınca içkisini alarak bardağın sonun görmeyi hedefleyip tamamen bitirmeye çalıştı ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. İçkinin sonuna gelemeden Suratına ekşi bir ifade yerleştirerek bardağı yerine koydu ve bana dönerek elimi tutup yavaşça ayağa kalktı. Ani hareket etmek şu an için onun açısından iyi değil gibiydi, haifi sallanıyor dengede durmakta zorluk çekiyordu. Dengesini sağlayabilmek için elimi iyice kavramıştı. Elindeki nahoş sıcaklığı tamamiyle hissedebiliyordum ve bu epey hoşuma gidiyordu. Hem bu yüzden hem de düşmemesi için ben de onun elini sıkıca kavramıştım. Bu haliyle yeni yürümeye başlamış küçük sevimli bir bebeği andırıyordu. Gülümseyerek ona bakıyordum.
Açık duran barın kapısına doğru ağır ağır ilerlerken hesabı ödemediğimi farkedip cebimde duran para kesesini çıkarırken garsonu yanıma çağırdım ve keseyi öylece ona verdim. Bunu da hallettikten sonra kapıya doğru yürümeye devam ediyorduk, çevreme bakıp son kez içerinin sıcağını hissetmek istiyordum. O yüzden başımı bara doğru çevirince bayağı boşalmış olduğunu gördüm, anlaşılan artık Domuz Kafası'nda işler iyi gitmiyor, Sébastien pek kazanamıyordu. Biz kapıya iyice yaklaşıyorken bizden sonr akalkmış olup da kapıdan çıkan insanların sayısı iyice çoğalıyordu. Bu benim için problem değildi ama. Kapıya varıp da karanlık gecenin içinde bir umut gibi parlayan ay bizi aydınlatırken vaktin ne kadar geç olduğunu anladım. Ve hala havanın ne kadar soğuk olduğunu...
Gerçekten soğuktu, bu yarı ıslak kıyafetlerle daha iyi anlaşılıyordu. Hafif şiddetli esen serin rüzgar insanın ensesindeki tüyleri ürpertiyordu. Elimi sıkıca kavrayan Luthién'i de ürpertmiş olacaktı ki Hafifçe bir silkindi. Sarı saçları esen rüzgarla dans ederken ve yüzündeki koca gülümsemeyle bana bakarken harika görünüyordu. Ve üşüyordu. Bunu görünce tilki gibi çalışan beynim bana yanında bulunup elini tuttuğum bu güzel bayana sokulmamı emretti. Bende vücuduma hükmeden o hükümdara karşı çıkmadan iyice yanına sokularak tek kolumla onu sardım ve "Titriyorsun," dedim gülümseyerek. Bir yandan da ince zarif kolunu okşayarak ısıtmaya çalışıyordum. Bu sahne gayet güzeldi benim için ama onun bu durumdan rahatsız olabileceği, bir sevgilisi olabileceği fikri bir anda aklıma girdi. Bunu öğrenmeye çalışarak "Umarım sevgilin burada değildir, bizi böyle görüp sana kızmasını istemem doğrusu. " dedim ama bu fikri pek umursamadan onu sarmaya devam ettim. Şimdi diyecekleri benim için önemliydi ama ne kadar inanılabilirdi ki bu haliyle söylediklerine. İçkinin etkisine bayağı girmişti.. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Perş. Eyl. 10, 2009 7:36 am | |
| Soğuktu. Çok üşüyordum. Ama yanımda Julian'ın varlığı biraz da olsa ısınmamı sağlıyordu. Elini tutuyor olmanın heyecanı ve hafiften sarhoş olmanın verdiği garip his ile ona bakmaya başladım. Nedense şimdi gözüme normalden daha yakışıklı görünüyordu. Belki de kafam iyi olduğu içindi. Birkez daha ürperince bana yaklaştı. Kalp atışımı duyamıyordum ancak kesinlikle hızlanmış olmalıydı. Ve kolu ile beni sarınca kızarmış bir şekilde ona bakmaya devam ettim. "Titriyorsun." dedi o bayıldığım gülümsemesi ile. Ve eli kolumu okşarken çok garip hissediyordum. Ona biraz daha yaklaşma hissi doğmuştu içimde. Ama kendime gelmem gerektiğini hatırladım.Aptal bir sırıtışla onu izleyeme devam ettim. Sonra konuşmaya başladı. "Umarım sevgilin burada değildir, bizi böyle görüp sana kızmasını istemem doğrusu. " dedi.Bu sessizlikte çınlayan bir kahkaha atıverdim. Hiç güleceğim yoktu doğrusu. Birden onu çift görmeye başladım. Gülümseyerek; "Ah hadi ama Julian. Az önce olanları sende gördün. Her ne kadar güzel olsam da az önceki tuhaflıkları yaşayan bir kızla kimse çıkmak istemez. Ve hayır sevgilim yok." dedim. Onu net göremiyordum. Ve sözlerimi de oldukça sakin bir ses tonu ile söylemiştim. Gerçekten de şaşırtıcıydı. Sonra tamamen ona döndüm ve baygın bakışlarımı yüzüne çevirdim. Normal bir ses tonu ile. "Biraz başım dönüyor." dedim ve oldukça masum bir istekle alnımı omzuna dayadım ve elini tutan elimde kendime destek yapıyordum. Bana gerçekten de hiç yaramıyordu sarhoş olmak. Kuzenimin beni bekleyip beklemediğinden emin olamıyordum. Ama yinede umursamadım. Julian ile olmak daha ilgi çekiciydi benim için. Bu şekilde dışarıdan iki sevgli gibi göründüğümüzden emindim. Olmak istiyordum da. Ama onun duygularından emin olamıyordum. Bu sorusu ve şu ana kadar olan davranışları onun da benden hoşlandığının göstergesi olabilirdi ama yine de bilmiyordum. Zaten bilemeyecek kadar sarhoştum. Alnım omzundayken yere bakıyordum. Vücutlarımız birbirine çok yakındı. Garip bir istekle başımı kaldırdım. Şimdi göz gözeydik. Aramızda en fazla bir ya da iki santim vardı. Gülümseyerek bakışlarımı dudaklarına indirdim. Gerçekten de sarhoş olmalıydım ki bunu yaparken hiç zorlanmamıştım. "Dudakların çok güzel." dedim saçma bir şekilde. Saçma olduğunu hemen anlamıştım ki kıpkırmızı oldum. Ve gülümseyerek konuşmasını bekledim. | |
| | | Julian Brave Marqués 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 282 Lakap : Joule, Jul.., Bry, Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Perş. Eyl. 10, 2009 9:22 am | |
| Bu kendinden geçmiş sarhoş haliyle çok farklı bir güzelliğe sahip görünüyordu. Ona baktıkça gülümsemeden edemiyordum. Yine gülümseyerek söyliceklerimi söylemiş, merakla onun cevabını bekledim. Söylediklerimi duyunca attığı kahakaha bulunduğumuz sokakata gecenin içinde adeta yankılanmıştı. Gülümseyerek bana bakıp "Ah hadi ama Julian. Az önce olanları sende gördün. Her ne kadar güzel olsam da az önceki tuhaflıkları yaşayan bir kızla kimse çıkmak istemez. Ve hayır sevgilim yok." dedi şaşırtıcı bir durulukla. O halde o kadar sakin bir ses tonuyla konuşabilmesi iyi bir şeydi benim için; çünkü sözlerinin gerçek olduğunu anlamak daha basit oluyordu. Bunu duyduğuma gerçekten sevinmiştim. İçimdeki onu öpme arzusunu zor bastırıyordum. Küçük bir gülümsemeyle yüzüne bakarak "Üzüldüğüm söylenemez." dedim, sesim biraz kısık çıkmıştı; o yüzden duyup duymadığından emin değildim. Biraz sonra vücudunun tamamını bana çevirerek iyice sokuldu ve sarhoşluğun yarattığı hafif kayık gözlerle bana bakarak "Biraz başım dönüyor." dedi yine duru bir ses tonuyla. Sonrada başını omzumun oraya doğru götürerek alnını omzuma dayadı. Elimi tutan eliyle de destekliyordu kendisini. İçime kazanmanın verdiği coşkuyla heyecan basmıştı, belli etmemeye özen gösteriyordum. Çarpık ve kendinden emin bir gülümsmeyle süzüyordum etrafı. Vücudunda bazı noktalar vücuduma değiyordu. Bunun bana verdiği mutlulukla içimi doldururken Luthién başına kaldırarak bana baktı. Aramızdaki çok kısa mesafeden dolayı nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Gözlerinin içine bakıp gülümsüyordum. O da gülümseyerek benim gözlerimin içine bakarken gözlerini dudaklarıma indirdi. Beklenmedik bir şekilde konuşarak "Dudakların çok güzel." bir anda konuşarak. Böyle bir şeyi beklemiyordum ama bunu çaktırmadan gülüseyip başımı kaldırdım ve alt dudağımı ısırdım. Tekrar yüzüne bakarak "Sanırım öyleler..." dedim kendini beğenmiş bir halde ve sabahtan beri içimde sindirdiğim isteği gün yüzüne çıkararak aramızda bulunan iki üç santimlik mesafeyide kapadım. Boşta olan elimi saçının arkasına götürüp okşadım ve sonra o çok beğendiği dudaklarımı onunkilere kenetledim. Ne düşündüğü, ne diyeceği ya da ne tepki göstereceği şu anda umrumda değildi. Sadece onu öpmek istiyordum. Rüyalarımda gerçekleştiremediğim bu öpüşmeyi bir hayal olmaktan kurtarmak ve onu o tutkuyla öpmek istiyordum. Yapıyordumda. Ama tepkisini de bilmem şarttı, o yüzden dudaklarımı dukdalarından çekerek yüzüne baktım, gülümsemiyor tutkuyla onu izliyordum. Ne diyeceğini, tokat atıp atmayacağını merak ederek yüzüne bakıyordum öylece. | |
| | | Luthièn Moreau 5. Sınıf Slytherin
Mesaj Sayısı : 225 Lakap : Lut Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Yalnızlık Perş. Eyl. 10, 2009 4:55 pm | |
| Çok yakındık.O kadar yakındık ki nefesi adeta yüzümü yalıyordu. Ne tepki verdiğini pek göremiyordum. Kendimi çok aptal hissediyordum. Sarhoşluğun verdiği şaşkınlık yüzünden bu saçma sözleri söylediğime inanamıyordum. Kızarmıştım evet. Farketmemesini umuyordum.Kenini beğenmiş bir şekilde;"Sanırım öyleler..." demesi içimi rahatlatmıştı. Gülümsedim. Ve birden bana yaklaştığını farkettim. Aramızdaki zaten çok az olan mesafe iyice alamıştı. Elini saçlarımda hissetmek zaten heycanlanmama sebep olurken dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Kalp atışım o kadar hızlanmıştı ki sanki hiç yavaşlamayacak gibiydi. Vücutlarımız neredeyse birbirine yapışık olduğu için bu hızı hissettiğinden emindim. Ancak birden öpülmenin verdiği şaşkınlıkla kalakaldım. Ne yapmalıydım şimdi? Ya da ne söylemeliydim?Şaşkındım. Hemde çok.Bir süre beni öptükten sonra geri çekilip yüzüme baktı. Ne tepki vereceğimi merak ediyor gibiydi. Mantığım;"Sen deli misin Luthièn!Nasıl böyle bir şeye izin verirsin. Biliyorsun böylelerine güven olmaz.Bu kadar aptal olamazsın!Suratına sertçe bir tokat yapıştır ve arkana bakmadan git." diyordu.Ama saçmalıyordu. Onu umursamadım.Kalbim; "Luthièn senin de istediğin bu. Kendine acı çektirmeyi bırakmalısın. Silkelen ve kendine gel. Bunu hakediyorsun. Sende aşkı ve onun getirdiği heyecanları yaşamalısın.Bu yüzden mantığını unut ve gerçekten yapmak istediğin şeyi yap."dedi.Önce biraz düşündüm. Gerçekten istediğim şey neydi?Aslında düşünmemin aptalca olduğunu anlamam pek uzun sürmedi.İstediğim oydu. Gülümsedim ve bu sefer ben onu öpmeye başladım. Dudaklarımızın birleşmesi ile kendime olan eski güvenim yerine gelmişti. Bu kabus olayları olmadan önceki Luthièn gibi hissediyordum. Bütün erkeklerin istediği ancak hepsine acı çektirmek isteyen Luthièn. Sadece bir farkla. Acı çektirmek istemediğim biri vardı artık. Ona hiç alışık olmadığım, hatta çok aptalca bulduğum bir bağ ile bağlanmış gibiydim. Bu aptal heyecanlar bana göre değildi. Ama yine de güzel bir histi. Demek aşk buydu. Belki biraz erkendi bunun için. Ama nasıl bir his olduğunu anlamıştım. Öpüşmemizin halen devam ettiğine inanamıyordum. Ancak onu bırakmak ta istemiyordum. Bu soğuk havada iyi gelmişti dudakları. Sıcak ve tatlı... Kollarımı boynuna doladım. Aramızda mesafe bırakmak istemiyordum. Sonra havasız kaldığımı farkedince üzülerek dudaklarımı çektim. Nefes nefeseydim.Zaten sarhoş olan beynim bu öpücükle iyice uyuşmuştu. Elimi göğsüne indirdim. Elimin altında kalp atışlarını hissedebiliyordum. Halen çok yakındık. Sadece dudaklarına bakıyordum. Bir daha öpmek istiyordum. Ancak nefesim düzene girmeliydi. Sonra bir anda herşey kafama dank etti. Julian ile öpüşmüştüm. Okuldaki popüleritem zaten yüksek iken iyice tavan yapacaktı. En önemlisi de onu öpmüştüm. Yani henüz sevgilim değildi biliyorum.Bu yüzden biraz tuhaf bir durumdu. Ama henüz değildi. Gülümsemem büyüdü ve bakışlarımı dudaklarından gözlerine yönelttim. Konuşamıyordum. Sanki konuşmayı unutmuş gibiydim. Onun konuşup bir şeyler söylemesini bekledim. | |
| | | | Yalnızlık | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|