Çok heyecanlıydım. Korkuyordum ki bu kalbimin daha da sıkışmasına sebep oluyordu. Eğer çocuğumuzu kabul etmezse neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Belki başka bir ülkeye giderdim. İsmimi bile değiştirebilirdim. Beni düşüncelerimden alan onun o kendinden emin sesiydi. "İyiyim, sanırım." Gözlerinde sebebini anlamadığım bir gerginlik sezdim. Yoksa biliyor muydu? Ama sonra saçmaladığımı farkettim. Nasıl bilebilirdi ki?!"Sen nasılsın?" Evet şimdi bir cevap verme sırası bendeydi. Nasıldım? İnsan hamileyken ve bunu sevgilisine söylemekten korkarken nasıl olabilirdi? Başıma yine bir ağrının girdiğini hissettim. Tam cevap verecekken konuşmaya başladığı için sustum.
" Melanie, bugün buraya beni neden çağırdığını bilmiyorum, ama senin konuşmandan önce ben bir şeyler söylemek istiyorum." Şaşırmıştım. Meraklanmama sebep olmuştu. Önemli birşeyler var gibiydi çünkü yüz ifadesi oldukça sertti. " Melanie bu söyleyeceklerim... bunları söylemek çok zor... bu söyleyeceklerim beni çok üzüyor, seni de belki üzecek ama inan bana en doğrusu bu olucak. Senin iyiliğin için bu şart. ... O yüzden bunları sana söylemeliyim.." Kesin kötü birşey olmuştu.Ellerimin titremesine engel olamadan ve göz yaşlarıma engel olmaya çalışarak dikkatle onu izlemeye başladım." Melanie ben uzun uzun düşündüm bunu.. Hem senin hem de kendi iyiliğim için ben senden ayrılmaya karar verdim. Bu ilişkiyi daha fazla sürdüremeyiz..."
Şok olmuştum. Düşünemiyordum. Nefes alamıyordum. Kalbim çok kötü sıkışıyordu. Artık gözyaşlarıma engel olamıyordum. Zaten onsuz geçen bu süre sonucu anlamam gerekirdi bir sorun olduğunu. Sebebini soracaktım. Ama halim yoktu. Bu bebeği istemeyeceği anlamına geliyordu. Artık beni istemiyorsa benden olan bebeği de istemezdi. Dudaklarımı ısırarak sakinleşmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Mantığım konuşmaya başladı;
"Sakin ol Melanie. Eğer seni istemiyorsa bebeği söylememelisin." diyordu. Haklıydı da. Eğer ona söylemezsem bana çocuğu aldırmam konusunda baskı yapamazdı da. Ama kalbimin sesi mantığımı susturmuştu. "Tabiki de söylemelisin. Julian onun babası. Bilmeye hakkı var. En doğru kararı beraber verirsiniz. Eğer ondan saklarsan günü geldiğinde doğrular şimdi olduğundan daha çok üzer. Bu yüzden söylemelisin." Diyordu. Aklım karışmıştı. Ne yapmam gerekiyordu? Derin bir nefes aldım ve gözyaşlarımı elimin tersi ile silip konuşmaya başladım.
"Julian...ben...ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Eğer sorun bendeyse söyle...nerede hata yaptığımı söyle...lütfen. Ama önce bilmen gereken birşey var. Ben...ben hhamileyim..."Sesim titrediği için ağladığım anlaşılmış olabilirdi. Ama umursamadım. Ayrılmak istemiyordum. Ben onu seviyordum. Onsuz yapamazdım. Dayanamayarak eline uzandım ve tuttum.
"İçimde bir can var Julian. İkimize ait bir can. O senin de bir parçan." dedim ve gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken gözlerinin içine bakmaya başladım.Bebeğimizi sevsin istiyordum. Kabul etsin...
Endişe ile gözlerine bakarken vereceği cevabı merak etmeye başlamıştım. Eğer bebeğimizi kabul etmezse bile onu doğuracaktım. O ne derse desin. Surat ifadesinden anladığım kadarı ile kabul etmeyecekti. Boğazımda birşeylerin düğümlendiğini hissettim. Bebeğimizi istemese de doğuracaktım evet. Ama istenmemenin vereceği acıyı daha şimdiden hissetmeye başladım. O kadar zaman sonra yüzüme bakıp istemiyorum derse ne yapardım? Konuşmaya hazırlandığını görünce kalbim daha hızlı atmaya başladı. "Ne kadardır...."Sonra sustu. Sesindeki donukluk kalbimin sıkışmasına neden oldu. Kesin istemeyecekti. Aldır diyecekti. Kafamda eğer aldır derse ne diyeceğimi planlamaya başladım. Ne kadar zor da olsa bir anne tek başına bebeğini büyütebilirdi. Neden olmasın ki? Ağlamayacaktım. Ağlamamalıydım. Cevabı zaten belliydi. Elini tuttuğumda birden çekmesi artık beni sevmediği anlamına geliyordu zaten. Gözümün yine dolduğunu farkettim. Ama ağlamayacaktım. Ben güçlü biriydim. Buna da dayanabilirdim. Uzun bir süre düşündü. Kabul etmeyeceği belliydi. Belki de bana acıdığı için aklı karışmıştı. Sinirlendiğimi hissettim. Bana acınmasından nefret ederdim. Gözlerine bakmaya devam ettim. Bir süre sonra gözlerinde birşey yakaladım. Bu aşk olabilir miydi? Gülümseyince birden bir sıcaklık hissettim. İşte benim Julian'ım. İşte özlediğim Julian. Ahh gülümsemesini uzun zamandır ilk kez görünce birden ağlamak isteği ile doldum. Elimi tutup öptüğünde herşeyin düzeldiğini düşünmeye başladım. Evet kabul etme ihtimali vardı bebeğini. "Bu çocuğu ben ne dersem deyim doğuracaksın öyle değil mi?""aldırmayı düşünmüyorsundur. "Gülümsemeye devam ederke elimi yeniden tuttu. Ahh bunu yapmamalıydı. Her elimi tuttuğundan ona olan aşkım daha da artıyordu. Ve bebeğimi ondan kaçıracaksam nefret etmem gerekirdi.Anlamam gerekirdi. Bütün olumsuzlukların ardından böyle iyi davranmasının sebebini anlamam gerekirdi. Onun yaptığı gibi hızla elimi çektim. Korkuyordum. Belki zorla aldırmayı deneyebilirdi. O benden güçlüydü. Ve ona karşı çıkamayacağımı biliyordu. Başımı hayır anlamında salladım. Gülümsemesi biraz bozuldu. Ahh ama halen ölebilirdim o gülümseme için. Ama birden kaşlarını çatıp; "Melanie ben...ben kendimi çocuk için hazır hissetmiyorum. Henüz." Ne!Gözümde biriken yaşları tutmak için daha da zorlanmaya başlamıştım. Ahh tahmin etmeliydim böyle diyeceğini! Kahretsin . Neden istemiyordu ki!Sonra Julian'a birşeyler olmaya başladı. Elimi tutan eli titriyordu. Daha da sıkmaya başladı elimi. Korkuyla ona bakarken suratının bembeyaz olduğunu farkettim. Tanrım neler oluyordu! Nefes alamıyor gibiydi. "Julian! Julian iyi misin?!" Gözümdeki yaşlar artık durmuyor, akıp gidiyordu. Julian ölüyor muydu yoksa?! Hayır olamazdı. Sandalyemden kalktım ve başını elerimin arasına aldım. Biraz titredikten sonra bilincini kaybetti. Julian...Ellerimin arasından kayıp gitmişti. Artık o yoktu. Herşeyim gitmişti onunla beraber. Onsuzluğun tadına bakmıştım zaten. Bir daha aynı şeyleri yaşayamazdım. Ve birden başıma ağrı girdi. "Biip...biip...biip..." Başım çok kötü ağrıyordu ve bu garip sesi duymaya başlamıştım. Sonra Julian'ın benden uzaklaştığını görünce dayanamayıp "Hayır!" diye bağırdım. Ve birden uyandım. Etrafıma korkuyla baktım. Odamdaydım. Evet bu sadece bir rüyaydı. Terlemiş olan alnıma yapışmış saçlarımı çekip az önce bipleye saate baktım. 05:00 görünüyordu. Derin bir nefes aldım. Bütün bunlar sadece bir rüyaydı.Hamile değildim.Julian ölmemişti. Herşey iyiydi. Herkes. Sonra saatin altındaki tarihe gözüm kaydı. Dikkatlice baktığımda kanımın çekildiğini hissettim. 28 Mart . Julian ile buluşacağım gün.