|
|
| Muttuluğu bulmak | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Victoria Lynn Hogan 4. Sınıf Ravenclaw
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 05/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (88/100)
| Konu: Muttuluğu bulmak Perş. Tem. 01, 2010 9:31 pm | |
|
Kişiler: Victoria Lynn Hogan, Stewie Amadeus
Sıkıntılı gözlerle bakınmaya başladı etrafına. Kütüphanesinin tozlu kısımları gözlerine çarptı ilk sırada. Kalkması ve yaşadığı ortamı artık temizlemesi gerektiğini biliyordu. Ama içinde bunu yapmasına dair komut veren hiçbir şey yoktu. Bu yüzden boş gözleriyle etrafına bakınmaya devam etti. Aklında bir liste oluşturdu. Yapmayı istediği şeyler ve yapmayı istediği ve yapamayacağı şeyler olarak ikiye ayırdı. Aklına ilk gelen şey evde boş boş oturmaktı. Bunu yapmak istediği şeylere yerleştirdi. Ailesini aramak ve onların nasıl olduğunu öğrenmek ise, yapmak istediği ancak yapamadığı şeyler arasında yer alıyordu. Ailesi ile arası pek iyi değildi. Ailesi –kuzenleri, amcası ve yengesi- Kendisini de içine katarak hiçbir zaman aile olarak görmemişti bu tabloyu. Aklındaki düşünceleri silmek maksadıyla bir saniye arasında gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve hızla oturduğu yerden ayağa kalktı. Sallanan koltuğun çıkardığı ses onu ne kadar rahatsız etmiş olsa da elinde ki kahve fincanını ilk bulduğu yere bıraktı ve ayna kullanmadan kendisine çeki düzen verdi. Hava ya bakılırsa, üzerindeki dar tişörtle ve altında ki kot şortla dışarı çıkmaya uygundu. Saçlarına bakmadan kapıyı araladı. Anahtarını almak için arkasını döndüğünde anahtarlıkların yanındaki dev büyüklükte aynaya takıldı gözleri. Uzun zamandır kendisine hiç böyle bakmamıştı. Saçlarının diplerini boyatması gerektiğini fark etti. Bu onu birkaç gün daha oyalayabilirdi. Şuan da yapmayı istediği ve kendisini iyi hissettirecek şey kesinlikle güzellik yada bakım değildi. Anahtarını uzun masanın üzerinden hızlıca aldı ve kapıyı sert bir şekilde kapattı. Usulca esen tatlı meltem saçlarını ve yüzünü okşuyordu adeta. Gözlerinin önüne gelen saçlarını ufak bir hamleyle kulağının arkasına attı. Yavaş ve emin adımlarla yürümeye başladı sessiz ve sakin sokaklarda. Çok kısa bir sürenin ardından, şekerci dükkanından çıkan ufak tatlı bir kız gördü. 6 ya da 7 yaşlarında, kırmızı parlak ayakkabıları olan bir kızdı. Gözleri kocaman ve yemyeşildi insanı etkileyecek bir şekildeydi. Kahverengi minik bukleleri ise attığı adımlarla eş zamanda bir aşağı bir yukarı hareket ediyordu boynunun hizasında. Elinde kocaman bir şeker paketiyle gülümsüyordu etrafa. Gözlerinde masumluğun, çocukluğun güzellikleri vardı sadece. Hiçbir kötülük, hiçbir olumsuzluk yoktu. Victoria, ardından çıkan güzel giyimli bir adamı görünce aniden afalladı. Minik kızı, kucağına aldı ve yanağına kocaman bir öpücük kondurmuştu. Yürümeye devam eden Vicky, gözlerini havaya dikmişti. Aniden gözlerinden süzülen soğuk sıvıyı hissetti. Damla, dudaklarına ulaşınca elinin tersiyle nazikçe sildi ve kendisini toparladı. Bu sahne onu ne kadar derinden etkilese bile artık üzülmemesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Çünkü, o kendisini oldukça güçlü yetiştirmişti. Hemen pes etmeyen, ulaşmak istediği şey için birçok şeyi göze alabilen bir kızdı Victoria. Minik kızın çıktığı şekerci dükkanının önüne gelmişti. Yoluna devam etmek istemiyordu aslında. Oraya girip, çocukluğuna dönmek istiyordu. –Hatırlayamadığı çocukluğuna- O, minik kız gibi hissetmek istiyordu çok kısa süreliğine bile olsa. Yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirdi ve hızlıca kapıyı itti. Oraya girdiğinde her şey toz pembeydi sanki. Her yerde mutluluk vardı. Ve bu mutluluğu uzun bir aradan sonra bulada bulacağını umarak, etrafındaki şekerlemeleri incelemeye koyuldu.
| |
| | | Stewie Amadeus 5. Sınıf Hufflepuff
Mesaj Sayısı : 31 Lakap : Sit, St., Stew, SA Kayıt tarihi : 07/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Muttuluğu bulmak Perş. Tem. 01, 2010 11:19 pm | |
| Stewie son gelişen olaylar neticesinde epey bir gülmüş, eğlenmiş ve Sihirli Hayvan Evi'nde vaktini harcadığına sevinmişti ama ardından gelişen kaza ve Holly'yi St. Mungo'ya götürmek de onu bir o kadar da yormuştu. Çatlak Kazan'da onu bekleyen ailesine söylediği vakitten daha geç dönünce annesiyle aralarında ufak bir tartışma yaşanmış fakat daha sonra niye geciktiğini açıklayınca oğullarını çok masum biri sanıp onu takdir etmiş ve özür dilemişti. Bunları yaparken Stewie ise onun ailesi gibi iyimser ebeveynlerden nasıl böyle bir çocuk meydana geldiğini düşünmüştü. Daha sonra ise güzergahlarını değiştirip Hogsmeade'e gitmişlerdi. Burada Stewie'nin en sevdiği mekan olan Zonko'nun Şaka Dükkanı'na uğramayı ihmal etmemişti Stewie. Ailesiyse ona dönecekleri saati söyleyip ortamdan uzaklaşmışlardı. Stewie bundan epey bir memnun olmuş ve sahip olduğu vaktinin oldukça fazla bir bölümünü Zonko'daki malzemelerle ilgilenerek ve onların hemen hemen her çeşidinden bir tane almayı ihmal etmeden geçirmişti. Ardından kasada onu çok iyi tanıyan -tabi ki onu çok iyi tanımasının nedeni buradan sık sık alışveriş yapmasıydı- kasiyerle sıkı bir pazarlığa girişmiş ve vereceği paranın nerdeyse yarısına kadar indirmişti ücreti. Aldıklarını koca bir torbaya yerleştirdikten sonra elinde epey bir ağır yükle Hogsmeade'in küçük ve sevimli, insanın içinde fazlasıyla mutluluk duyduğu, Stewie gibilerin ise bol bol kurnazlık yapabileceği mekan olan Balyumruk Şekerci Dükkanı'na doğru yol aldı. Hava Londra'dakinden biraz daha serindi. Usulca esen ılık meltemin yüzüne vurmasından fazlasıyla hoşlanmış, pelerinin yerlerde değil de havada hafifçe dalgalanarak gezinmesinden mutluluk duymuştu. Ne tuhaf bir insan bu Stewie, anlamak mümkün değil.
Yaz mevsiminde iklim gereği havalar çok sıcak olduğu için bu dükkana bir büyü yapılarak ısıyı soğuk bir hale getiriyorlardı, bu sayede şekerler de erimemiş oluyor, müşteriler de rahat alışveriş yapabiliyorlardı, bu sistem Stewie'yi mutlu etmişti. Onu mutlu eden havanın etkisiyle vardığı şekerci dükkanının kapısını neşeyle açmış ve sesli bir şekilde "Herkese merhaba!" demeyi ihmal etmemişti. Bunu yapmayı seviyordu; bulunduğu ortamdaki insanlarla ortak bir şeyler paylaşmak onu rahatsız etmezdi hiçbir zaman, bir Hufflepuff'lı da böyle olmalıydı zaten. İçerisi oldukça dardı, öyle ki Stewie her ne kadar çarpmamaya dikkat etse de yanından geçtiği her raftan iki üç şekeri aşağı indiriyordu. Tabi buna neden olan sadece dükkandaki boş alanın darlığı değil, bir de Stewie'nin sakarlığı vardı. Girdiği her dükkanda bir şeyleri devirerek eli boş çıkmamasını sağlayan Stewie'yi bu yüzden satıcılar da çok severdi, özellikle Hogsmeade'dekiler. En sevdiği şekerlemeleri bulmak için dükkanın içinde raf raf geziniyor arada gözüne takılanları ise eline almayı ihmal etmiyordu. Daha sonra en sevdiği şekerlemelerin bulunduğu rafı bulabildi ve oraya doğru hızlıca yöneldi, tabi adımlar hızlı olunca raflardan şekerlemeler de hızlıca yere düşmeye başladı. Stewie yere eğilmiş hem onları toplayıp hem de yürümeye devam ederken birden karşısında iki tane ayak gördü. Kafasını hafifçe kaldırıp yukarıya baktıktan sonra sempatik bir gülümseme yaptı ve yerde kalan şekerlemeleri de alıp tekrar ayağa kalktı. Daha sonra kıza bakmaya devam etti, bu kızı sevmişti. | |
| | | Victoria Lynn Hogan 4. Sınıf Ravenclaw
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 05/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (88/100)
| Konu: Geri: Muttuluğu bulmak Perş. Tem. 01, 2010 11:50 pm | |
| Victoria, yüzünde tatlı bir tebessümle şekerlemeleri incelemeye koyulurken, ilgisini çekenleri tatmaktan kaçınmıyordu. Bazılarının yoğunluğu içerisinde kaybediyordu kendisini. Burada bulunmak ona gerçekten iyi gelmişti. Hiçbir zaman hissedemediği şeyi -Çocukluğunu- Hissetmişti. Şekerci dükkanı'nın serinliği onu endişhelendirmeye başlamıştı. Üzerindeki dar blüz sanırım ona göre değildi. Aklından bir daha bu lanet bluzü giymemesi gerektiğini geçirirken girişten, neşeli bir ses işitti, "Herkese merhaba!" Yüzünü hızlıca gelen sesin yönüne doğru çevirdi. Ardından şekerlemeleri incelemeye devam etti. Elinin kenarına bir şekerleme yuvarlandı. Kurbağa motifinde birşeydi bu. Gözleri kırmızı, ayakları up uzun ve papyonu olan çok hoş bir şekerlemeydi bu. Kurbağa, ona küçükken geçirdiği bir kazayı hatırlattı. Kaza denilmesi biraz güç olsa gerek. Çocukça bir korkusuydu işte. Fakat bu korkuyuda tek başına yenmişti. Kurbağla ilk karşılaştığında kendisini korumayı başarmıştı. Şekerlemeyi tek bir hamleyle ağzına attı. Oldukça sertti ve dişleriyle biraz zor parçalanıyordu. Victoria, şekerlemeyi çiğnemeye devaö ettikçe ağzına yayılan tadın yoğunluğunu daha çok hissediyordu ve bu onun oldukça hoşuna gitmişti. Ardından yere düşme sesleri duydu ve gelen seslerin yönünü aradı. Bu o neşeli çocuktu. Yürüdüğü gibi etrafındaki şeyleri de yere serpiyordu. Victoria yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. "Sakar mı ne ?" Bunu o kadar kısık sesle söylemişti ki, kendi sesini bile zor duymuştu. Yere düşen şekerlemeler Victoria'ya kadar ulaşmıştı. Sakar çocuk çok hızlı bir şekilde yere düşürdüğü şekerlemeleri toplamaya çalışırken, yukarı doğru Victoria'ya bir bakış atmıştı. Victoria, eğilip ona yardım etmek istemişti ancak bütün şekerlemeleri topladığını görünce, aklında ki fikri tamamen yok etti. Çocuğun eli şekerlemelerle doluydu. Elleri muhtemelen yapış yapıştı bunu anlayan Victoria, hafifçe gülümsedi. Onunda gülümsediğini görünce bu onun oldukça hoşuna gitmişti. Mavi gözlerinde neşeli bir çocuk yatıyordu. Dağınık saçlarıyla da annesi ve tarağından kaçmaya çalışan haylaz erkek çocuğunu anımsatıyordu. Victoria, cebinden bir mendil çıkardı. Eliyle yanda duran bölmeyi işaret etti ve "Onları yemeyi düşünmüyorsun herhalde? Şuraya koymalısın bence." Dedi. Sesinin oldukça sakin bir tonda çıktığını fark ettiğinde bu onu çok hoşnut etmişti. Elinde tuttuğu en sevdiği pembe mendilini ona uzattı. Çocuğun gülümsemesi ona çok yakın geliyordu. Belki de onun için mutluluk buydu. Yeni insanlarla tanışmak ve farklı şeyler keşfetmek. Çocuğun vereceği tepkiyi merak içerisinde beklerken, "Bu arada ben, Victoria Lynn Hogan." Diye kendisini tanıtmayı da ihmal etmedi. | |
| | | Stewie Amadeus 5. Sınıf Hufflepuff
Mesaj Sayısı : 31 Lakap : Sit, St., Stew, SA Kayıt tarihi : 07/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Muttuluğu bulmak Cuma Tem. 02, 2010 9:28 pm | |
| Stewie ayağa kalktığında karşısında duran kızla göz göze gelmiş ve kızın sempatik gülümseyişine karşılık olarak o da gülümsedi. Ondan aldığı pozitif enerji onu hayli neşelendirmişti. Daha sonra her kıza yaptığı gibi onu da karşısındakine belli etmeden incelemeye başlamıştı hızlıca. Buğday sarısı saçları omuzlarının hizasından daha aşağıda duruyordu. Gözlerinin rengi fazlasıyla hoşuna gitmiş, o rengin hangi renk olduğunu çözmeye çalışıyordu. Beşinci sınıf olmadığını anlamıştı çünkü beşinci sınıflardan herkesi tanıyordu, en eziğinden en popülerine kadar. Daha sonra onun dördüncü sınıf olduğuna kanaat getirdi ve ardından çok fazla süzdüğünü fark edip incelemeyi bıraktı ve gözlerini kırpıştırıp hafifçe kafasını salladı. Karşısında duran yeni tanıyacağı kız ise elinde duran yere düşmüş ve dolayısıyla kirlenmiş olan şekerlemeleri işaret ederek "Onları yemeyi düşünmüyorsun herhalde? Şuraya koymalısın bence." demişti. Sesi fazlasıyla yumuşak ve etkileyiciydi. Dünyanın en güzel masal okuyan anneannesinin sesinin sakinliğindeki bu sesle fazlasıyla irtibata geçecekti. Stewie daha sonra elindekilere baktı ve gösterdiği yere koydu. Kıza elini uzatacaktı ama daha sonra ellerinin yapış yapış olduğunu fark etti ve biraz uzak durmak zorunda kaldı. Kızın önünde mahcup duruma düşen Stewie'ye kız bir yardım eli uzattı ve elinde duran ufak sevimli pembe mendili ona doğru uzattı. Stewie nedense konuşmaya mecal bulamayıp kıza teşekkür edememişti, bu yaptığı davranışın biraz kaba olduğunu düşünerek ona teşekkür manasında bir gülümsemeyle karşılık verdi ve ardından şekerlemelerden birbirine yapışmış olan parmaklarını ve aralarını iyice temizlemeye koyuldu. Bu sırada kız da onu dikkatlice izliyordu, ellerini temizlemek pek de kolay olmamıştı Stewie için. Bu işlemi bitirdiğinde -tam olarak bitirmek sayılamazdı elbette ellerinin yıkanılması gerekiyordu ama şimdi karşısında duran bayanı bekletmemek adına bitmiş gibi gösteriyordu- kıza baktı ve tekrar en candan şekilde gülümsedi. Bir insana gülümsemenin çok iyi, çok değerli bir şey olduğunu düşünüyordu Stewie, o insana gülümsemek onu karşısındakine karşı duygularının netleşmesini ve pozitif yönde ilerletebileceğini düşünüyordu. Bu nedenle insanlara karşı sürekli gülümser ve kendini sevdirirdi, o hala ufak bir çocuk olduğu için sevilmeyi seviyordu.
Daha sonra kız kısa bir şekilde kendini tanıttı. "Bu arada ben Victoria Lynn Hogan." demişti yine aynı güzellikteki sesiyle. Bu ses Stewie'ye bir tılsımmış gibi etki ediyor, onun mayışmasına yol açıyordu. Stewie kendini 'Harikalar Diyarı'ndan çekip normal dünyaya getirmeye çalıştı fakat içinde bulunduğu dükkanın da zaten harikalar diyarından pek bir farkı yoktu, yine her şey aynı 'şeker'likte duruyordu. Stewie de kendini tanıtma gereği hissetti ve konuşmaya çalışarak "Ben de Stew ya da daha resmi olarak Stewie Amadeus." dedi ve ardından elini kıza uzatarak "Tanıştığıma memnun oldum Victoria." dedi. Bunu söylerken yüzündeki masumane gülümsemeyi tahmin ediyordu, bu gülümseme ona sempatiklik katıyordu, kızla konuşmaya çalışırken sesinin titrekliği ise gözünden kaçmamış ve daha sonra kendini toplamaya çalışarak bir kıza bu kadar bağlanmaması gerektiğini kendine kabul ettirmeye çalışıyordu. O kafasında bunları planlarken gözleri kızın üzerinde elini sıkmasını bekliyordu. | |
| | | Victoria Lynn Hogan 4. Sınıf Ravenclaw
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 05/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (88/100)
| Konu: Geri: Muttuluğu bulmak Cuma Tem. 02, 2010 11:02 pm | |
| Bu çocukta bulduğu en içten ve cana yakın şey yüzündeki tatlı tebessümüydü. Hayatı boyunca konuşmadan, gülümseyecek bir tipi vardı. Victoria da içindeki çocuğu burada uyandırdığı üzere, kendiside yüzünden düşürmüyordu gülümsemesini. Victoria'nın eli fazla havada kalmamıştı. Çocuk, sessizliğini koruyarak Vicky'nin elindeki mendili aldı ve hızlıca parmaklarını temizlemeye koyuldu. Victoria gözlerini ondan ayırmadan, kesintisiz bir şekilde izliyordu onu. Bakışlarından rahatsız olsa gerek çocuk aniden kafasını kaldırdı ve gülümsemesini yüzünden düşürmeden, "Ben de Stew ya da daha resmi olarak Stewie Amadeus." Dedi. Victoria bunu duyduğunda ve onunla uzun süreli bir arkadaşlığı olacağı ihtimalini verdiğinde, ona Stew diye hitab ediceğini düşündü. Aslında o, kendisinin bu huyundan nefret ederdi. Bazı şeyleri önceden planlamak yada düşünmek. Bunu sürekli yapar ve yaptığında da çoğu kez pişman olur. Bu yüzden, o çocukla ilgili aklında oluşan herşeyi bir kenara attı. O düşünceler, Stew'i daha iyi tanıdıkça gelişecekti zaten. Stew, ardından elini uzatarak, tanışmaktan memnun kaldığını belirtti. Stew'in cümlesinin sonuna eklediği ismini görünce kendisini oldukça garip hissetmişti. Arkadaşları, ailesi ona genelde Vicky der. Hatta tanıdığı herkes buna dahildir. Resmi olarak tanıdığı pek kimse olmadığı için kimse ona Victoria demez. Belki söylemeye üşendikleri içindir belki de kendilerini ona sevdirmek içindir. Victoria, Stew'in hava kalan elini görünce hızlı bir hamleyle elini sıkarak, "Bana Vicky diyebilirsin. Bu arada bende tanıştığımıza memnun oldum Stew." Dedi. Victoria, elini hemen çekmek istemedi. Bu yüzden dudaklarına kocaman bir gülümseme yayarak Stew'i incelemeye koyuldu. İlk gördüğünde -Kapı girişinde ve şekerlemeleri yere serperken- İlgisini çeken ilk şey dağınık saçları olmuştu. Birden bire 'saçlarını hiç taramaz mısın sen?' Gibisinden bir soru yöneltip, yöneltmemek arasında gidip gelmişti. Ama sonra, bu soruyu sormak için yeterince samimi olmadıklarını düşünerek aklındaki düşüncelerden bir süreliğine kurtulmayı başardı. Victoria, Stew'i süzmeye devam ederken, mimiklerinin gerildiğini fark etti. Dudak çevresinin sanki gülümsemekten yorulmuş, artık serbest bırakılmayı istermiş gibi bir hali vardı. Ancak, oraya ardı ardına gülümsemesi gerektiğine dair komutlar verilip duruyor ve tekrar olması gereken haline bürünüyorlardı. Gözlerinde, yaşama sevinci gördü. Şekerci dükkanından çıkan o minik kızınkisi gibiydi gözleri. İçinde, hiçbir sıkıntı yoktu. Olumsuzluk ya da sorunlarda yoktu. Sadece mutluluk ve sevinç vardı. Victoria, bu şekerci dükkanına girerek mutluluğa ulaştığını anladığında elini hala sıkmakta olduğunu fark etti. Vicky, hızlı bir hamleyle Stew'in elini bıraktı ve kolunu kendisine doğru çekti. Elinde bir yapışıklık hissetti ve kot şortuna Stew'in görmemesi umuduyla hafifçe sürttü ve bu ana problem olacak birşey yaratmamak için yüzündeki tebessümü sürekli yeniliyordu. Stew'in ondan 1 yada 2 yaş büyük olabileceğini düşünerekten ona birkaç soru sorarak, onu birazcık bile olsa tanımayı amaçlamıştı o anda. Victoria, arkasını döndü ve gözüne kestirdiği ve az önce çiğnemeyi bitirdiği sert, uzun bacaklı kurbağa motifli kurbağayı aldı ve Stew'e uzattı. "En sevdiğim şekerlemedir. Buraya geldiysen ve mutluluğu bulmak istiyorsan bu şekerlemeden tatmalısın." Victoria bir anda kendisine inanamamıştı. Sesinin bu kadar yumuşak ve sağlıklı bir tonda çıkması bu ana mahsus bir şeydi muhtemelen. Vicky, bunun sevinciyle Stew'in elinde duran pembe mendili almak için Stew'in elini nazikçe açtı ve kurbağa motifli şekerlemeyi üstüne yerleştirdi. Ardından, arkasında duran rafın sabitliğini test etmek için hafifçe kalçasını dayadı. Kımıldamadığını görünce iyice yaslandı ve Stew'i süzmeye devam ederek, "Bana biraz kendinden bahsetmek ister misin? Sanırım 5.sınıfsın ve benden büyüksün." Bunu söylerken, arkasındaki rafa elini attı ve rast gele eline kocaman pembe kalpli bir şekerleme geldi. Bu onun hoşuna gitmişti. Şekerlemeden bir ısırık aldı ağzına yayılan aşırı yoğunluğu hissederekten Stew den gelecek cevabı bekledi. | |
| | | | Muttuluğu bulmak | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|