Sera Talia Wiénna Dırdırcı Editörü
Mesaj Sayısı : 22 Kayıt tarihi : 28/06/10
Rp Puanı Rp Puanı: (78/100)
| Konu: Sera Talia Wiénna Ptsi Haz. 28, 2010 1:13 am | |
| Ad Soyad: Sera Talia Wiénna Rp Yaşı: 22 Örnek Rpg:
- Spoiler:
Yıl : 3950 Kurgu : Yıllar önce Karanlık Taraf, Sihir Bakanlığı'na savaş açar. Amaçları yönetimi ele geçirmektir. Fakat bakanlık önlemini almıştır ve saldırı sırasında gizlice Hogwarts'a taşınır. Hogwarts hala okuldur ve gizli bir odasında da Sihir Bakanlığı vardır. Mücadeleyi Bakanlık kazanır fakat oldukça zayıflamıştır. Durumdan yararlanmak isteyen vampirler kargaşa ortamında sokaklarda ölüm dağıtmaya başlamıştır. Ayrıca bakanlığa da karşı gelmektedirler. Bakanlık onlara karşı ırkı insan olan Vampir Avcılarını görevlendirir. Artık Avcılar, Vampirlerin korkulu rüyasıdır.
Avcıları en büyük özellikleri : Vampirlerle savaşacakları zaman gözleri kırmızı olur.
" Hiç bilmediğim bir yoldaydım. Etraf zifiri karanlıktı. Fiziksel özelliklerime ait hiçbir şey hatırlamıyordum. Az önce çok kötü şeyler yaşamış olmalıydım ki hızlıca ağzımdan nefes alıp veriyordum. Ne olduğunu bilmediğim bir kaç şey korkutuyordu beni. Çok farklı hissediyordum. Bir an durup etrafıma bakındım ama hiçbir şey gözünmüyordu. Korkudan titremeye başlamıştım. Sağ elimle sol kolumu tuttum. Bağırmak istiyordum fakat onu bile beceremiyordum. Çok üşüyordum.Burası neresiydi ve ne işim vardı ? Yürümeye devam ettim, mutlaka sonu olmalıydı bu yolun. Az ileride bir şeye çarptım. Sadece gözleri görünüyordu. Kehribar rengiydi. Karanlıkta parlıyordu. Ellerimle gözlerimi kapatım parmak aramdan gözlere baktım. Fakat onun da gözleri parmak arasından ışıldıyordu. Karşımdakinin bir ayna olduğunu ve onlarında benim gözlerim olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Gözlerimin rengi ne kadar da ilginçti... Yine de vaktim yoktu.Yola devam ettim. Arkamdan bir yarasa bağırarak geliyordu.Tam önümde U dönüşü yaptı ve bağırma şiddetini artırdı.Korkudan yere düştüm. " Kendime geldiğimde bunun bir rüya olduğunu farketmiştim. Hala kalkmak istemiyordum ve korkudan gözlerimi açamıyordum. En az orası kadar sessizdi evim. Terden sırılsıklam olmuştum, bu yüzden üşüyordum. Mesleğim dahi beni böyle korkutamamıştı. Sadece boş bir yoldan ve bir yarasadan korkmuştum. Oysa ki vampirler yarasalardan daha korkunç olurlar. Kimin umrumda, her ikisinden de nefret ediyorum. Bir bardak su şu ruh halim için hiç fena olmazdı. Hadi ama, sadece bir rüya ! Orada değil, evimdeyim ve mutfağımda bir yarasa yok. Hiç bir zaman bir bardağa ihtiyaç duymadım, her zaman çeşme yetti. Eğilip biraz su içmek istedim. Fakat dışarıdan gelen bir kadın çığlığıyla irkildim. Rahat rahat su bile içemiyordum. Pencereye koşup dışarıda neler olduğuna baktım. Bir vampir grubu, az önce bağıran kadının etrafını çevrelemişti. Zavallı kadın, büyük ihtimalle onların sadece bir kaç sapıktan ibaret olduğunu düşünüyor olmalıydı. Aslında bende öyle olmasını dilerdim, zira bir tane kadın vampir avcısının, bir grup vampirle nasıl mücadele edeceğini bilmiyordum. Sapıklarla daha kolay olabilirdi. Telefonu aldım. Niyetim bir kaç vampir avcısı çağırmaktı. İlk olarak Sky'ı aradım. 5-6 çaldırmadan sonra uykulu bir ses tonuyla bana yanıt verdi "Bebeğim bu saatte sorunun ne senin ?" Her zamanki gibi laçka konuşmasını telefonda da sürdürüyordu "Seninle uğraşmayacağım Sky, bir kaç vampirle hırsız-polis oynayacağız." Sky hiçbir zaman iş yapmayı sevmezdi. Bunu duyunca derin bir iç çekti. "Bebeğim onlara söyle belki sabah..." Beni asıl sinir eden onun bu boşvermiş tarzıydı "İnan bana sabah ceset toplamak istemiyorum." Ne kadar ciddi olduğumu sanırım sonunda anlatabilmiştim. İlk biraz sustu ve sonra olumlu olarak yanıtladı. Sıra Jack'e gelmişti. "Jack ?" Jack 1-2 saniye güldü. "Arar aramaz Jack dediğine göre bir işimiz var ?" Hı-hı diyerek onayladım "Evet işte bu ! Parti başlıyor dostum !" dedi ve telefonu suratıma kapattı. Keşke ondaki istekten biraz da Sky da olmuş olsaydı. O zaman ciddi bir partide olabilirdik. Pencereden vampirleri izliyordum. Kadınla alay ediyorlardı. Yani ona direk saldırmak varken aptallar, bizim için kendilerini oyalıyorlardı. Yan odaya gidip Kelly'yi uyandırdım. Gece gece uykusuzluktan kurtulup gücümüzü toplamamız için kahve yaptı. Onun kahvesini seviyordum. İçine bir miktar sevgi koyuyor olmalıydı. Neşeli ve öldürmekten nefret eden bir kızdı. Vampirler hariç. Onlardan iğreniyordu, benim gibi. Tiksinçlerdi, hepsi tiksinç. Büyük iihtimalle kadın aşağıda korkudan ölecekti ve biz hala çay içip fal bakıyorduk. Diğerlerinin neden bu kadar geç kaldığını tahmin edebiliyordum, Chris ve Jack hazırdı ve Sky'ı bekliyorlardı. Kelly konuşmak yerine pencereden bakıyordu, en hafif bir durumda saldırıya geçecekti. Bunu yapmak için fırsat kolluyordu. Aslında böyle biri değildir Kelly, konuşkan ve sevecen. "Ne istiyorsunuz benden ?" dedi durgunca. Kadından gözünü ayırmıyordu, sesi cansı kuru ve ölü gibiydi. Buna tepki göstermemiştim, ne yaptığını biliyordum, dudak okuma yeteneğini kullanarak kadının dediklerini tekrarlıyordu. Vampirler bu sorudan sonra kahkalara boğulmuştu, artık Kelly dayanamıyordu. Oturduğum yerden acaba ne yapacak dermişçesine izliyordum onu. En sonunda duvara vurup kalktı. Eline telefıonu aldı. Kimi aradığı belliydi, o da geç kalmalarının nedenini biliyordu. Etraf sessizdi ve az ilerideki vampirlerin sesi sadece uğultu gibi geliyordu. Telefonun çalışını duyabiliyordum. Dıııt 1, dııııt 2 ve dıııt 3 . Üçüncü çalıştan sonra kapı zili çaldı, muhtemelen gelen erkeklerdi. Kelly telefonu fırlattı ve koşarak kapıyı açtı. Tahminim doğruydu. 10 Dakika Sonra Vampirler iyice susamış görünüyorlardı. Görünmekten ziyade belli ki çok susamışlardı onlara yaklaşırken çıkardığımız hafif ayak seslerini şimdiden duymaları gerekirdi. Vampirlerin tam arkasındaydık, fakat kadın hariç kimse bizi farketmemişti. "Tanrım, gittikçe çoğalıyorlar !" Kadının bu acı çığılığı onların bizi fark etmesine yetmişti. grup halinde arkalarına döndüler. Hepsi dişlerini gösteriyordu, kaç sene önce fırçaladıklarını merak ettiğim dişlerini. Sanki korkacakmışız gibi yaklaştılar, kim olduğumuzu bilseler minik bir bebek gibi altlarına kaçırabilirlerdi. Bunu öğremeye hakları vardı değil mi ? Chris kim olduğumuzu belli etmek için ışın kılıcını çıkardı yeşil fosforlu bir ışığı vardı kılıcın. Çok keskindi. Chris bir kere yalnışlıkla kendini yaralamıştı. Onun önündeki vampir bizim kim olduğumuzu anlayınca bir adım geri attı ve diğerlerinin saldırıya geçmemesi için onların önüne kollarını uzattı. " Kelly, kadını evine götür." Kelly de kılıcını çıkardı ve kadının yanına giderken savunma yaptı. Vampirler açığını yakalamak için gözlerini onun üzerinden ayırmıyorlardı. O yakalanırsa vampirler için iyi bir koz olurdu. Sanırım Kelly'nin kanını beğenirlerdi. Kelly gidince dördümüz aynı anda kılıçlarımızı çıkarıp vampirlerin etrafını sardık. Diğerleri geç de olsa gözlerimizden Vampir Avcısı olduğumuzu anlamışlardı. Hepsini bir korku bürmüştü. Başlarına gelecek olan felaketi elbette biliyorlardı. Birbirlerine biraz daha yanaştılar. Bizi ilk farkeden vampir söze başladı "Bırakın bizi gidelim. İnanın bir daha görmeyeceksiniz." Chris, vampirin yüzsüzlüğünden hiç hoşlanmamıştı. Kılıcını vampirin boğazına dayadı "Biz de bundan bahsediyoruz, sizi bir daha göremeyiz !" O arada vampir Chris'i kolundan tutup havaya kaldırdı. Sinirle arkaya fırlattı. Sky hemen kılıcı vampire doğrulttu "Hayatının hatasını yaptın !" Sky sözlerini bitirir bitirmez çevik bir hareketle vampirin boynunu uçurdu. Kanı üzerime sıçramıştı. Bu midemi bulandırmaya yetmişti. T-shirtümü çıkarıp atmak istiyordum. Kafası bir kaç metre uçmuştu ve gövdesi yere yığılmıştı. Sky'ın Chris'i bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Moreli konuşamayacak kadar bozuktu. Söylemek istediklerini Jack memnuniyetle aktardı "Uslu ölün." Vampirler birden savunmaya geçti.Sözcüleri ölünce yedeği atılmak zorunda kalmıştı. "Asla teslim olmayız!" . Vampir tırnaklarını birden Jack'a geçirmeye çalıştı. Ani bir geri adımla Jack bu zehirli darbeden kurtulmuştu. Sonuçta bizde insandık ve olağanüstü şeyler yapamıyorduk. Üç tanesi etrafımı sardı. Geriye kalanlar diğer avcıları oyalıyorlardı "Kanın güzel kokuyor bebeğim." Ona vurmak için kılıcımı kaldırdığımda arkamdaki vampir beni kolumdan tutup çevirdi. Sonra kolumu arkaya çekti. Aniden kolumda bir acı hissettim. Beni ısırmıştı. Kanımda dağılan zehri hissedebiliyordum. Canım çok acıyordu, ısırıktan değil bir vampir olacağımdan. Biraz daha geç kalırlarsa onlardan olacaktım. Ekibim beni öldürmek zorunda kalacaktı. Isırıldığımı farkedince Jack, Chris ve Sky yanıma koştu. Artık çok geçti. "Bakın, ölmek zorunda değilmişiz." dedi vampirlerden biri. Ölmeden kaçıp gitmek istiyorlardı. Fakat Chris'ler bana yoğunlaşmıştı. Onların gitmesi umurlarında değildi. Yavaş yavaş gözlerim kararıyordu. Son gördüğüm şey Jack'in Chris'e attığı çaresiz bakışlardı. Uyandığımda evdeydim. Kelly koltukta bana nefretle bakıyordu. Neden bir vampiri sevsin ki ? Onların beni öldürme kararını anlayınca odama doğru koşmaya başladım. Hepsi peşime takıldı. İçeri girip kapıyı kitledim. Kapıya yumruk atmaya başladılar. Sky acıyla bağırdı "Mücadeleyi biliyor-sun, ka-kaç-ma !" Dostluğumuzun bu kadar değersiz olduğunu bilmiyordum. Nasıl da bu berbat şeyi onlara yaptıracağımı düşünmüşlerdi ki ? Asla bu acıyı onlara yaşatamazdım. Peki onlar için acı mıydı ? En iyisi kendim halletmekti bu işi. Kapıyı yumruklamaya devam ediyorlardı. Buraya bir ışın kılıcı saklamıştım. Onu çıkardım ve ucunu kalbime dokundurdum. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Hızlıca kalbime geçirdim kılıcı. Bir sürü sahtelikten kaçmaktı bu evet. O zaman kabul ediyorum korkaktım ben. Tekrar rüyamda buldum kendimi. Ama bu sefer hiç bitmemek üzere...
| |
|
Allen Jacques Harth Kurtadam
Mesaj Sayısı : 154 Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (87/100)
| Konu: Geri: Sera Talia Wiénna Salı Haz. 29, 2010 4:42 pm | |
| Uzunluk: 20/20 Betimleme: 30/35 Renk Uyumu: 6/15 İmla: 12/15 Noktalama: 10/15 Puanınız: 78 | |
|