|
|
| Kaş Yaparken Göz... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Stewie Amadeus 5. Sınıf Hufflepuff
Mesaj Sayısı : 31 Lakap : Sit, St., Stew, SA Kayıt tarihi : 07/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Kaş Yaparken Göz... Perş. Haz. 10, 2010 11:56 pm | |
| Hogwarts' ın kapanmasıyla tüm öğrenciler evlerine uğurlanmış ve herkes yaz tatilini doya doya yaşamaya başlamıştı. Herkes bütün yılın yorgunluğunu çıkaracak aktiviteler yapıyor ve günlerini sıkılmadan geçirmek istiyordu. Çoğu öğrenci yeni bir hayatla tanıştığı sihir dünyasına daha da alışmak ve bu dünyaya kendini adapte edebilmek için sık sık sihirli mekanları geziyor ve bulunduğu çevre hakkında bilgiler edinip yaşayacağı sosyal ortamda bulunan insanların nasıl bir ruhsal durumda olduklarını anlıyorlardı. Evet, çoğu bunu yapıyordu ama bazıları ise büyülü dünyada bulunan nesneleri, farklılıkları kullanarak kendilerini eğlendirmek ve gülmek istiyordu. Stewie de bu grubun içindeydi işte... İşi gücü eğlenmek, kendine yeni kız arkadaşlar edinmek, aynı anda ikisini üçüne idare etmeye çalışmak vesaireydi. Daha bu yaşında bu tarz muzurluklar yapmaya başlamıştı. 6. ve 7. sınıftaki abilerine özeniyordu evet ama onunki şimdilik daha masum bir şeylerdi.
İşte bugün de o yaramazlıklarından birkaçını evinde planlayıp dışarı çıkmıştı. Ailesini Çatlak Kazan'da bırakıp kendisi hava almak için Diagon Yolu'nda gezintiye çıkmıştı. Önce okumayı hiç sevmediği kitapların bulunduğu dükkana yani Florish&Blotts'a gitti -okumaktan haz almadığı kitapları satın almak için değil elbette- ve orda bulunan kültür abidesi kızlardan birkaçı ile kitaplar hakkında sohbet etti. Tanıştığı ikinci sınıf öğrencilerinden birini çok beğenmişti; uzun sarı saçları ve pürüzsüz cildiyle onu büyülemişti adeta. Hatta bulundukları rafın başında Stewie kendini fazlasıyla kaptırıp yaslandığı rafa tüm bedeniyle yüklenmiş ve rafın bir bölümünü devirmeyi başarmıştı. Kitapların çoğu zarar gördüğünden dolayı zarar görenleri almak zorunda kalmıştı. Daha önce pek kitap almadığı için kitapların bu kadar ağırlık yapabileceğini hiç düşünmemişti. Aldığı kitapları terleye terleye Çatlak Kazan'a kadar götürmüştü, elinde onca yükü taşımamak için. Elinde o kadar kitabı gören babası çok şaşırmış ve hatta mutlu olmuştu. Stewie onlara durumu açıklamak yerine saf çocuk rollerine girerek artık kitap okumaya karşı ilgi duymaya başladığını ve bundan sonra buna alışmaları gerektiğini söylemişti. Ardından anne ve babasını tekrar geride bıraktıktan sonra hiç durmadan dışarı çıkıp aklına ilk gelen yer olan Sihirli Hayvan Evi'ne doğru yol almıştı. Kapıya geldiğinde yüzlerce hayvanın ona dik dik bakışlarını üzerinde sezmesi hiç hoşuna gitmemişti. İçerisi oldukça kalabalıktı; sahibi burayı her ne kadar temiz tutmaya çalışsa da klasik, hayvanlardan dolayı oluşan ağır bir koku vardı; yerlerde ise binlerce tüy vardı öyle ki zeminin asıl rengini görmek imkansızlaşmıştı. Dükkanın derinliklerine gitmeyi planlıyordu. Aileleriyle dolaşan kızlardan nefret ettiği kadar bir de kedilerden nefret etmişti o kadar. Neyse ki bu dükkanda kediler çok fazla yoğunlukta değildi -en azından baykuşlara kıyasladığımızda. Şimdilik dükkanda bir muzurluk yapmadan durmaya karar vermiş ve bu yüzden hayvanlarla ilgilenmeye başlamıştı, belki beş on dakika sonra birkaç fesatlık düşünebilirdi... | |
| | | Holly Blair Byford 4. Sınıf Gryffindor
Mesaj Sayısı : 107 Lakap : Holl Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (86/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... Cuma Haz. 11, 2010 1:00 am | |
| Sihir dünyasında hayvan sahibi olmak hiç de hafife alınacak şey değildi çünkü hayvanları da en az dünyaları kadar sihirliydi. Büyük bir sorumluluk gerektirirdi ve Blair de zaten sorumluluk duygusu fazlasıyla vardı. Belki de fazladan biraz az… Nasıl olsa kedisi Nomi üç yıldır hayattaydı. Şimdi dördüncü sınıfa geçiyordu ve Nomi hala yaşıyordu. Kısaca, bu bir mucizeydi.
Nomi, hiç de minik bir kedi değildi. Blair’ in kucağında gezerken onu görenler bir yastık ya da yün yumağı zannediyordu. Aslına bakarsanız, çirkindi. Bembeyaz uzun tüyleri vardı ve yüzünde hep bir somurtkanlık ifadesi olurdu. Ancak o türdeki kedilerin hepsi zaten öyleydi. Sinirli bir kedi olduğu da kesindi.
Blair, Nomi’ nin ihtiyaçlarına göre bir liste yapmıştı. Aslında listede hiçbir şey yazmıyordu. Blair bir kedi için gerekenleri hala öğrenememişti ki! Genç bir cadı olarak bunları bulabileceği en iyi ve tek yer olan Sihirli Hayvan Evi’ ne gitmeye karar vermişti. Sihirli Hayvan Evi, Diagon Yolu’ nda yer alıyordu. Zaten büyü dünyasında her şey Diagon Yolu’ ndaydı.
Blair, ortamın sakin olacağını düşünmüştü ve yanılmıştı. Doğal olarak öğrenciler eğlenmek, okul stresinden bir an önce kurtulmak ve her zamankinden daha çok yaramazlık yapmak istiyorlardı. Blair, bu öğrencilerden biri değildi.
Yazın evde kalmak ya da babası veya annesiyle tatile çıkmak onun yaptığı şeylerdendi. Safkan bir aile olmalarına rağmen, tatil günlerini büyüyle değil, Muggle işleri yaparak geçiriyorlardı. Hatta Blair’ in en yakın arkadaşlarından birisi de bir Muggle’ dı.
Kendini Diagon Yolu’ nun kalabalıklığından kurtarma umuduyla Sihirli Hayvan Evi’ ne adım attı. Kafeslerdeki hayvanlar gelen insanları şüpheyle süzüyordu. Ne de olsa o insanlardan herhangi bir tanesi, gelecekteki sahipleri olabilirdi. Kalabalığın aynısı orada da vardı dışarıdan bir farkı yoktu. Burnuna gelen ağır koku, Blair’ in burnunu sızlattı. Bir süre kokuya alışmak için bekledi, sonra yürümeye devam etti. Yürüdükçe yerdeki hayvan tüyleri hafif hafif havalanıyordu.
Nomi, huzursuzca kucağında kıpırdandı. “Sakin ol Nomi,” dedi Blair. Kediyi okşadı. Nomi her zaman tek olmak istemişti, aynı Blair gibi ve bu ortamda Nomi için o kadar çok kedi vardı ki Nomi için tek olma hayalleri suya düşmüştü.
Blair, herhangi bir şeye takılıp düşmemeye çalışarak ve nefesini tutarak dükkanın derinliklerine doğru indi. Koku elbette değişmemişti ancak oralar daha sakindi. Blair, derin bir nefes aldığında yüzünü yeniden buruşturdu.
En yakınındaki görevliye doğru gitti. Görevli kadın genç ve dinamikti. Sarı saçlarını tepesinde garip bir şekilde topuz yapmıştı ve feci derecedeki kırmızı ruju dükkana renk katan öğelerden biriydi. “Merhaba Bayan. Ben, şey… Kedim için almam gereken bazı şeyler var ancak ne yapacağımı bilmiyorum doğrusu. Üç yıldır Nomi benim kedim ancak daha doğru düzgün bir şey öğrenebilmiş değilim.”
Kadın, gerekli malzemeleri depodan kısa sürede temin edebileceğini söyledi ve arkasındaki –tüyler yüzünden neredeyse görünmez- kapıdan geçerek kayboldu.
Blair, ise etrafına baktı. Anlaşıldığı kadarıyla biraz beklemesi gerekiyordu. Onun istediği ise, gerekli şeyleri hemen alıp gitmekti. Belki de sonra bir şeyler içmek için bir yerlerde durabilirdi. | |
| | | Stewie Amadeus 5. Sınıf Hufflepuff
Mesaj Sayısı : 31 Lakap : Sit, St., Stew, SA Kayıt tarihi : 07/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... Cuma Haz. 11, 2010 10:25 pm | |
| Stewie hayvanlarla ilgilenirken boş boş duruyor gibi görünmemeye çalışıyordu. Kafeslerin yanında bulunan küçük kartlarda kafeste bulunan hayvan hakkında ufacık bir bilgi veriyordu. O da bir baykuşun rengini, bedenini vesaire gibi gereksiz birkaç şeyini inceledikten sonra kartları okuyor ardından diğer yanındaki kafese geçiyordu. Yaklaşık üç kafes inceledikten sonra bütün bir günün böyle geçemeyeceğini anlaması hiç de zor olmadı. Sıkıntı terleri -dışarıdan görünmeyen terlerdi bunlar- Stewie'nin içine içine akmaya başlamıştı. Dudaklarını büküyor başını sağa sola yatırarak deliler gibi hayvanı farklı boyutlardan gözlemlemeye çalışıyordu. Kafasını kaşıyıp daha ne yapabilirim diye düşünürken bir evcil hayvanının olmadığının farkına vardı. Kafeste bulunan yılana pis bir bakış fırlatıp "Sen ne kadar da salak bir şeysin böyle?" dedikten sonra kafasını çevirip bir görevli aramaya başladı. Ayağının kaşındığını fark edip ayağını bacağına sürterken ayakkabısının içini tüylerin kapladığını fark etti. Acilen bunu halletmeliydi ama önce bir görevli bulmalıydı. Bir kadın alelacele bir kapının ardına girmişti ve yaklaşık iki üç dakika sonra kadın elinde birkaç malzemeyle dışarı çıkıp hızlı adımlarla Stewie'nin önünden geçip başka bir yöne doğru hareket etti. Stewie onu durdurmaya çalışarak "Affedersiniz, ben bir...." sözünü devam ettiremeden kadın onu umursamayıp elindekileri sahibine ulaştırmaya çalışıyordu. Arkasına dönmeden "Hemen geliyorum" diyebilmişti sadece Stewie'ye. Stewie buna bozulmuş ve kadının peşinden gidip ona bir şeyler yapmayı düşünürken kadının elindeki malzemeleri kime götürdüğünü anladı. 4. sınıflardan Holly -aslında o Holly denmesini sevmezdi ama Stewie değil mi, söylenenin aksini yapmayı çok sever- elinde iğrenç bir tüy yumağı ile bekliyordu. Stewie kadının ona geri dönmesini beklemeden anında onların yanında bitti.
Önce Holly'ye baktı ve sonra onları umursamamış gibi yaparak görevliye dönüp "Benim hayvanım yok" dedi. Kurduğu cümlenin ne kadar da saçma olduğunu fark etti. "Ee? Nasıl yardımcı olabilirim?" dedi kadın yine de nezaketini koruyarak. "Hayvan almak istiyorum, yani bir baykuş. Ama nasıl bir şey alabileceğime karar veremedim. Özür dilerim tuttum neyse ben sizle daha sonra görüşürüm. Hoşçakalın" dedi kelimeleri hızla ve aralıksız bir şekilde tekrarlayarak. Kadın hiçbir şey diyemeden öylece kala kaldı ve ardından elini sallayıp ortamdan uzaklaştı. Stewie Holly'ye dönüp "Seni bugün burada görmek ne kadar da güzel. Sen genelde evinde evcilik oynamaz mıydın?" dedi küçümser bir edayla. Ardından iğrenç derecede bembeyaz kedisine baktı ve şöyle bir yüzünü buruşturdu. Kedinin gözleri dışarıya değil de Holly'nin bedenine dönük olsa herhalde Stewie onu alıp yastık savaşına başlardı ama şimdi o pis mahlukatı alıp pencereden dışarı fırlatmak ve hatta elektriğe bağlıyıp işkence yapmak istiyordu -tabi ki yapamadı. "Bu aptalı hamal gibi yanında neden taşıyorsun senden ağır olmalı" dedi. Kediye oldukça uzak Holly'ye ise biraz yakın olmaya çalışıyordu. Ardından şöyle bir etrafına göz gezdirdi ve tekrar Holly'ye dönüp ondan gelecek cevabı bekledi, burada bir kızışma olacağı önceden belli gibiydi. | |
| | | Holly Blair Byford 4. Sınıf Gryffindor
Mesaj Sayısı : 107 Lakap : Holl Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (86/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... Cuma Haz. 11, 2010 11:29 pm | |
| Blair, kadının peşinde önceden tanıdığı birisiyle gelmesini izledi. Bir an önce oradan uzaklaşmak istiyordu. Lütfen benimle konuşmasın, diye düşünmekten kendini alamadı. Bu kadar konuşmak istemediği kişi artık beşinci sınıf olan Stewie Amadeus’ tu. Blair onunla çok konuşmamıştı, konuştuğunda ise… Başına gelenler hiç de iç açıcı değildi.
Yerinden kıpırdamadan onun önüne gelmesini bekledi. Stewie, Blair’ i görmezden gelmişti. Blair ise ona fazlasıyla dik dik baktığını düşündü ve bakışlarını kadının getirdiklerine çevirdi. Stewie de kadınla konuşuyordu zaten. Kadına anlamsız bir biçimde hayvanı olmadığını söyledi. Bir baykuş istediğini söylediğinde ise Blair gülmemek için dudaklarını ısırdı. Stewie bir baykuşa mı bakacaktı? Büyük ihtimalle zavallı bir hayvancık birkaç gün içinde leşe dönerdi.
Kadının uzaklaşmasını sessizce izledi. Stewie’ nin ona yavaşça dönmesine baktı. Yaz onun yüzündeki ukala ifadeden bir şey alıp götürmemişti. Aksine her zamankinden daha ukala görünüyordu. "Seni bugün burada görmek ne kadar da güzel. Sen genelde evinde evcilik oynamaz mıydın?”
Aptal, diye düşündü Blair. Ancak bir şey demedi. Stewie onu inceledi. Gözleri kedisinde tiksintiyle takılı kaldı. "Bu aptalı hamal gibi yanında neden taşıyorsun senden ağır olmalı."
Blair nefretle ona baktı. Kediler sevilmez miydi hiç? Blair onların dünyadaki en iyi varlıklar olduklarından emindi. Nomi, her ne kadar sinirli olsa da Blair’ in güvenebileceği tek canlıydı. Bazen Nomi’ nin onu cidden anladığını bekliyordu. Bu kızgınlığın ona verdiği güçle nefes almadan konuşmaya başladı.
”Senden daha aptal olmadığı bal gibi ortada Stewie. Kedimin nasıl gözüktüğü seni ilgilendirmez. Evden fazla çıkmamam da seni ilgilendirmez ve nereden biliyorsun ki? Hayvanlardan hiçbir şey anlamadığın belli. Onlardan daha düşük bir seviyede olduğunun farkında bile değilsin. Ayrıca eğer doğru düzgün birisi olsaydın, ki kesinlikle düzgün değilsin, bunları taşımama biraz yardım ederdin.
“Ah, bir dakika! Sen Stewie Amadeus’ tun değil mi? Hufflepufflar’ ın yüz karası… O kadar zekilerin içinde bir tek sen aptalsın. Ortalıkta “Ben çok yakışıklıyım.” diyerek gezen sensin. Kabul edilmediğini de anlamayan sensin. Kabul et, yenilmeyi ya da ekilmeyi göze alamıyorsun. Ah, bu konuya nereden geldim bilmiyorum bile. Her neyse, belki de bu kedi benden bin kat daha ağır ve yardım etmeyecek kadar bencilsin. Kediyi tutmak ister miydin Stew?”
Tatlı bir şekilde bakarak kediyi memnuniyetle uzattı. Nomi huzursuzca kıpırdandı. Stewie’ nin tiksineceğini biliyordu. Tam yüzüne doğru uzatmıştı. Sahte bir gülümsemeyle ne yapacağını bekledi. Ne de olsa kediye asla dokunamayacağını biliyordu. | |
| | | Stewie Amadeus 5. Sınıf Hufflepuff
Mesaj Sayısı : 31 Lakap : Sit, St., Stew, SA Kayıt tarihi : 07/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... C.tesi Haz. 12, 2010 1:19 am | |
| Stewie'nin sakin ve umursamaz bakışlarına ve aşağılayıcı sözlerine hiçbir zaman katlanamayan Holly yine tam da onun beklediği gibi bir tepki vermişti Stewie'ye. Yüzü bir anda öfkelenmiş ve sinir küpüne dönmüştü, Stewie bunu yapmayı çok seviyordu; yani çıkmak istemeyeceği kızları kızdırarak onlarla dalga geçmek ona haz veren en büyük olaylardan biriydi. Holly Stewie'nin hiç beklemediği bir şekilde aniden hızla konuşmaya başladı. Stewie ilk başta cevap vermek için ağzını açmaya çalışsa da Holly izin vermiyor; nefesi tükenene kadar konuşuyor, hani derler ya taramalı tüfek gibi diye, işte aynı o tabiri temsil ediyordu Stewie'nin karşısında. Stewie de konuşamayacağını anlayınca onun dediklerini önemsemeden arada hee hıımmmm gibi sesler çıkararak onu daha da kızdırmaya çalışıyordu. Bu arada Holly ona öyle ağır hakaretlerde bulunuyordu ki Stewie onu çok kızdırdığını fark ederek daha da mutlu oluyor, yüzü gülmekten şapşal bir hal alıyordu. E tabi ki arada Holly iltifat etmeden de duramıyordu. Mesela cümlesinin bir bölümünde araya laf kaynatarak Stewie'nin çok yakışıklı olduğunu da ima etmeden duramamıştı. Ya da Stewie cümleyi oraya çekti ama yine de Stewie'den söz edilirken yakışıklı olmaktan bahsedilmesi bunu yeterince kanıtlıyordu.
Cümlesinin sonlarına doğru elindeki aptal tüy yumağıyla elinde oynamaya başlamıştı. Sonra birden yüzünde tiksinç, yapmacık ve Stewie'nin gülmekten kusmasını sağlayacak bir ifadeyle o, Tanrı'nın bile neden yarattığını bilmediği gerizekalı kedisini Stewie'nin gözbebeklerinin içine kadar sokup onu almasını bekledi. Ah aptal kız, gerçekten Stewie'nin elinin o kediye sürülebilecek bir değerde olduğunu mu düşünüyordu? Hayır böyle olamazdı, o el ki ne kadar değerli ki değil o nankör kediyi tutsun, ona dokunmaz bile. "Ahahahah... Hiç güleceğim yoktu Holly... Aferin evden çıkmaya başlayalı espri ne demek öğrenmişsin... Belki bir iki yıl sonra senle de çıkarım ama bu aptal kedini şimdi gözümün önünden çek ki senin ne durumda olduğunu görüp sıralamada yerini belirleyeyim... Malum liste uzun sana sıra çook zor gelir... Hatta belki gelmez bile... Şu pisliğin haline bak, salak salak mırlaması yok mu? Öldürüyor beni. Şimdi çabuk şunu çek yoksa o aptalın başına çok kötü şeyler gelecek..." demişti Stewie aralarda ufak ufak molalar verip nefes almıştı. Ardından derin bir nefes çekti ve aptal şey gözünün önündeyken sağlıklı solunum yapmayı denedi. O mahlukun bakışları o kadar derinden etkiliyordu ki Stewie'yi. Yakında bir atak yapıp onun üstüne atlayacağı hissini veriyordu adeta ona. Daha ne kadar bekleyecekti Holly doğrusu merak ediyordu ve Stewie o kediye aldırmamaya çalışarak -her ne kadar gözünün önünde tıslasa ve iğrenç bakışlarını onun üzerinden çekmese de- etrafı izliyor ve elbet birkaç dakikadan sonra onu tutan çelimsiz kolların halsiz kalacağını umuyordu. Zaten ayı olmasına iki üç dakika kala dünyaya gözlerini açmış olan bu hayvanı tutmayı başarmak bile bir güç gösterisi olabilir. Hatta düşününce belki de Holly bu gereksizi taşıya taşıya kas yapmıştır.
Buna bakmak için kafasını eğip yavaşça Holly'nin koluna baktıktan sonra içi rahatlamış ve bu kolların onu zor taşıyacağını anlamıştı. Son bir kez Holly'yi uyararak "Ya şu pisliği çekersin ya da seni şimdi burda değil Hogwarts'ın tam ortasında Büyük Salon'da rezil ederim. Şimdi istersen çek şu aptalı." demişti. Konuşurken kelimeler ağzından hece hece çıkmış ve tehditkar bir ses tonuyla ona dik bakışlar fırlatmıştı. Ardından hemen Moni isimli aptala dönüp "Biraz daha ağırlığını versen ya..." dedi yumuşak bir sesle. Ne kadar da saçmalamıştı, karşısındaki şeyin onu anlayabileceğini düşünmesi kadar bu dünyada başka bu kadar saçma bir şey yapmış mıydı bilmiyordu. Bir adım geri çekilerek kendine daha geniş bir hava sahası yaratmaya çalıştı ardından Holly'ye aşırı derecede kızgın bir bakış fırlatıp onun vereceği yine gereksiz uzunluktaki tepkiyi dinleyecekti. | |
| | | Holly Blair Byford 4. Sınıf Gryffindor
Mesaj Sayısı : 107 Lakap : Holl Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (86/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... C.tesi Haz. 12, 2010 4:34 am | |
| Blair, Stewie’ nin aptalca gülüşlerini sessizce izledi ancak kediyi de burnunun dibinden çekmedi. Asla çekmezdi. Kolları yorgunluktan ölecek olsa bile çekmeyecekti. Bu belki de Blair’ in en önemli özelliklerinden biriydi. Stewie’ yi sinir etmek sevdiği şeyler arasında yoktu ancak Stewie bile bile sataşıyordu. Blair de pekala buna gerektiği gibi cevap veriyordu.
"Ahahahah... Hiç güleceğim yoktu Holly... Aferin evden çıkmaya başlayalı espri ne demek öğrenmişsin... Belki bir iki yıl sonra senle de çıkarım ama bu aptal kedini şimdi gözümün önünden çek ki senin ne durumda olduğunu görüp sıralamada yerini belirleyeyim... Malum liste uzun sana sıra çook zor gelir... Hatta belki gelmez bile... Şu pisliğin haline bak, salak salak mırlaması yok mu? Öldürüyor beni. Şimdi çabuk şunu çek yoksa o aptalın başına çok kötü şeyler gelecek..."
Bu onu yeniden bir sinir krizine sokmuştu. Blair kediyi çekmedi. Kolları çoktan sızlamaya başlamıştı. Bu şaşılacak bir şey değildi çünkü Nomi cidden ağır bir kediydi. Stewie’ nin laflarına da bozulmuştu. Gerçekten düşünüldüğünde kendi binasına yakışmıyordu. Kızları kullanıp atan tiplerdendi ve Blair kesinlikle o kızlardan birisi olmazdı çünkü asla Stewie tercihleri arasında olmayacaktı.
"Ya şu pisliği çekersin ya da seni şimdi burada değil Hogwarts' ın tam ortasında Büyük Salon'da rezil ederim. Şimdi istersen çek şu aptalı." dedi tehditkar bir tonda.
Bu sefer gülme sırası Blair’ deydi. Kıkırdaması kısa sürede kahkahaya dönüştü. Nomi’ yi gülmekten göğsüne bastırmış, Stewie’ nin yüzünden çekmek zorunda kalmıştı. Gözlerinden gelen yaşlar yanaklarını soğutuyordu. Islak damlaları da silemiyordu çünkü kedi ellerindeydi.
“Stew, süperdi. Senin bu kadar komik olabileceğini hiç düşünmemiştim. Cidden! Sen… Beni… Büyük Salon’ da… Rezil… Etmek hı? Bunu yapacak olan sensin, öyle mi? Hiç güleceğim yoktu. Neredeyse gülmekten gözlerimden yaş geldi. Ah, Tanrım.”
Sonra birden ciddileşerek “Zekanda bir sorun yok değil mi? Böyle bir şeyi yapabileceğini düşünerek kendini büyük bir aptal durumuna düşürdüğünün farkında mısın sen? Sen beni rezil edeceksin. Emin ol, bu senin becerebileceğin bir şey değil. Ve seninle çıkmaktansa ölüm lanetini hissetmeyi yeğlerim. Kediden korktuğun da belli.” dedi. Bu ruh hali değişimi kendini şaşırtmıştı. Biraz önceki gülen halinden eser kalmamış normal Blair olmuştu.
Gitmek üzere arkasını döndü. Ancak bir iki adım atmadan geri döndü. Nomi uyanmıştı. Huzursuzca mırıldıyordu. Stewie’ nin tiksinen bakışları arasında kediyi yeniden kaldırdı. Kedi gerilmişti. Blair birden kediyi, Stewie’ nin üstüne atar gibi yaptı. Stewie’ nin cidden kızacağını biliyordu. | |
| | | Stewie Amadeus 5. Sınıf Hufflepuff
Mesaj Sayısı : 31 Lakap : Sit, St., Stew, SA Kayıt tarihi : 07/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... C.tesi Haz. 26, 2010 10:25 pm | |
| Stewie'nin tehditkar ve yüksek tondaki sözlerine Blair ani bir kahkaha ile karşılık vermişti. Dengesiz bir kız olduğu zaten her halinden belliydi; kedi besleyen bir insanın zaten normal olması beklenemezdi. Bu kadar hararetli ve fazlasıyla ciddi bir konuşmada Blair'in yerinde olmayan aptal saptal gülmelerine hiçbir anlam veremiyordu Stewie. Bunu yapmasının sebebini düşünmek için zaman bulmaya çalışmaya veriyordu, gerçi Blair ne kadar düşünebilme kapasitesi olan bir insandı onu da bilmiyordu ya, yine de onun bu çabalarına hiçbir şey yapmıyor, ciddiyetini bozmadan sabit bir şekilde duruyordu. Kucağında duran tiksintiye bakmak bile istemiyordu. Sonra kıkırdamasına sözlerini de katmayı başarabilen Blair'in ağzından birkaç cümlecik çıktı. Yazık...
“Stew, süperdi. Senin bu kadar komik olabileceğini hiç düşünmemiştim. Cidden! Sen… Beni… Büyük Salon’ da… Rezil… Etmek hı? Bunu yapacak olan sensin, öyle mi? Hiç güleceğim yoktu. Neredeyse gülmekten gözlerimden yaş geldi. Ah, Tanrım.” demişti. Gözlerinden yaş gelmesinin sebebi acaba gülmekten miydi yoksa Stewie'nin tehditkar sözlerinden korkması mıydı? Ayrıca bu kız Stewie'yi ne sanıyordu, hiçbir şey yapamayacağını düşünüyorsa cidden fazlasıyla yanılıyordu çünkü şu sarf ettiği sözlerle bile Stewie'yi kışkırtmayı başarmıştı; aklından çok kötü şeyler geçen Stewie onun bu haline sinir bir şekilde tebessüm etti. Onu Büyük Salon'un en kalabalık olduğu bir zamanda rezil etmesini çok iyi biliyordu ama önce buradayken bir ağzının payını vermek gerekiyordu. O neler yapacağını haince planlarken Blair sözüne devam etti -ah zavallı kız. Yüzündeki mantıksız gülümsemeleri silip birden ciddileşti, işte dengesizliğinin bir kanıtı daha ortaya çıkmıştı.
“Zekanda bir sorun yok değil mi? Böyle bir şeyi yapabileceğini düşünerek kendini büyük bir aptal durumuna düşürdüğünün farkında mısın sen? Sen beni rezil edeceksin. Emin ol, bu senin becerebileceğin bir şey değil. Ve seninle çıkmaktansa ölüm lanetini hissetmeyi yeğlerim. Kediden korktuğun da belli.” dedi hızlıca. Onunla ciddi bir şekilde çıkacağını mı düşünmüştü cidden? Ah bu kızlar, hemen de nasıl içlerinde birer ümit filizleniveriyordu. Stewie'nin zekası gayet net ortadaydı ama Holly'de bir şeyler olduğu kesin kes belliydi. Stewie acıyan gözlerle ona baktı ve ardından lafa girdi. "Sana bir şeyleri kanıtlamaya çalışmayacağım Holly çünkü anlatsam da anlamayacağını biliyorum. Evet farkındayım cidden zekanla ilgili bir problemin var o yüzden hiç başının ağrımasına yol açmadan olayları yaşayıp görmeni sağlayacağım belki o zaman seninle benim aramdaki güç farkını kavrar ve boşuna nefes tüketmezsin." demişti, öfkesi gözlerinden okunuyordu; hızlı ve derin solukları içine çekerken bir yandan da Holly'ye pis bakışlar fırlatıyordu. Holly arkasını döndü tam yoluna devam edecekti ki yeniden Stewie'ye doğru yönünü değiştirdi. Stewie'nin gözü anında uyanmış olan pis kediye takıldı ona iğreti bir şekilde baktı ve sonra Holly'ye döndü. Tam o sırada Holly elindeki mahluku havaya doğru kaldırıp Stewie'ye doğru atma çabasına girdi. Stewie ilk önce geri çekildi ama sonradan daha fazla bu pisliğe dayanamadı ve şişman kediyi ellerinin içinde kavrayıp Holly'ye doğru hızlıca geri itti. O kadar büyük bir güç kullanmıştı ki galiba birazdan Holly yere düşecekti; istemeden de olsa ondan intikamını alacak olmanın verdiği sevinç yüzünden besbelli okunuyordu. Holly'yi izlemeye koyuldu. | |
| | | Holly Blair Byford 4. Sınıf Gryffindor
Mesaj Sayısı : 107 Lakap : Holl Kayıt tarihi : 31/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (86/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... Paz Haz. 27, 2010 3:45 am | |
| Stewie ilk ve doğal olarak geri çekildi. Blair’ in ondan beklediği de buydu zaten. Başka ne yapabilirdi ki? Stewie’ nin kedilerden ölümcül şekilde nefret ettiğini biliyordu. Stewie özel olarak tabi ki söylememişti ancak hareketlerinden anlamıştı Blair. Bir de o ahlaksız, düşük sözlerinden!
Nomi’ yi kavrayan eller bu sefer Stewie’ nin elleri oldu. Blair onun nasıl dayandığına şaşırmıştı ve elbette ki kalakalmıştı. Kedi bu sefer bir tüy yumağı şeklinde Blair’ e doğru geliyordu. Blair, kendisini geçin, kediye bir şey olacak diye ödü patlamıştı. Kedi havada değildi ancak Stewie’ nin elleri acımasızdı.
Kedi, Blair’ in göğsüne çarptı ve Stewie’ nin uyguladığı artı güç sayesinde Blair birkaç adım geriledi. Dengesini kurmaya çalışıyordu ancak bu Nomi’ yle mümkün değildi elbet. Sonuçta kedi bir kamyon kadar ağırdı. Hayvan Evi, kızcağızın gözlerinde fırıl fırıl dönerken kedi, Blair’ in başının üzerinden atlayıp son sürat koşmaya başladı.
Nomi’ nin taş ağırlığının kalkmasıyla Blair biraz dengesini bulur gibi oldu. Arkasında duran “süper-şişko-teyze”nin büyük göbeğine yapışıvermişti. Kadın da şok olmuş bir şekilde etrafta olanı izliyordu. Eğer bunları Blair yaşamıyor olsaydı, muhtemelen “şamata” derdi.
O Stewie aptalından hiç olmadığı kadar nefret ediyordu o anda. Bir de gülümsüyordu! Ne hakla Blair’ i öylesine itmişti? Ona kesinlikle gününü gösterecekti. Bunu aklının bir köşesine, hem de hiç unutulmayacak olan bir köşesine yazdı.
Arkasındaki hanımefendiye –süper şişko olanı elbette- döndü. “Özür dilerim Bayan.” dedi. “Şimdi gitmem lazım.” Hızla Nomi’ nin peşinden koşturmaya başladı. O kedinin o kadar hızlı koşabildiğini aklından geçirmemişti hiç. Kedi neredeyse jet hızında, ciyak ciyak kaçıyordu. Blair’ e de onu yakalamaya çalışmak ve arkasından “Nomi, Nomi.” diye bağırmak kalıyordu.
Bütün dükkanı ayağa kaldırdığından adı gibi emindi ancak başka çaresi de yoktu. O kalabalığın içinde herkes kedinin büyüklüğünden korkup (belki de onu tüy yumağı zannetmişlerdi) kenara kaçıyordu. Blair, birkaç küçük kızın çığlıklarını duyduğuna emindi. Kan ter içinde kalmıştı. Büyük hayvan evinin içindeki bu amansız koşuşturmada Blair hala gerilerdeydi.
İçinde birçok duygu kabarıyordu. Nefret, öfke ve en çok da sorumluluk. Kediyle de oyun oynanmazdı ki! Ah, hayır. Aslında kediyi kullanarak bir aptal ile oyun oynanmazdı bunu çoktan öğrenmiş olmalıydı. Stewie’ nin gelecekte neler olabileceğini biraz olsun tahmin edememesi (daha doğrusu kediler hakkında hiçbir şey bilememesi veya burnunun neredeyse bir gökdelen boyutuna gelmesi olabilirdi) buna neden oluyordu.
O sırada aklına gelen tonlarca şey yüzünden dükkanın sahiplerinden olan adamın elinde bir merdivenle gezdiğini tabi ki görmedi. Zavallı adam bu tür hayvan kaçma olaylarına alışmış olmalı ki ortada dönen şamatayla ilgilenmeyip saatin üstüne çıkmış olan pembe fareyi indirmeye gidiyordu.
O, Nomi’ ye bakmak için aniden dönünce sırtında taşıdığı merdiven güm diye Blair’ in kafasının arkasına çarptı. İlk olarak sendeledi, sonra birkaç adım attı ve “Pat!” diye bir ses çıkararak yere yapıştı. Kanı fark etmemişti bile…
| |
| | | Stewie Amadeus 5. Sınıf Hufflepuff
Mesaj Sayısı : 31 Lakap : Sit, St., Stew, SA Kayıt tarihi : 07/09/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Kaş Yaparken Göz... Paz Haz. 27, 2010 8:24 pm | |
| Stewie içinden gelen haşin bir cesaretle kediye dokunmayı ve onu, karşısında duran kıza -yani yaklaşık iki üç dakika önce hararetli bir tartışma yaşadığı 3. sınıf Gryffindorlu'ya- doğru ittirmişti. Olacakları izlerken arkadan gelen şişman kadını görmüş ve içindeki mutluluk patlaması bir nebze de olsa aşağı inmişti. Aptal kedi onun kucağında hareket ederek zaten doğasında olan dengesizliğini iyice arttırmış ve Holly'nin dengesini kaybetmesini sağlamıştı, Stewie içinden bir daha bulamamasını umuyordu elbette. Şişman kadın tam onun arkasına geldiğinde Holly kendini geriye doğru bırakmış ve kadının göbeğini bir yastık gibi kullanarak kendine destek sağlamıştı. Yere düşmekten kurtulan Holly'nin gözlerindeki nefret selini görebiliyordu Stewie, bu yüzden azalan mutluluğu kat kat artıyor ve inadına onun gözü önünde kahkaha atarak rezaletini ikiye katlıyordu. Etraftaki kalabalığın hemen hemen hepsi onlara bakarken Holly aceleyle ağzından birkaç kelime çıkmasını sağladı ve şaşkına dönmüş tombik bayanı uzaklaştırdı. Stewie'nin kahkahaları dükkanı inletirken bütün bunların oluşmasını sağlayan aptal kedi dükkandan dışarı doğru hızla koşmaya başlamış ve hayatında görüp görebileceği en iğrenç sahibinden kurtulmanın fırsatını bulmuştu. Blair ve Stewie bir süre göz göze geldikten sonra Holly de tıpkı kedisi gibi koşarak dükkandan çıkmaya çalışıyordu. Ah ne yazık olmuştu küçük, çıtır Holly'ye. Belki bu olaydan sonra artık Stewie ile uğraşılamayacağını ve hatta büyüklerine nasıl davranması gerektiğini öğrenirdi.
O koşup uzaklaşırken Stewie de ağır ve kendinden emin adımlarla dükkanın kapısına doğru ilerliyordu; bir görev daha başarıyla sonuçlanmış ve suçu başkasının üzerine atmayı sağlamıştı, bunun verdiği mutluluk suratında bulunan kocaman gülümsemeden belli oluyordu. Blair ise kedisinin arkasından bağırıyor ve soluk soluğa koşuyordu. Tüm dükkan o ve aptal kedisine kilitlenmişti, tabi bazı insanlar yerde gezinen o şeyin rüzgarın etkisiyle -evet Stewie yürürken tıpkı filmlerdeki gibi şans eseri bir rüzgar çıkmıştı- yer değiştiren bir tüy yumağı olduğunu da sanıyorlardı. Bu yaramaz insanlara aldırmayan dükkan çalışanlarından biri sırtında bir merdivenle duruyordu. Holly koşarken ani bir dönüş yapınca adamın sırtında duran merdivene çarptı aniden ve adamın sırtında duran o nesne artık eski yerinde değil, Holly'nin üzerinde olmayı istiyordu. Birkaç saniye içinde gelişen bu hızlı olay nedeniyle oluşan kazayı gören Stewie yine kahkaha atmaya başlamıştı, bu kadar güzel ve komik olaylar bir gün içinde olmamalıydı. Ardından Stewie Holly'nin ve merdivenin yere pat diye düşüşünü duydu, gülmesini biraz dizginleyip olay yerine doğru adımlarını hızlandırdı. Oradaki insanlar hemen üzerinde bulunan merdiveni aldılar ama artık çok geç olmuştu. Holly yerle bütünleşmiş ve bayılmıştı. Stewie ufak bir kıkırdama sesi çıkardıktan sonra onun yanına iyice yaklaşıp "Ah aptal, bir kedi için bu kadar gereksiz çaba sergilemek neden?" dedi acıyarak. Kafasını eliyle kavradığında sıcak bir sıvı eline doğru aktı, Stewie hemen elini çekip bakınca bunun kan olduğunu anladı ve oradaki insanları ortamdan uzaklaştırıp birinden yardım isteyerek onu St. Mungo'ya tedavi edilmek üzere götürdü. Her ne kadar kavgalı ve birbirlerinden nefret etseler de Stewie bir Hufflepufflıydı, gözünün önünde acı çeken bir insana yardım etmek zorundaydı...
RP Bitmiştir... | |
| | | | Kaş Yaparken Göz... | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|