HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Çarpışma Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Çarpışma Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Çarpışma

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Julian Brave Marqués
5. Sınıf Slytherin
5. Sınıf Slytherin
Julian Brave Marqués


Mesaj Sayısı : 282
Lakap : Joule, Jul.., Bry,
Kayıt tarihi : 29/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Çarpışma Left_bar_bleue100/100Çarpışma Empty_bar_bleue  (100/100)

Çarpışma Empty
MesajKonu: Çarpışma   Çarpışma I_icon_minitimePtsi Kas. 16, 2009 7:50 am

Kişiler: Julian, Olivia
Yer: Kitapçı önü
Zaman: Öğleden sonra 3 gibi...
Konu: Gerçek kimliğini oturtmak isteyen Joule arada bir buraya uğrar ve bir kaç kitap satın alır. Bu sefer kapıda pek beklemediği biriyle karşılaşır, hayli tuhaf bir karşılaşma...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/julian-brave-marques-t158
Olivia Scarlett Isis
5. Sınıf Ravenclaw
5. Sınıf Ravenclaw
Olivia Scarlett Isis


Mesaj Sayısı : 101
Lakap : Oliv
Kayıt tarihi : 03/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Çarpışma Left_bar_bleue92/100Çarpışma Empty_bar_bleue  (92/100)

Çarpışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpışma   Çarpışma I_icon_minitimePtsi Kas. 16, 2009 8:17 am



Sonbahar, sonbahar...

İnsanın içini bir başka yapan bu mevsim geride bıraktığı sıcağı, oldukça büyük bir güze boğarken dökülen sarı yapraklar kararmaya yüz tutmuş bu tabloya renk katarlar. Esen rüzgarın tutturduğu ninni kimine göre bir esinti kime göre bir melodidir. Hafifçe aralanmış camdan içeriye süzülen bir yaprak, çıkardığı hışırtılarla beraber yatağın üzerinde oturmuş plan yapan Olivia'nın sinirini bozmuştu. Yüzündeki düşünceli hal kaybolmuş ve yerini ifadesiz gözlere bürünmüş öfkeli dudaklar almıştı. Hızlıca yerinden kalktı ve içeriye giren yaprağı sıkıca kavrayarak camdan dışarıya bıraktı. Tekrar esintinin yönüne doğru savrulan yaprak kim bilir nereye gidiyordu şimdi. Olivia ise yüzündeki öfkeyi bozmadan camı kapattı ve burnundan soluyarak tekrar yatağın başına doğru ilerledi. Bu sefer oturmamıştı, beyninde çakan şimşek ona bu sıkıntıya karşı koymanın tek yolunun evden kaçmak olduğunu söylüyordu. Bu şimşeklere uyduğunda kötü sonuçlar doğurması şuanda aklının ucundan bile geçmiyordu. Dışarıya çıkmalıydı, dört duvar ona göre değildi belkide ve bundan kesinlikle emindi. Hızla koştuğu tahta kapının kolunu tam indirecekken karşısındaki dev aynaya çarpan gözleri üzerindekilere ilişti, bu halde çıkmamalıydı elbette. Dolaba doğru ilerledi ve simsiyah, demirden dolabının parlak gümüşten raflarına bir göz gezdirdi. Baştan aşağıya süzmesinin ardından gözüne kestirdiği ilk elbiseyi bir çırpıda üzerine geçirdi. Hızlıca dolabın kapaklarını kapattı ve çıkan sesin dayısını şüphelendirmesinden korktuğu için daha dikkatli olmaya özen gösterdi. "Elveda dört duvar. Bunalıma son... " diye tıslıyordu adeta. Tekrar aynı yere dönerek yavaşça kapının kolunu aşağıya doğru indirdi. Çıkan gıcırtı kulaklarını tırmalamıyordu bugün, oldukça sessiz olan kapı sanki onun gitmesine yardım ediyordu. Başını odadan çıkar çıkmaz ahşap kapıya çevirerek gülümsedi ve ona adeta teşekkür etti. Dayısının diyecekleri kimin umrundaydı ki? Kesinlikle bizimkinin umrunda değildi, şuanda kurtuluş mücadelesi veren ve yıllar sonunda özgürlüğe kavuşan bir kuş gibi rahat hissediyordu kendini ve hiç bir şey umrunda değildi.

Hızlıca ortamdan ayrılan Olivia artık dışarıya kavuşmuştu, attığı hızlı adımları son bulmuş, gözlerden kaybolmayı başarmıştı. Yürümek güzel şeydi ona göre, uzun süre bir odada kaldığınızda ise kıymetini daha da iyi anlıyor olmalısınız. Ona en iyi arkadaş kitaplar olacaktı o anda, aklına gelen ilk yer kitapçı olmuştu bu sebeple. Keşfedilmeyi bekleyen onca sayfa dururken kim bir yerlerde vakit öldürmek isteyebilirdi ki? Hızdan dolayı neredeyse birbirine dolaşacak ayakları hiçte yorulmuşa benzemiyordu. Ve kitapçı oradaydı, hemen gözlerinin önünde, aklında dönüp duran milyon tane tilki kitap kokularını metrelerce uzaktan hissetmesi ile yüzündeki somurtunun yinelenmesine sebep olurken öfkesi nasıl olurdu da dinerdi? Hızlıca kapıya yaklaşan Olivia onun gibi içeriye hızla girmek isteyen bir büyücüyle çarpıştığında dişlerini sıkmaya başlamaktansa bağırmayı tercih etti. "Hey! Kör müsün? Yürümeyide mi beceremeyecek kişiler var? O halde çıkmayın dışarı!" İçindeki pimi çekilmiş bomba henüz patlamamıştı bile, yeri göğü inleten sesi ise karşısındaki büyücünün az önceki özür dilemeye yeltenen ifadesini ateş topuna çevirmişti. Dikkatlice baktığında onu tanıdığını anladı, Julian tipik bir Slytherinliydi, onun kitaplarla ne gibi bir ilişkisi olabilirdi ki? Şuanda bu tuhaf soru cevap bekleyebilirdi ama Olivia'nın beklediği özür artık yolun başından geriye dönmüşe benziyordu.
"Julian, kitap mı okuyordu senin gibi ahmaklar? Ah, dünya tersine dönüyor sanırım..." Sözlerindeki kinaye, gözlerindeki patlamayla birleşerek büyük bir kargaşanın kıvılcımlarını yaktı. Çarpan bir kez çarpmıştı, yalvarmadan bu konu kapanamazdı genç cadıya göre...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julian Brave Marqués
5. Sınıf Slytherin
5. Sınıf Slytherin
Julian Brave Marqués


Mesaj Sayısı : 282
Lakap : Joule, Jul.., Bry,
Kayıt tarihi : 29/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Çarpışma Left_bar_bleue100/100Çarpışma Empty_bar_bleue  (100/100)

Çarpışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpışma   Çarpışma I_icon_minitimePtsi Kas. 16, 2009 9:14 am

Henüz on dört yaşında bir alkolik olmak gerçektende acı bir şey. Yazın tadını, sabaha kadar eğlenerek ve içki içerek, sonra da bir hana girip nasıl olduğunu bilmeden sızıp kalarak ve sabah gayet sıkıcı bir baş ağrısıyla uyanarak çıkartıyordum. Ve bugün yine nasıl ne zaman oraya geldiğimi bilmediğim bir odada, bana ait olmayan bir yatağın içinde gözlerimi açtım. Açmak zorunda bırakıldım demek daha oğru olur sanırım. Sabahın köründe insanı yerinden zıplatan bir şangırtıyla ardından gelen bir bağırış güzelim uykumu bölmüş ve beni uyanmaya zorlamıştı. Sesle beraber birden yerimden sıçrayınca kafamın içinde varolduğunu unuttuğum beynim küçük bir sarsıntı geçirerek bir an kusacak gibi olmama sebep olmuştu. Gözleri kararan ben ise çareyi tekrar kendimi yastığa bırakmakta bulmuştum ama nafile uykum yoktu ve başım bunun sinyalini çok şiddetli bir zonklamayla bana veriyordu. Çaresiz bir şekilde yavaş yavaş yerimden doğrulup yataktan çıktım (biraz önceki sarsıntı benim için bir deneyim olmuştu.)ve güzelce bir duş alarak kendime gelmeye çalıştım. Soğuk bir duşun ardından ayılmayı başaran beynim saatin iki olduğunu iştirak etti ve tabi günün çoğunu kaçırdığımı da. Aslında yapacak pek bir şeyim yoktu; yalnız ve canı sıkılan bir çocuktum. Yaptığım tek mantıklı ve eğlenceli şey Knockturn Yolu'ndaki kitapçıda içi karanlık büyülerle dolu kitapları karıştırmak ya da içinde tuhaf alametlerden barındıran kitaplar okumaktı. Yapacak pek bir şey olmadığı için kararımı vererek üstümü giyinemeye başladım. Aynanın karşısında son bir kez kendime bakıp saçımı da düzelttikten sonra kitapçıya gitmek üzere odadan çıktım.

Diagon Yolu epey kalabalıktı; yazın tadını çıkarmak isteyen büyücüler ve cadılar bütün dükkanları doldurmuşlardı. Florish&Blotts'a gitmeyeceğim için bu benim sinirlerimi pek bozmadı. Diagon Yolu boyunca yürüyüp sonuna doğru gelirken sağa doğru olan dar bir sapağa saparak Diagon Yolu'nun şatafatlı halinin aksine köhne, eski ve tozlu vitrinlerle kaplı olan, gerek görünüşleriyle gerek sattığı malzemelerle hayli korkunç görünen dükkanların yer aldığı Knockturn Yolu'na girdim. Benim yaşımdaki bir çocuk için hayli korkutucu ve tehlikeli bir mekandı ama çoğu aileme bulaşmak istemediğinden bana da bulaşmayacaklarını bildiğimm için rahattım. Yine de ensemde bir ürperti hissediyordum; tozlu camların ardından birileri beni izliyor, adımlarımı takip ediyor gibi geliyordu. Belki de öyleydi. Bunu düşünmek adımlarımı hızlandırmama ve bir anca kitapçıya varma isteğimi tetiklememe yardım etmişti. Koşar adım biraz ilerledikten sonra az ileride Honks'un tabelasını görmek biraz içimi rahatlatmış, gerilen vücudumun gevşemesine neden olmuştu. Küçük bir mesafe kala kendimi hızla ileriye attım ve 'pat'... Kendi acelemden içeriye girmekte olan başka bir kişiyi göremeyerek bir anda üstüne çullanmıştım. Kendimi toparladığımda benim yaşlarımda bir kıza çarptığımı görerek biraz utanmıştım ve tam özür dilemek için ağzımı açmıştım ki bir şey söylememe kalmadan karşımdaki küçük cadı bir anda çirkinleşerek sesini yükseltmeye ve bana bağırmaya başlamıştı. "Hey! Kör müsün? Yürümeyide mi beceremeyecek kişiler var? O halde çıkmayın dışarı!" diye avazı çıktığı kadar bağıran cadı daha kendini toparlayamamış beynimi adeta deliyordu. Beynimin bende yarattığı acı ve sinir karışımı yüzüme vuruyor, orada anlam buluyordu. Bana bakınca beni tanıyan cadı - ben onu tanımıyorum- sanki sesini denercesine yüzüme doğru bağırarak "Julian, kitap mı okuyordu senin gibi ahmaklar? Ah, dünya tersine dönüyor sanırım..." söyleniyordu. En sonunda bu gürültüye dayanamamış olan beynim isyan noktasına ulaşarak beni harekete geçirmişti; biraz önce aklımda bulunan özür kelimeleri yerine " Siz bayanlar susmayı beceremiyorsunuz sanırım, arada nefes almayı hatırlasanız iyi olur, belki beyninize oksijen giderse daha sağlıklı düşünebilirsiniz." dedim sinirle. Dişlerim kasılmıştı ve burnumdan solumaya başlamıştım. Sabahtan beri uç noktada dolaşan sistemim artık sinirden çığırından çıkmıştı. " Bağırmak yerine özür dilemeniz daha makul olacağını anlardınız şu durumda Bayan-" diye devam ediyordum sözlerine ki adını bilmediğim için yarıda kesmek zorunda kalmıştım. Sinirden zonklayan beynimi dinlendirmek için sakin olmaya çalışarak öylece karşımdaki cadıya bakmaya başladım. Derin nefes alıyor vücudumu gevşetmeye çalışıyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/julian-brave-marques-t158
Olivia Scarlett Isis
5. Sınıf Ravenclaw
5. Sınıf Ravenclaw
Olivia Scarlett Isis


Mesaj Sayısı : 101
Lakap : Oliv
Kayıt tarihi : 03/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Çarpışma Left_bar_bleue92/100Çarpışma Empty_bar_bleue  (92/100)

Çarpışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpışma   Çarpışma I_icon_minitimeCuma Ocak 01, 2010 8:52 am

Ne bekleyebilirdi ki böyle birinden, zaten patlayacak bir yer arayan genç cadı gözlerini adeta bir çitanın saldırmadan önce ki avını acıyan ve şevkli gözlerle izleyişi gibi Julian'ın üzerine yöneltti. Artık mercek altında olan büyücü az sonra olacaklardan habersizdi. Gözlerini yavaşça daha fazla aralayan Oliv dayanamayarak karşısındaki kişinin savurduğu sözleri dinlemeye koyuldu. Sonuna kadar dinleyecek ve sakin kalmaya gayret edecekti. Sözler mermi gibi beynini delip geçiyor olsa bile buna karşı çıkmayacak ve saldırıya açık olacaksa bir karşılığıda vardı elbet, bunu en sona saklarken duydukları bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyordu. Sıkıcı insanlardan, sıkıcı sözler. İşkence ne zaman biterki? Gözlerini sesin kaynağından ayırdığında artık durulan mermiler yara açmamıştı, yaralanmak mı? Bunu aklından bile geçirmemişti zaten. Sonbaharın tatlı, acı ve ağır kokusu yavaş yavaş üzerine çökerken sinirli olduğu süreçte başlıyor ve bir kaç ay kendini toparlayamıyordu. Ancak havanın ısınması, yazın gelişi onu hayata döndürüyor ve tekrardan düşünebilen bir insan haline getiriyordu. Düşen her bir yaprakla beraber, dalda o da yoruluyor ve yere seriliyordu ruhu. Beden değil ruh yorgunluğu artık ona ağır geliyor ve kendini kaldıramaz hale bürünüyordu. Bürünüyordu, çünkü hala kendini taşıyabiliyordu. Şimdi ise bir söz dalaşının ortasındaydı, yorulması gerekecekti fakat haddini bildirmek için gerekirse tüm yıl konuşabilirdi. İnat damarı gerek onun için gerek karşısındaki için çoğu kez tehlikeli olsada o bunu kullanmayı iyi biliyordu. Yavaşça esen rüzgarla beraber havadaki boğuk seste sadece boşluk hissi yayılıyordu. Üflediği bir kaç fısıltı hiç birşeyi değiştiremeyecekti hayata dair. Tekrar gözleri karşısındaki sinirli büyücüye iliştiğinde bir cevap beklediğini farketti ve sürenin geçmiş olmasına karşın hala bir cevap bulamamıştı. Doğaçlama her zaman işe yarar mıydıki?

Kendini toparlamak gibi bir zahmete girmedi, çünkü eğer toparlamaya kalkarsa her bir düzeltme ile ruhunun yok olmak üzere olduğunu ibşah edeceğini biliyordu. Direk söze girişmek en iyisi olacaktı, sesi kendinden emin bir şekilde yükselmişti. " Özür dilemek mi? Ah, evet seni dinliyorum. Af dilemen gerektiğini düşünebilmen ne kadar HOŞ! Ama biliyor musun tüm bu öfken sadece boş... Hahaha, ne o birileri gerildi mi yoksa? " diyerek Julian'ın sinir tellerini germenin keyfini çıkarıyordu. Yüzündeki kendini tutmaya gayret eden ama birazda karşı koyan ifade, Oliva'nın hoşuna gidiyordu. Birilerini gıcık etmek ve bu tarz çelişkilere teslim etmek en büyük zevkiydi. Gözlerini üzerine dikerek rahatsız edici derecede özür dilemesi için beklemeye başladığında ise bir kaç söz yükselmişti karşısındaki Slytherin mensubu gençten. Bu sözlerde öfkenin küllerinden yükselen fakat yinede kendini birazda olsa duraksatmaya çalışan hislerle yükseldiğinde, sesler son titreşiminide yayarak uzay boşluğuna karıştı. İşte şimdi sıra cadıya gelmişti, gülmemek için kendini tutarak ona yöneldi. " Sanırım özür dilemek istedin, yoksa ben mi yanlış anladım ? Bu arada adım Olivia, hani az önceki cümlen yarım kalmıştı ya ... Cahil! Benim adımı bilmiyor olman biraz garip geldi. Senin gibi, bilgisizliğinde garip. Sırada ne var? Bir Muggle gibi kavga mı edeceğiz? Senden beklenir dostum. Pardon, düşmanım. " Dudaklarının hareketi sona erdiğinde ise yavaşça elini kaldırarak düşman benimsediği gencin omzuna doğru ilerletti, fakat saliseler içerisinde geriye çekti. " Elimi kirletemem. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julian Brave Marqués
5. Sınıf Slytherin
5. Sınıf Slytherin
Julian Brave Marqués


Mesaj Sayısı : 282
Lakap : Joule, Jul.., Bry,
Kayıt tarihi : 29/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Çarpışma Left_bar_bleue100/100Çarpışma Empty_bar_bleue  (100/100)

Çarpışma Empty
MesajKonu: Geri: Çarpışma   Çarpışma I_icon_minitimeCuma Ocak 01, 2010 9:51 am

Anormal derecede kötü başlayan günün devamıda benim için pek parlak değildi anlaşılan. Ne zaman sessiz kalıp kendi içime kapansam illa bir şeyler oluyor ve bütün o sessizlik koca bir patırtının içinde sönüp gidiyordu. Bir insan nasıl bu kadar şanssız olabilir, nasıl bir kadere sahiptir? Bunları düşünmeden edemiyorum kimi zaman, hele ki şu anki zamanda. Cehenneme düşmüşümde zebani beni yakmak yerine boşa sarfettiği kelimelerle eritiyordu adeta. Bir insan saniye kaç tane hakaret sayabilirdi bilmiyorum, ama karşımdaki her kimse sinirlerimi fena halde bozmuştu. Ortamın gerginliğine ayak uydurarak bende bağırmaya başlamış karşımdaki kişiye kendimce saygı kurallarını öğretiyordum ki epey ihtiyacı var gibi gözüküyordu. O kadar hakaretden sonra özür dilemesi gerektiği halde hiçbir şey söylemediğini bırak ben dinlemiyor, konuşurken yüzüme dahi bakmıyordu.

Ben ismini hatırlayamadığım için cümlemi bitiremeden konuşmaya daha doğrusu sesinin çıkabildiği kadar bağırmaya başlamış beynimi parçalıyordu. " Özür dilemek mi? Ah, evet seni dinliyorum. Af dilemen gerektiğini düşünebilmen ne kadar HOŞ! Ama biliyor musun tüm bu öfken sadece boş... Hahaha, ne o birileri gerildi mi yoksa? " diyerek yüzüme karşı haykırıyordu. "NE? Hem bana çarpan sensin hem de bağırıp çağırarak ortalığı yıkan sensin. Özürü dilemesi gereken kişinin ben olmadığı gayet açık!" diye haykırmaya başladım bende kendimi tutamadan. Artık kontroldan çıkmış gibiydim kendimi durduramada konuşuyordum; " Özür dilicekmişim. Şaka mı bu?Hah... " diye saydırıyordum. Söylediği kelimeler beynimin içinde şerit halinde sırayla geçiyordu. Son söyledikleri gözüme çarpıyordu hep, isemsizce o kelimeler üzerinde fazla duruyordum. Haklıydı çünkü, gerilmiştim; hemde fazlasıyla , neredeyse patlayacak seviyedeydim. Derin bir nefes alıp bıraktım. Tam kendimi biraz olsun sakinleştirmişken birden yine konuşmaya başlamış, şu anda duymak istediğim son şey olan sesi kulaklarımda ankılanmıştı. " Sanırım özür dilemek istedin, yoksa ben mi yanlış anladım ? Bu arada adım Olivia, hani az önceki cümlen yarım kalmıştı ya ... Cahil! Benim adımı bilmiyor olman biraz garip geldi. Senin gibi, bilgisizliğinde garip. Sırada ne var? Bir Muggle gibi kavga mı edeceğiz? Senden beklenir dostum. Pardon, düşmanım. " dedi ve elini havaya kaldırıp bana doğru uzatırken birden geri çekti ve " Elimi kirletemem. "
diyip durdu. Elimi kirletemem mi? Ne sanıyorsu kendisini bu, Lady falan mı? Artık daralmıştım, kafamı kaldırıp gökyüzüne bakarak başımı salladım. Uzun olan saçlarım enseme ve yüzüme çarpıyordu, ben ise bu gerçeklerden tamamen uzaklaşmak istiyordum. Bu yüzden gözlerimi sıkı sıkı kapayarak içimden lütfen sadece bir kabus olsun diye dua ediyordum. Ama hayır; gözlerimi açtığımda yine aynı gökyüzüne bakıyordum ve yaşadığım bir gerçekti. Yine derin bir nefes alıp verdim; bunu son zamanlarda çok yapar olmuştum ve işe yarıyordu. "Pekala, pekala... sorun yok " diyerek usulca kendimi yatıştırıyordum. Ama söylediklerini aklımdan atmak çok zordu; 'Cahil!' bunu neye dayanarak söylüyordu. İsmini bilmemem benim için bir kayıp değildi, aksine bugünü gördükten sonra tam anlamıyla bir avantaj olduğu belliydi. bunları kafamdan geçirirken ona bakmamaya çalışıyordum, yoksa kendimi toplamam güçleşiyordu. Sakin bir sesle "Peki Olivia'ydı değil mi?" diyerek lafa girdim, "Sencede ismini bilmemem normal değil mi? Her yanımdan geçenin ismini aklımda tutmamı beklemen biraz APTALLIK olmaz mı? Ayrıca sen benim adımı biliyorsun ki bu normal bir şey; Julian Brave Marqués' i tanımayan yok," sesim gitgide yükseliyordu " Adımı bilmen senin cahilliğine ve kabalığına bir engel değil görüldüğü üzere. Demekki problem bende değil bir anormallik sende var." diyerek sert bir ses tonuyla konuşmama noktayı koymuştum. Tam konuşmamı bitirince başımı sert bir şekilde ona çevirerek sözlerimle ne kadar incittiğimi anlamaya çalışarak onu izlemeye koyuldum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/julian-brave-marques-t158
 
Çarpışma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HCBO Role Play Game :: Büyücü Yerleşme Yerleri :: Knockturn Yolu :: Honks Kitapçısı-
Buraya geçin: