HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Anika Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Anika Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Anika

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Anika Freyja Jørgen
Hide Shop Sahibi
Hide Shop Sahibi
Anika Freyja Jørgen


Mesaj Sayısı : 29
Kayıt tarihi : 14/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Anika Left_bar_bleue79/100Anika Empty_bar_bleue  (79/100)

Anika Empty
MesajKonu: Anika   Anika I_icon_minitimePtsi Eyl. 14, 2009 9:57 pm

...


"Bir kaç haftadır takvimleri, eski büyü kitaplarını ve yıldız haritasını karıştırıyorum. Hiç biri bana yardımcı olacak nitelikte değil. Hepsi her geçen gece işimi daha da fazla zorlaştırmakta ve yapabileceğim fazla bir iş kaldığını sanmıyorum. Proseför Hector ve Profesör Nikolayeviç sayesin de Fernand'ın bir kaç ay önce verdiği mektupta ki sırları yavaş yavaş çözmeye başladık. Tanrım, Walter onları nasıl bir edebi bilgiyle ve nasıl bir büyü diliyle yazmış olabilir ki onun devrinde yaşamış olmama karşın ben bile yetersiz ve aciz kalabiliyorum. Sapsarı ve yıpranmış bir kağıt üzerine, çocukluğumda sadece bir kaç kez gördüğüm o ürpertici yazı. Evet, dünyevi bir yazı olmadığını tamamen itiraf etmek istiyorum. Ancak neden bana böyle bir şey bıraktığını da çözmekten acizim. Sadece bana ve bir kaç kişiye mektupta iltifat edip, ne kadar yetenekli büyücüler, ne kadar zeki insanlar olduğumuzu anlatmış. Normal insanların dayanabileceği tek noktaları anlatıyorum, çünkü gerisi akıl ve mantığı zorlayan, sadece müsbet ilimlerden az buçuk anlayan insanlar için yazılmış kelamlar. Bazı noktalara ben bile yeni yeni alışıyorum ki okunduktan sonra bay Hector'un yüzünün aldığı ifade elimde ne gibi sırları tuttuğumun bir kanıtıydı kesinlikle... Kelimelerime artık son vermek istiyorum, çünkü acizliğim bu noktada ortaya çıkıyor. Aylardır Walter'ın iltifat ettiği bir diğer büyücü olan Bay Gray'in yerine birisini aramakla meşgulüm, ama henüz o seviyeye ulaşmış birini bulamadım. Sanırım ona soy ismiyle hitap etmemde bir sakınca yoktur. Birbirimizin en karanlık sırlarına vâkıf olduk öyle değil mi? Her ne kadar kaba biri olsa da itiraf etmeliyim ki benim gibi bir bayanı bile beğenisini kazanacak kadar güzel bir erkekti. Bunu yazarken yanaklarımın kızardığını hissetmem sadece canımı sıkıyor. Rüyalarımı sadece bir kaç kez süslemiş olmasına karşın ona beslemiş olduğum ilginin suya yazılmış bir yazı kadar latif, fakat geçici olmasını diliyorum. Bir vampir olarak özel güçlere sahip oluşum her zaman özel duygulara saygılı oluşumu da körüklerdi, ama geçen ziyaretim de bu kadar saygılı olamadım ve kalbini okudum bir kaç saniye... Kimi zaman keşke yapmasaydım diyorum, ama bir umut için beklemenin de yersiz oluşunu öğrenmiş olmak beni güçlü kılıyor. Bir bayanın boşalan yerini bekleyebilirdim, ama yada diğeri? Bu çarpıcı sevginin yerini hiç bir şeyin alamacağı aşikârdı benim için.
İşte Fernand geliyor, ve satırlarıma son vermek üzereyim. Kırmızı kadife cüppemi omuzlarıma bırakmak üzere. Artık ailemin sembolünü kalbimin üzerine işlemiş olan bu kadife cüppeyi istediğim gibi taşıyabilirim. Vakit artık benim için akıyor, elimi çabuk tutmalıyım."

1 Mayıs 18xx



...

Kırmızı cüppenin omuzlarına bırakılmasıyla yavaşça başını kara kaplı defterden kaldırdı. Dolma kalemin kapağını her zaman ki zarif hareketliyle kapatarak son yazmış olduğu bölümün arasına koydu, daha sonra devam edeceği belli olarak. Bay Hector son araştırmalarını yapmış, yer yüzü ve bazı bilgiler baz alınarak çizilen haritaların işe yaramazlığı arasında kıvranıp duruyordu. Aylardan beri yüzlerce harita çıkarmış olmalıydı fakat o dahil onlarca kişi tam olarak yeri tesbit edemiyorlardı. Aşağısı bir labirent gibiydi ve gönüllü bir kaç kişi aylardır dönmemişti... Üstelik en iyi haritanın ellerinde olduğunu düşünüyorlardı. Beklemek artık sonuç getirmiyordu ve her zaman ki gibi yine Walter'ın kehanetini uygulamaya gelmişti vakit. Zarif bir hareketle ceviz ağacının koyuluğuna ve parlaklığına sahip saçlarını fazla tepeden olmamak suretiyle toplayarak şık bir toka taktı. Cüppesini başına geçirip, ince ve hafif bir kılıcı beline taktı. Günlüğü ve şık oymalara sahip silahıda ufak çantasının için de cüppesinin iç kısmında yanından sarkıyordu. Hızlı hareket etmesi gereken bir görev olacağı için zarif bayanlara özgü şık eteği yerine, avcıların giyeceği türden dar ve zarif hatlarına oturan bir pantolon giymiş, üzerine de dizine kadar uzanan, aşırı olmamakla beraber zarif topukları olan şık bir çizmeyle tamamlamıştı. Yakasını mavi değerli bir taşla sıkıca birbirine tutturmuş, modelinin zerafetiyle hemen alt kısımda dekoltesine inecek kadar açılan gömleğinin üzerine oturduğuna emin olarak hazır olduğunu belirtirtiyordu.


"Artık gitmeye hazırım. Dayımın adamlarının elinde pek fazla bir kanıt olmadığı için ya bu gece yada bu hafta için de saldıracaklarını umuyorum. Mektupta ki kişilerden pek fazla haberleri olmadığından eminim, sadece geçen gece yakalanmamdan dolayı birisi açık edildi ve hedeflerinin o olduğundan eminim. Bu gece onu hem kaçırmaya, hem de kurtarmaya gidiyorum. Dönmemem halin de görevi bırakmamanızı rica ediyorum. Bu iş için canını veren insanların ruhuna saygı olarak en azından."

Yavaş bir huzursuzlukla başını sağa ardından sola çevirdi. Cüppeyi heyecanlı olduğu belli bir hareketle omzuna tekrar oturtup kalıntıların olduğu araziyi son bir kez gözden geçirip kendi kendine döneceğine söz verip şık bir eldivenle süslü dantel kumaşı birbirine sürttü. Çıkan sesle söyleyecekleri tekrar aklına gelmiş gibi o karakterli ve dünyanın en güzel hatlarını barındıran yüzünü sertçe ama cesurca kendisini dinleyenlere döndü, güzel dudakları zarifçe aralandı;

"Artık gidiyorum, ben gelene kadar dinlenebilirsiniz. Hoşça kalın."

Cüppesi kendisiyle beraber nazikçe savrulmuştu. Fernandla yalnız kalabilecekleri bir bölüme geçtiler, adamın tipik donuk hareketleri bu sefer bir anlam kazanmış gibi geliyordu kendisine. Sanki yavrusunu ilk atılımında korumak isteyen bir anne gibi ürkekçe yaklaşmıştı yanına. Ah, bazen onun bu sevgisi ve saygısı kendisini yiyip bitiyor ve yerin dibine sokuyordu. Utançla gözlerini kaçırarak söyleceklerini duymak istediğini belirtti;

"Senin için bu görevin zor olmayacağını biliyorum, sevgili Lara. Zorlanacağın kısmı sen benden daha iyi biliyorsun bu yüzden daha fazla dikkatli olmanı istiyorum. Sakın duygularınla hareket etme"

Adamın nazik hareketlerle kendisine yaklaşıp sarılmasına ve saçlarını okşamasına izin verdi. Kendisi de kollarını onun ancak beline sarabilmiş, bir kaç saniye duygusal bir hisle ikisi de durup kalmıştı. Yavaşça adam geriye çekildiğin de Lara onun ellerini tutarak eğilmesi için çekti, adamın kahverengi dalgalı saçları hafifçe savrulmuş, buz gibi elleri kızın ufacık, bembeyaz ve yumuşacık ellerinden kopmak istemez gibi sıkıca tutmuştu. Lara'nın şapkası geriye düştü, her zaman görmeye alıştığınız makyajlı yüzü bu sefer sadece incecik zarif bir boyayla süslenmişti. Bir kedinin yüz hatlarında ki kadar çekici gözeri, ufak burnu ve dolgun dudakları ortaya çıktı masumca. Kendisine doğru eğilen yaşça büyük adama yaklaştı, nemli ve pembe dudaklarını onunkilerin üstüne, ıslak ve doyumsuz bir keyif için bastırdı. Sanki bir teselli öpücüğü olduğunu ikisi de biliyormuş gibi donuktular. Sadece formaliteden ve hissizce. Yada tek taraf için. Lara gözlerini kapattı ve geri çekildi, istediği kadar çabalamıştı ve Fernand da bunun farkıdaydı; olmuyordu. Artık gidiyordu ve ikisi de hiç bir şey söylememişti. Lara sadece kızaran yanaklarını ve o masum duygusallığıyla dolan gözlerini göstermemek için tatlı tatlı gülümsedi ve arkasını döndü. Fernand ise hiç bir şey söyleyemeden, isteksizce doğrulup şapkasını yüzüne indirdi. Duygularını kim bilebilirdi ki...

Ormanın sık ağaçları üzerinde seri hareketlerle atlayıp sıçrarken iyi ki yeni beslenmiş olduğunu düşünüyordu. Dolunay yeni çıkmıştı ve zaman açısından oldukça rahattı. Bir vampir olmasa buraya gelişi saatler alabilirdi, ama hem orman yolundan, hem de yalnız başına çarçabuk gelebiyor oluşu oldukça iyiydi. Malikhanenin lanetli mezarlığı kendisini hafifçe gülümsetmişti. Lanetlere inanmıyor oluşundan değil, baş lanetlilerden biri oluşundan dolayıydı. Bir kaç gecedir gizlice buraya gelip evin tüm hareketlerini ezberlemişti. 10'a doğru tüm ışıklar kapanıyordu ve neredeyse herkes uyuyordu. Bazı geceler Nox'da kaldığı için Demogorgon'u orada da takip etmişti. Fakat bir gece emindi, eve geliyordu ve yorgun olup bir an önce uyumasını ummuştu. Odasının ışığı kapalı olduğu için rahat hissediyordu yoksa o yatana kadar beklemesi gerekecekti. Ve şükürler olsun ki, bir vampir değildi. Yoksa ona ulaşmak dünyanın en zor işi olacaktı. Ağacın tepesinden muhteşem görüşüyle odanın camına baktı. Diğerlerinin hepsi kapalıydı ve bu yaklaşmasını kolaylaştırmıştı. Ormanı tamamen geçmişti ve kendisine yardımcı olsun diye birkaç kurttan ulumalarını istiyordu. Böylece herkes onlara odaklanabilir ve kendisi de istediği gibi hareket edebilirdi.

Uluyan kurtların gölgesinde yavaşça malikhaneye doğru ilerledi. Mezarlıktan geçmeyi tercih etmişti çünkü görüş kabiliyeti en fazla burada azalıyordu. Tabi ki yine bir kedi kadar seri ve gizli hareketlerle ilerlemişti. Demogorgon'un balkonunun altına geldiğinde çevresine bakındı önce. Sessizce duvara doğru sinmiş, çıkıntılardan yukarı doğru tırmanmadan önce kimse var mı diye kontrol ediyordu. Güvende olduğunu hissettiğin de ise çevik hareketlerle tırmandı sonuna kadar. Bir bayanın böyle şeyler yaptığını pek göremezdiniz o yüzden oldukça ilginçti. Yavaşça duvara yaslanıp pencereden içeriye göz attı. Kapkaranlık görünüyordu. Kapıyı incecik tel benzeri bir aletle kurcalamaya başladı. Ses çıkarmamaya ölümüne dikkat ediyordu ki kapı fazla sıkıca kilitlenmediği için direnmemiş ve hemen açılmıştı. Uyuyor olmasını umarak içeriye girdi ufak adımlarla, ona yaklaşmadan önce ufak bir büyü yaparak görünmez olmuştu. İçeride olmamasına karşın, yada olup da uyumuyor oluşuna karşın... Serin bir rüzgar ve tatlı bir ışık gibi girdi içeriye ve yatağın ayak ucu kısmında durup yere çömeldi bir hayalet gibi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Anika Left_bar_bleue100/100Anika Empty_bar_bleue  (100/100)

Anika Empty
MesajKonu: Geri: Anika   Anika I_icon_minitimePtsi Eyl. 14, 2009 11:14 pm

Uzunluk: 17/20
Betimleme: 27/35 Daha fazla olabilirdi. Olayı çok kısa anlatmışsın ve sonlandırmamışsın. Neticede bu bir puanlama rp si ve devamını getirmeliydin.
Renk uyumu: 12/15 Beyaz çok göz yoruyor ve başkasının konuşmasını farklı renkte yapsaydın keşke.
İmla: 11/15 Fazla vardı gibi, rp lerini word de yazsan iyi edersin.
Noktalama: 12/15 Bunda da en dikkatimi çeken -ip ekinden sonra ',' koymandı..

Toplam: 79 Puan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
 
Anika
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Anika F r e y j a {Jørgen}

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HCBO Role Play Game :: Site Hakkında || Genel :: Rpg Puanlama-
Buraya geçin: