HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Aşağılık bir işkence Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Aşağılık bir işkence Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Aşağılık bir işkence

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Wentworth D. Bullock
Müdür Yardımcısı | KSKS Profesörü | Ravenclaw Bina Sorumlusu
Müdür Yardımcısı | KSKS Profesörü | Ravenclaw Bina Sorumlusu
Wentworth D. Bullock


Mesaj Sayısı : 1368
Lakap : Went
Kayıt tarihi : 01/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Aşağılık bir işkence Left_bar_bleue62/62Aşağılık bir işkence Empty_bar_bleue  (62/62)

Aşağılık bir işkence Empty
MesajKonu: Aşağılık bir işkence   Aşağılık bir işkence I_icon_minitimePerş. Eyl. 10, 2009 2:56 pm

Bu başlık altından; Hogwartsta farklı bir kurgu ile yapılmış işkence için yazmış olduğum rpleri göndereceğim. Rp out yazdığımda yorumlarınızı gönderebilirsiniz Smile


------------- Rp In -------------


En son Wentworth D. Bullock tarafından Perş. Eyl. 10, 2009 3:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/wentworth-d-bullock-t25.h
Wentworth D. Bullock
Müdür Yardımcısı | KSKS Profesörü | Ravenclaw Bina Sorumlusu
Müdür Yardımcısı | KSKS Profesörü | Ravenclaw Bina Sorumlusu
Wentworth D. Bullock


Mesaj Sayısı : 1368
Lakap : Went
Kayıt tarihi : 01/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Aşağılık bir işkence Left_bar_bleue62/62Aşağılık bir işkence Empty_bar_bleue  (62/62)

Aşağılık bir işkence Empty
MesajKonu: Geri: Aşağılık bir işkence   Aşağılık bir işkence I_icon_minitimePerş. Eyl. 10, 2009 2:59 pm

Usulca fısıldamayla başlayan, bunaltıcı bir gündü. Her zamanki banalliği ile endamsız gün başlamıştı Wentworth için. Wentworth uykusuz, sancılı bir akşamın ardından; ruhsuz rüzgârın kulağının arkasından günaydın fısıltılarıyla uyanmıştı. Gerilimsiz saatler, bunaltıcı bir baskın sükûnet içeriyordu, dakikalarda. Dudakları kana susamışçasına, birbirine yapışmıştı. Ellerindeki basınç yük oluyor kendine gelemiyordu. Boş duvarlara anlamsızca bakıyor, “ Bugün ne yapsam ki? “ diye kendince mırıldanıyordu. Duygusuz vücudu tüm ağırlığını kaybetmişçesine yataktan hışımla kalktı. Odasını dışarıya gizleyen panjurları indirdi. Güneş aslında o kadar parlak değildi. Hatta rengi turuncuya çalıyordu. Uzun ve güçlü kollarını başının arkasına aldı ve göğüs kafesini şişirerek gerildi. Kendine gelmişti artık o hantal vücudu.

Anlamsız öldürülen zamana daha fazla dayanamıyordu. Çeşitli arayışlar içerisindeydi. Tüm kinini nefretini boşaltmak istercesine etrafına lanetler savuruyor, gelene geçene çatıyor, kendine eğlence arıyordu. Anlamsız resimlerle süslenmiş basık koridorda, hışımla yürüyor sert kaşları altından etrafa bakışlar atıyordu. Vücudu olanaksız bütünleşmeler içinde hareketli ve zihni burnundaki kan kokusu ile şahlanmış bir aksiyon isteğinde derin sükûnetlerin ayrı bir tadı ile adımlarının son bulmayacağı korkusu sarmış bir biçimde hızlanıyor, bu hızlanma bazen o kadar çok artıyordu ki hatta koşma derecesinde olduğu bile oluyordu. Fetvasız bakışlar altında gizlenmiş öfkesi ile dakik olmayan nefesini iyice geciktirerek parçalanmış öfkesini toparlamaya çalışıyordu.

Gözleri bir anda yüz metre ilerisindeki siluete takılmıştı. Tanıdık geliyordu. Uzun bacaklarının sürekli atmaktan usanmadığı serseri adımlar siluetin netleşmesindeki en büyük etkendi. Bu Wentworth’un kadim dostu Diana idi. Ona saygısını belirtmek için uzun boynunu yavaşça eğmişti. Aynı nezaketi o da narin vücudunda göstermişti. İkisinin de ağızlarında kasvetli bir gülümse vardı. İkisinin de eğlenmek istediği cevherlerinin aldığı şekilden apaçık ortadaydı. Wentworth tekrar başını takip etmesini belirtecek şekilde salladı. Diana arkasına takılmıştı. Birlikte adımlarını yeri dövercesine sert atıyorlardı. Sonunda amaçladıkları noktaya gelmişlerdi. Gereksizliğin ve gösterişin temsili olan bir kapı daha artık göz bebeklerine yansımasını salıyordu. Birkaç kişinin canını yakacak olmanın verdiği sefil duygu ile Wentworth yanında ki dostunu unutmuştu. Bunu umursamıyor sadece hedeflediği, kendince doğrularına koşar adımla ilerliyor, ilerlerken havadaki oksijeni bitirmek istercesine ciğerlerini aldığı nefes ile dolduruyordu. Kapıya yaklaştıklarında gözünün en dış çerçevesinden Diana’nın başını salladığını gördü. Vakti gelmişti artık. Wentworth, aptalların acı ile çığlıklarını kulaklarında hissetmenin ve onların yakarışlarına bir kez daha gülecek olmanın verdiği hazla birkaç saniyelikte olsa hayale dalmıştı. Fakat bu sükûnet Diana’nın adımlarının çıkardığı ses ile bozuldu...

Artık içerideydiler. Basık havanın iğrenç kokusu Wentworth’un başını ağrıtacağa benziyordu. Burnu bir avcı köpeği edasında koku harmanlarını ayırarak hissediyordu. Sevgi tomurcukları gözlerinin önünde belirmişti artık. “ İki tane aptal! Çok güzel! “ diyerek bıyık altından mırıldandı. Bakışlarını onlara doğru süzdürmüştü. Nasılda güzel görünüyorlardı Wentworth’un gözüne. Kasvetli bir kıkırdama ile olacakları süzüyordu. " Tanrı Aşkına seni s*rtük rahatsız edilmekten hoşlanacağa benzeyen bir hali* " demişti, Diana yılanın tıslamasına benzeyen bir ses tonuyla. Wentworth’un yüzündeki zalimlik duruşunun temsili gülüşü daha da görünür kıvama gelmişti. Adımlarını iki salağa doğru atmaya başlamıştı. “ Kanı bozuklar! “ diyordu her adımında daha kinlenen ve sertleşen bir sesle. Olaylar gelişmiş artık yeni bir başlangıç başlamıştı. Diana, kanı bozuk kızı Wentworth’un önüne akşam yemeği sefasınca sunmuştu. Sunarken de nezaketen " Oğlanı ben alıyorum Bullock. " demişti. Zaten Wentworth’un da istediği buydu. Sinsi bir gülümseme ile “ Hay hay! “ dedi. Kızın saçlarına asılarak yürümeye başladı. Sevgilisi olacak sünepenin yüzündeki korku ve acı Wentworth’un kanının daha hızlı akmasına sebep oluyor, bu da ayrı bir tat katıyordu. Wentworth kızı duvarın kenarına ittirdi ve adımlarını sünepe Hufflepuff öğrencisine doğru atmaya başladı. Yerde yatan çocuğa bakarak yere çömeldi. Yüzünde tatmin edici bir gülümsemeyle ona anlamsızca bakıyordu. Birden o çocuğu kızdıracak sözlere başlamıştı. Dondurucu bir duygu ve o derecedeki ses ile konuşmasına başladı “ Aptal sünepe. Şu havuç kafa sevgilin mi?… “ dedi ve başını yerde yatan kıza doğru çevirdi. Ardından tekrar oğlana doğru bakışlarını yöneltti. Dilini dışarıya çıkardı ve kurumuş dudaklarını nemlendirdi, ardından konuşmasına başladı “ Onu, karşında duvara dayalı bir şekilde inletmemi ister misin? Çıkardığı seslerin koridoru çınlatmasını ve nasıl birisi tatmin ediliyormuş görmek ister misin, seni aptal? Gözyaşlarının önünde o boş kafasını duvara vura vura ve tüm vücudunu kendime bastırarak, kendinden geçirmesini sağlamamı ister misin? “ dedi ve sinsi bir şekilde gülümsedi. Ardından ayağı kalktı ve kıza doğru adımlarını doğrulttu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/wentworth-d-bullock-t25.h
Wentworth D. Bullock
Müdür Yardımcısı | KSKS Profesörü | Ravenclaw Bina Sorumlusu
Müdür Yardımcısı | KSKS Profesörü | Ravenclaw Bina Sorumlusu
Wentworth D. Bullock


Mesaj Sayısı : 1368
Lakap : Went
Kayıt tarihi : 01/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
Aşağılık bir işkence Left_bar_bleue62/62Aşağılık bir işkence Empty_bar_bleue  (62/62)

Aşağılık bir işkence Empty
MesajKonu: Geri: Aşağılık bir işkence   Aşağılık bir işkence I_icon_minitimePerş. Eyl. 10, 2009 3:07 pm

Hah, sevgiliymiş! Gerçekten böyle olduğunu düşünecek kadar morun musunuz? Yoksa gözünüz aşktan başka bir şeyi görmüyor mu? Tabi işkence ve şehvete olan susuzluğunuzu bunun dışında bırakıyorum. “ demişti Anja. Belki de korkusu içine hapsettiği hırçın fahişeyi dışarıya pervasız bir şehvetle vurmasına sebep oluyordu. Wentworth bu cevaba kızmak yerine damarlarının sertleşmesini ve hissettiği yoğunlaşmış his tabakasında egosunu tatmin edercesine bakışlarını Anja’nın taze ve kanlı bedeninin her kavisini incelercesine derinlemesine yoğunlaştırmıştı. Yüzündeki sinsi gülümsemenin etkisinin bu yakarışa tek cevap olarak kalmaması gerekirdi. Bu patavatsız hokkabaza gününün en tatmin edici doruklarında bir zevk ve hatırını unutamayacak kadar utanç verici geçmesini sağlamak için tüm kudretini ve kan kokusu ile bürünmüş zihnini kullanacaktı. Bu sükûnet iyi değildi Anja için. Wentworth sinsi bir köpek gibi burnunun kılcal damarlarına gelen kan kokusu ile daha da asabileşiyor ve şevkini korumaya çalışıyordu. Adımlarını genişleterek Anja’nın titreyen bedeninin bulunduğu soğuk taşlara doğru atmaya başladı. Uzun süreye gelen açlığını bastırmanın vermiş olduğu heyecan ve her bir hücresinde salgılanan adrenalin kıpırtılarının verdiği titreme ile donuk bakışlarını bir misli daha duygusuz ve küstah olarak genişletiyordu. Keskin tırnakları olan büyük ellerini Anja’nın ipeksi kolunu sıkıca kavramak için kullanıyordu. Bütün zindanın kasvetli havası ve o aptal eziklerin oluşturduğu korku mozaiği çeşitli buhranlar yaratıyor bu buhranlar Wentworth’un dişinin sivriliğini daha da artırıyor, iştahını açıyordu. Başını Anja’nın yanına doğru uzattı ve Anja’nın kokusunu bir sapık edası ile burun deliklerinden içeri çekmişti. Kan kokusu yayan nefesini kızın suratına bırakırken; fil dişi gibi beyaz ve bir elmas gibi parlak olan dişlerini aç bir kurt edası ile açmış ağzının çerçevesi olarak gösteriyor her saniyede bir santim, bir milim daha yaklaşıyor bu uzun ve kasvetli süreci sonu gelmez dipsiz bir kuyu gibi göstermek için elinden geleni yapıyordu. Kurallardan yoksun, hiçbir duyguya mahrum kalmamış kalbi ve üzüm karası gözleri ile bir mugglenin kanını donduracak davranışlar sergiliyordu. Zindanın içini kaplamış tazeve temiz kan kokusu Wentworth’un sabırlarını zorluyor, karşısındakine bir saniye daha korkulu bir acı yaşamaya yakınlaştığını anlatmak için beklemek için sınırlarını zorluyordu.

Kızın çelimsiz kolunu bileklerinden başlayarak omzuna kadar kokladı, yeni kızartılmış ve üstüne şarap dökülerek daha leziz bir hale getirilmiş kuzuyu koklar gibi. Fısıldama gibi bir sesle " Öyle mi? " dedi. Ardından vücudunu yere doksan derecelik bir açıyla sabitledi. Eliyle asasını yokladıktan sonra hışımla yerinden çıkardı. Hayranlıkla asasına bakıyordu. Asasını ağzına yaklaştırarak oval olmayan dili ile asanın en kalın yerinden incelen noktasına kadar yaladı. Yüzündeki adi gülümsemeyi resmedebilecek bir yetenekte ressam daha dünya topraklarında bulunmamıştı. Asasını bir tüyün uçan kuştan kopup düşme esnasındaki sahne gibi sallayarak İmperius lanetini aksetmişti. Belli ki daha farklı planları vardı. Anja tamamıyla onun oyuncağı olmuştu artık. Hisleri yok, iradesi yok, zihni yok! Tıpkı bir oyuncak! Buhranın oluşturduğu kasvet artık yerini eğlenceye bırakmıştı Wentworth için. Ortamdaki sessizlik birden Anja’nın kendini tırnaklayıp etlerini dirhem dirhem yolmasındaki çıkan istemsiz ses tarafından bozulmuştu. Her yeri kan-revan içinde kalan kız bir kukla gibi sabit bir şekilde bakışlarını karşısındaki boş duvara dikmişti. Wentworth bir yılan gibi kızın bedenindeki her cerihamdan çıkan kanı büyük bir titizlikle emiyordu. Kızın beyaz bedeni daha da soluklaştığında kendini zar zor da olsa geri çekebildi. Onu öldürmek istemiyordu çünkü onunla ilgili ayrı planları vardı. Wentworth ayağa kalktı ve birkaç adım geriledi. Anja’nın içinde bulunduğu pisliğe batmış bir domuzdan daha beter durumu kendinin de görmesini sağlamak için lanetin etkisini kaldırdı. Bu sırada sırıtarak ağzında kalan kan taneciklerini bir çırpıda koluna silmişti…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/wentworth-d-bullock-t25.h
 
Aşağılık bir işkence
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HCBO Role Play Game :: Site Hakkında || Genel :: Rp Dersanesi-
Buraya geçin: