Gece tüm soğukluğuna üzerine giymiş müttefiği olan rüzgarla adeta üstüme saldırır gibi geliyordu. Genç bedenim bu soğuğa aldırmadan kara taşlarla süslenmiş bir sürü spot ışıklarıyla aydınlatılmış metropol de yürüyordum. Etrafta oluşan sessizlik ve onu takip eden müttefiği olan tedirginlik şuanda burada hüküm sürüyordu. Sol iç ceketimin cebinden sigara dolu olan gümüş kaplama ve göze hitap eden bir parıltıyla çıkardım. Gümüş kaplamalı kutunun kapağının üzerinde duran muhteşem anka göze hitap etmiyecek gibi değildi. İçinden uzun ve beyaz bir peçeteyle sarılmış gibi ince sigaramı çıkardım. Ardından gümüş kaplamalı sigara kutumu tekrar sol iç cebime yerleştirdim. Sigaranın kapalı olan ucunu ağzıma götürdüm. Asamı cübbemin cebinden çıkardım. Bir kaç şey hafifçe mırıldandım ve asanın ucunda bir küçük alev parçası oluştu. Alev parçasını sigaramın ucunu götürdüm ve alevlendirdim. Sigaranın o gri ve bol zehirli dumanını içime çektim ve kasvetli havaya üfledim. Ciğerlerim adeta içeride zehir bayramı yapıyordu. Ama genç bedenim sayesinde elimdeki kağıt parçası ve içine yerleştirilmiş zehri önemsemiyordu. Sigaranın gri ve kasvet dolu dumanını bir kez daha içime çektim. Ama bu sefer genç bedenimin kas dolu ayakları hareket ediyor ve kasılıp tekrar gevşiyordu. Yürüyordum. Karanlığın içinde o kasvetli havaya bir kez daha sigara dumanımı üfledim. Şimdi merdivenlere doğru yavaş adımlarla gidiyordum. Hem acele etmek doğru bir şey değildi. Sigaramdan bir kez daha bir nefes çektim. Bu uzunca süren bir çekişti. İşte şimdi o genç ciğerlerim bayram etmişti. *Duman altı olmak deyimi şimdi onlar için geçerliydi. Siyah mermer kaplamalı merdivenlerden çıkarken o gecenin soğuğu ve müttefiği olan rüzgar bir kere daha genç bedenime esmeye başladı. Cübbemin bacaklarımı kapatan kısmı bir havalanıyor bir iniyordu. Bu hoşuma gitmişti. Ayrı bir karizma veriyordu bana. Yüzümde bu düşünceden sonra ufak bir tebbessüm belirtisi ortaya çıktı. Siyah mermer kaplamalı merdivenlerden yukarıya çıktığımda bana eşlik edecek sadece kasvetli gecenin kokusu ve soğuğu vardı. Gece ay ışığının zavallıca yaydığı o ışıkta aydınlanıyordu. Etraftaki muggle binaları ve muggle süslemelerini görünce içimdeki o yiyecekleri zevkle öğten midem bulandı. Sonra etrafıma göz gezdirmeye başladım. Etraftaki binaların duvarlarında reklam panoları asılmıştı. Saçmalıktan başka bir şey değildi. Ama etrafta muazzam bir koku vardı. Tuzlu meltem denizin olduğu yerden esiyor ve burun deliklerime nazikçe değiyordu. Sigaramı son bir kez ağzıma götürdüm ve bütün gücümle içindeki o kasvetli ama hoşuma giden dumanı çektim. bu sefer ciğerlerim öncekinden de *duman altı olmuştu. Sigaramı muggle'ların yaptığı iğrenç taş desenlerinin üzerine attım ve siyah ayakkabılarımla onu söndürmek için üzerine bastım. Ardından burnumdan ve ağzımdan o kasvet dolu dumanı dışarıya üfledim. Gecenin soğuğunun müttefiği olan rüzgar onu hemen buradan uzaklaştırmıştı. Cübbemin diğer cebinde duran asamı çıkardım. Söğütten yapılmış ve grffin teleği ile güçlendirilmişti. Şimdi kaslı bacaklarım tekrar kasılmaya ve gevşemeye başladı. İleriye doğru yürümeye başladım. Sabah güneşini inatla oturup bir saat sonra seyredebilirdim ama şu anda bir katliam yapmam gerekiyordu. Hızla caddeden sola döndüm. Bacaklarım beni bir robot gibi gideceğim yeri gösteriyordu. Etraftaki sessizliği ayak seslerim bozuyor, etrafta oluşan o garip tedirginliği ortadan kaldırıyordu. Siyah saçlarım o muazzam tuzlu meltemle dalgalanması hoşuma gidiyordu. Bir muggle film stüdyosunda olsaydım kesinlikle ünlü birisi olurdum. Bu çok saçma bir düşünce gibi gelmişti bana. Ama beni neşelendirmişti.
Bacaklarım bir kasılıp bir gevşerken arkamda duyduğum sesle irkildim. Bunun nedenini bilmiyordum ama irkildim. Sonra kulaklarıma gelen ses dalgaları onların ayak seslerini temsil ediyordu. Üç çift ayak sesi. Olduğum yerde arkamı döndüm. Caddenin en sonundaki sol dönemeçten döndüğüm gibi üç siyah siluette oradan hızla döndü. Hepsi bir anda durdu ve gözlerini benim üzerime çevirdiler. Bakışlarındaki deliciliği hissede biliyordum. Ellerindeki asaların öfkesini ve birazdan burada kopucak bir kapışmanın çığlıklarını hissedebiliyordum. Bunlar seherbazlardı. Benim gibi Karanlık Lord'un en sevdiği hizmetkarının peşinden gelmişti. Üçüde üzerime doğru yaklaşmaya başladı. sağ kollarında oluşan değişik uzantı asalarını çoktan çektiklerini gösteriyordu. Birden ay sanki burayı görmek istercesine ışığını yansıttı. Karşımda duran üç çift buz mavisi gözlere baktım. Ardından birisi tedirgin ama emin bir ses tonu ile konuştu." Eğer kendi isteğinle teslim olursan sana zarar gelmez." Ne diyordu bir ahmak. Ben zaten sigara içerek kendime zarar veriyordum. Bu düşünce karşısında ufak bir kahkaha attım. Sesim karanlığı yarıp geçmişti. Gözlerimi onun üzerine kilitledim. Adeta birazdan gözlerimle alev kusacaktım. Adamın tedirginliği hemen belli olmuştu. Alaylı bir ses tonuyla konuştum. *Ah zavallılar demek beni yakalamaya geldiniz. Bende bu ıssız gecede sıkılmaya başlamıştı. Hadi o zaman yakalıyında görelim! Avada Kedavra!* Asamı bir anda çekmiş ve büyülü sözcükleri söylemişti. Yeşil bir parıldama etrafı bir anda aydınlattı ve gecenin o kalıcı sessizliğini bir çığlık peçete gibi savurdu. Şimdi bacaklarım hızla kasılıp gevşiyordu. Koşuyordum. Arkamdan geceyi aydınlatma çabasına girmiş iki ateş böceği misali kırmızı ışıklar yolluyorlardı. Bir an durdum ve arkamı döndüm. Bana gelen kırmızı büyüye asamı doğrulttum. *Protego Maxima!* Kırmızı ışık saçan iki zayıf büyü görünmez bir kalkana çarpmış gibi çıktıkları asalara doğru ilerliyordu. Hemen bir asa hareketi yaptım. *Avada Kedavra!* Şimdi asamdan çıkan o muazzam ışık geceyi bir kez daha aydınlattı ve sessizliğin o kapanmak üzere olan yarası bir kez dehşildi. Bir adam daha çığlıklar içerisinde ölmüştü. Yüzümde dehşet verici bir ifade oluştu. Gülüyordum. Belkide kahkahalar atıyordum. Sonra son kalan zavallıya baktım. Ay ısrarla burayı aydınlatıyordu. Tuzlu meltem hala esiyor ve burun deliklerime doluyordu. Sonra birden kendimi garip birhissettim. Bir borudan geçer gibiydim. Cisimleniyordum. Sonra bir ' pop ' sesiyle ortadan kayboldum. Geldiğim yere dönüyordum. Karanlık Lord'un yanına..