HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
'Kaçak'ın Yalvarışı Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
'Kaçak'ın Yalvarışı Nqqlnl
HCBO Role Play Game
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 'Kaçak'ın Yalvarışı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue100/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (100/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeC.tesi Eyl. 05, 2009 6:36 am

Kişiler: Olivia Scarlett Isis, Oliver H. Whisper
Yer: Diagon Yolu; İlk durak Çatlak Kazan
Zaman: Okulların açılmasına az kala; bir öğlen vakti..
Kurgu: Olivia'nın ailesinin yanından ayrılması üzerine dayısı Oliver'ın yanına gelmesi ve ardından yaşanan olaylar..


Rp In
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue100/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (100/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeC.tesi Eyl. 05, 2009 7:36 am

Sorumluluk… İnsanın hayatında en az bir kere almakla yükümlü olduğu bu duygu; Oliver’ın üzerinde fazlasıyla vardı. Diğer insanların katlanmakta zorluk çektiği bu yükümlülük Oliver’ın üzerine bir enkaz misali çökmüştü ve o bunun altından çıkabilmek için günlerini değil, aylarını feda etmeye razı olmuştu ama yine de kader onun peşini bırakmamıştı.

Kader onu bugünde yalnız bırakmamış ve onun burada olmasının sebebiyetini veren olayı getirmişti başına. Her zamanki gibi hep onu bulan ailevi problemleri… Diğer insanların hiçbir şekilde bu tarz problemleri olmazken Oliver her ay mutlaka bununla ilgili bir sorunla başa çıkmak zorunda kalırdı. Problemli çocukları –tam olarak çocukları sayılmaz- ile başa çıkarken bir de oldukça karmaşık bir aile ilişkisi olan ablası onu yeterince derde sokmayı başarabiliyordu. Bugün burada olmasının nedeni olan yeğeni de tıpkı annesi gibi problem çıkarma da en baş listeye yazılabilecek kişiler arasındaydı. Sabahleyin evinden aldığı mektup üzerine alelacele İtalya’dan Londra’ya gelmiş ve Çatlak Kazan’da bir oda tutmuştu. Okulların açılmasına az kala onu orada gören tüm öğrenciler onunla sohbet ediyor; bazıları dersler hakkında uzunca bir tartışmaya giriyorlardı. Oliver ise bu tarz sohbetlerden sıkılıp onlara sadece kafa sallamakla yetiniyor, sohbeti en kısa şekilde bitirmeye çalışıyordu.

Güneş yüzüne vurmaya başlayıp onu rahatsız edene kadar derin bir uyku çekiyordu Oliver Çatlak Kazan’ın yataklarından birinde. Yatak her ne kadar eski bile olsa Oliver’ın yorgunluğunu almayı başarabiliyordu. King’s Cross İstasyonu’ndan sefere giden trenlerin sesi ve güneş Oliver’ı derin uykusunda rahatsız etmiş, onu yorucu ve bir o kadar da maceralı bir gün bekliyordu. Üzerindeki ince nevresimi attı ve ardından yatağın içinde iyice bir gerindi ve ağzını son raddesine kadar açmış, ciğerlerine derin bir nefes almıştı. Yataktan kalktı ve üzerine hemen rahat bir şeyler geçirip yeğeninin gelip gelmediğini kontrol etmek amaçlı 16 numaralı odanın kapısını hafifçe araladı ve dışarıda ki kalabalığa ulaşmak için atması gereken bir adımını atamadan üstüne birisi yığılmıştı bile. Oliver gözlerini devirdi ve onu saran kollarla aynı görevi yapıp karşısındakinin sırtını sıvazladı. Olivia’nın her zamanki yoğun sevgisinden kaynaklanan bunaltıcı davranışlarından biriydi bu. Oliver buna alışmıştı; bundan hiçbir zaman şikayetçi olmamıştı, çünkü kötü bir dayı olmak yerine sevilen bir dayı olmayı daha eğlenceli ve düzgün buluyordu. Daha sonra onu hala sımsıkı saran kişinin yüzüne baktı ve “Demek geldin” dedi güler yüzle. Onun bu saatlerde buraya gelebileceğini tahmin etmişti. Daha sonra Oliver’ı saran düğüm edilmiş kollarını ayırdı ve Oliver’ın bir parça nefes almasına fırsat tanıdı. Oliver onun suratına baktığında gözleri yaşlarla
doluydu; fakat ağlamıyordu. Bu masumane suratı gören Oliver onu kolundan tuttu ve odanın içerisine doğru ilerletti. Demin üzerinden kalktığı yatağın üstüne oturttu ve ardından onunla birlikte o da oturdu yatağa. Yanında durdu ve ardından onu inceledi; dişlerini sımsıkı sıkıyor hiçbir şey yapmıyordu, kitlenmiş olan bedenini Oliver rahatlatmak için bir şeyler arıyordu ama daha sonra onu rahat bırakmaya karar verdi. Daha sonra ona baktı ve “Yine mi evden kaçış vakası Olivia? Bunu senle kaç defa konuşmuştuk; ama sen ısrarla her kavganda yanıma geliyorsun.” Dedi. O ise hiçbir şey yapmıyor sadece yeri seyrediyordu. Oliver ona hiçbir şey demeden bakmaya devam etti; daha sonra Olivia’nın sımsıkı kapadığı ağzını yavaşça araladığını gördü…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
Olivia Scarlett Isis
5. Sınıf Ravenclaw
5. Sınıf Ravenclaw
Olivia Scarlett Isis


Mesaj Sayısı : 101
Lakap : Oliv
Kayıt tarihi : 03/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue92/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (92/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeC.tesi Eyl. 05, 2009 8:29 am

Sabahı geçkin saatlerde Isis ailesinin evinden yükselen sesler ortalığı sarsıyordu. Bu seslere alışılmıştı artık, Max her gün eşiyle atışmakta ve sesini oldukça yüksek çıkartmaktaydı. Kızları Olivia ise annesine bağırmalarını hazmedemeyerek babasına oldukça sert çıkışmaktaydı. Annesi ise sineye çekiyor ve ailelerini kurtarabileceklirini düşünerek Olivia'ya kızıyordu. Genç cadı ne yapacağını bilemiyor, ergen olmanında verdiği bu asilik ile karışarak babasına öfke savuruyordu. Yine böyle bir günde odasında oturmuş gitar çalan Olivia, Güneş'in girdiği aralık penceresinden dışarıya bakıyordu. Gitarının siyah ve cilalı tahtası, üzerine çektiği ışıklar ile beraber kara bir delik gibi duruyor, bakanı kendine doğru sürüklüyordu. Gözleri saate ilişmiş olan Olivia, kuru kafalı siyah metalin üzerinde 11:20 yazdığını gördü. Ona göre saat henüz çok erkendi. Bir kaç söz yazabilirdi ve ilham perileri hala yanındayken onları kaçırmamalıydı. Yatağından doğrularak bir parşömen parçası almak adına masanın kenarına doğru ilerledi. Siyah ve lacivert renginin hakim olduğu bu oda iç karartıcıydı. Narin ellerinin uzandığı parşömeni yavaşça kavrayarak yatağına tekrar oturdu. Komidinin üzerinde duran tüyüde aldığında iş bitmişti. Şuan hissettiği huzuru sözlere dökmekteydi sıra ama onun huzur anlayışında bass, bateri ve bağırışlar vardı. Hızlı hızlı yazmaya başladığı parşömen çok geçmeden dolmuştu. Gitarını tekrar kucağına alarak parmaklarını la minör akorunu çalmaya hazır bir hale getirdi. Tellerin tınısını duymak için tırnağını mi teline götürdüğünde alt kattan gelen "Senden nefret ediyorum Marry, anlıyor musun?! Nefret!" bağırışı ile yerinden zıpladı istem dışı bir halde. Bu sesin kime ait olduğunu anlaması oldukça kısa sürmüştü, anladığı anda gitarı yere fırlattı ve hızlı adımlarla aşağıya indi. Karşısında gözyaşlarına boğulmuş olan annesi ve gözleri dönerek öfke krizlerine girmiş olan babası duruyordu. Gözlerini kıstı ve merdivenlerin korkuluğuna tutundu. Babası onu farketmemişti, yüzü ona dönük olan annesi ise bir şey dememesi için yalvarır gibi bakıyordu kızına. Oysa Olivia çoktan diyeceklerini içerisinde biriktirmişti. Annesini anlayamıyordu, nasıl oluyordu da bu kadar sineye çekiyordu? Babası yaptıklarına hiç mi pişman olmuyordu? Bu sefer kavga sebebi neydi? Geçen kavgalarının sebebi çiçeğin yerinin kapı girişinde değil de muftak duvarının köşesine olmasıydı. Ne büyük saçmalık ama...

Derin nefes alan Olivia, ciğerlerindeki acıyla beraber gözünden damlayan yaşa mani olamadı. Babası eline aldığı viski kişesini bir Muggle kavgasındaymış gibi duvara fırlattı. Asla annesine ve kendine el kaldırmazdı ama dövmekten beter yaptığı kesindi. Çıkan şangırtıyla beraber " Yeter! Yeter! Yeter! " diye haykıran Olivia, babasının yüzünü ona dönmesini sağlamıştı. Babası davetkar bir tavırla ona baktı, yüzünde öfkesini belli eden bir gülücük vardı. Babasının gözlerine bakıyordu ama gözlerinde gördüğü kişi babası değildi, adeta bir canavardı. Max, öfkeli sesine bürünerek kızına doğru ilerledi. Onun bu bağırışları kalbinde hiç bir yara açmıyor gibi görünüyordu. " Oo... Küçük hanımda gelmiş! Evet, olaydaki kişiler tamamlandı. Sana daha kaç kez odandan çıkmamamanı söyleyeceğim ben?! Aptal gibi davranmayı kes Olivia! Annene istediğimi yaparım, bu seni ilgilendirmez. Daha iyi bir yer biliyorsan git! Kapı orada... Ama gidemeyeceğini biliyoruz üçümüzde. O yüzden otur oturduğun yerde. Odandan çıktığını görmeyeceğim! " Olivia'nın yüzündeki öfke ve aptalımsı şaşkınlık daha da artmıştı. Sesindeki titreme ile kitlenmiş yüzünden bir şeyler dökmeye uğraşıyordu ama ne yazıktır ki bir kelime bile çıkmıyordu dudaklarının arasından. Dili tutulmuştu adeta. Koşa koşa odasına çıktı ve kendini yatağına atarak teklemeye başlayan kalp atışlarını dinledi. Babası ise hiç bir şey olmamış gibi aşağıda oturmuş Gelecek Postası'nı okuyordu. Derin bir nefes alarak kendini toparlamaya çalışan genç cadı aklına ilk gelen şeyi yapacaktı, dayısının yanına gidecekti. Küçüklüğünden beri bu böyleydi her türlü kavgada o dayısına kaçardı ama dayısı olanları tam anlamıyla bilmiyordu. Bu sefer söyleyecekti belkide ama öncelikle dilindeki düğümün açılması gerekiyordu. Hızlı ve sessiz adımlarla kapıya kadar ilerlemeye başladı. Yanında sadece cebine sığabilecek kadar küçük olan ailecek Noel kutlamasında çekilmiş resimleri vardı. Bu resim ona geçmişini hatırlatıyordu, bir aile olabildikleri zamanı. Zaman insanı değiştirir derlerdi ama Olivia buna hiç bir zaman inanmamıştı, oysa ki bugün birebir kendisi yaşıyordu bu acıyı...

Kapıdan yavaşça çıktığında artık engeller azalmıştı, yolu dayısının yanıydı. Dayısı büyük ihtimalle Çatlak Kazan'daydı ve onu görünce kızacaktı. Ama yapacak başka bir şeyi yoktu. Artık canına tak etmişti. Kitlenmiş bir şekilde yürümeye başladı ve çok geçmeden Çatlak Kazan'a varmıştı.

***

Dayısının her zaman dinlendiği yatağı belliydi, Olivia oraya doğru ilerlemeye başladı ve yavaş adımlarına son verdiğinde kapı yavaşça açıldı. İçeriden çıkmak için adım atmaya yeltenen dayısı onu gördüğünde şaşkınlık içerisine girmişti. Olivia ise dayısına sıkı sıkıya sarılmıştı. Bedenindeki titremeye engel olamıyordu. Oliver “Demek geldin” diyerek yeğenini güler yüzle karşılamıştı. Olivia'nın şuanda buna çok ihtiyacı vardı. Fazla sarılmasının üzerine dayısına biraz rahat vermek adına geri çekilen Olivia'nın gözündeki donmuş yaşları görmüş olacak ki dayısı onu odaya doğru yürütmüştü. Daha önceden oturmuş olması sebebiyle hafif bozulmuş çarşafların bulunduğu yatağına oturttuğu yeğeni ona bakamıyordu. Çünkü; kızacağını ve geri dönmesini isteyeceğini adı gibi biliyordu. Aslında şuandan adını bile bilmiyordu ama bundan yüzde yüz emindi. Karşısındaki dayısıydı, o asla değişmeyecekti. Hafif kızgın ve bozuk ses tonuyla lafa giren Oliver, Olivia'dan cevap alamamıştı. " Yine mi evden kaçış vakası Olivia? Bunu senle kaç defa konuşmuştuk; ama sen ısrarla her kavganda yanıma geliyorsun. " Evet, söyledikleri doğruydu. Genç cadı, dayısını güvenli bir liman olarak görüyordu. O diğer yeğenlerin aksine dayısına annesinden bile daha çok düşkündü. Küçüklüğünün büyük bölümünü dayısıyla geçirmesi bunda en büyük faktördü. Yeri inceleyen Olivia sonunda taban inceleme profesörü olacakmış gibi yere bakmayı bırakarak gözlerini dayısının gözlerine yöneltti. Dudaklarını kıpırdattı, evet bu sefer bir şeyler çıkacaktı. Donan göz yaşlarına hakim olacak ve aptal gibi ağlamayacatı. Dayısının onu anlamasını bekliyordu. Titreyen ve efendisiyle konuşurmuş tınısıyla çıkan sesinden " Dayı, beni anlamıyorsun... O adam beni istemiyor. Anneme bile iyi davranmıyor. Senin yanında herkesten iyi ama sen gidince.... Sen gidince bir canavara dönüyor o. Bana evden gitmemi söyledi. İçinde biraz bile sevgi yok bize karşı. Gözlerindeki o kişi MAX ISIS değil. " Max Isis ismini özellikle vurgulamıştı, onun için artık bir babası yoktu. Dayısı bilmediği şeyin ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle yeğenine bakıyordu. Yeğeni her defasında olayı abartmadan anlatır ve tam aksine olayı hafifmiş gibi söylerdi. Çoğu şeyden aslında haberi bile yoktu. Derin biz nefes daha aldıktan sonra öfkeli gözlerini tekrar büründü. Gözleri bir katilin gözleriyle aynıydı. Dişlerini sıkarak " Onu öldürmek, işkence yapmak istiyorum. Dayı benim senden başka güvenebileceğim kimse yok bu hayatta. " dedi. Öfkeyle başlayan sözleri yumuşak bir sesle son bulmuştu. Sıra dayısının tekisindeydi. Onu anlamsını bekliyordu ama belkide bunun gelip geçici bir büyütme olduğunu düşünecekti. Ellerini açmış dayısının yardımını beklerken, dayısı onu boş çevirmezdi, ona kendisinden çok güveniyordu. Yüzü tekrar o masum kız olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue100/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (100/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeC.tesi Eyl. 05, 2009 10:21 am

"Dayı, beni anlamıyorsun... O adam beni istemiyor. Anneme bile iyi davranmıyor. Senin yanında herkesten iyi ama sen gidince.... Sen gidince bir canavara dönüyor o. Bana evden gitmemi söyledi. İçinde biraz bile sevgi yok bize karşı. Gözlerindeki o kişi MAX ISIS değil. " demişti, babasının ismini vurgulayarak söylemesi Oliver’ın gözünden kaçmamıştı. O şuan sadece yeğeninin titrek ve çaresiz sesini dinlemekle yetiniyor; onun neden burada olduğunu anlamaya çalışıyordu. Max Isis… Yıllar önce Oliver’ın ablasını elinden alan adam… Şimdi ise karşısında ağlayan genç bayanın babası, her ne kadar Olivia bunu reddetmeye çalışsa da. Oliver onu izliyordu; daha sonra Olivia konuşmasına ufak bir cümleyle devam etti. Dişlerini sıkmış, çenesi kilitlenmişti adeta. "Onu öldürmek, işkence yapmak istiyorum. Dayı benim senden başka güvenebileceğim kimse yok bu hayatta. " dedi ilk sözlerinde sert fakat daha sonra çaresizliğini belirgin edecek kadar masum bir sesle. Oliver ona bakıyor ve ardından evin içinde olabilecek olayları düşünüyordu. Yerinden kalktı ve odanın içinde turladı; ardından donuk bir şekilde ağlamamak için kendini zor tutan küçük yeğeninin önüne diz çöktü ve “Pekala. Annen ve bananın arasında ne olduğunu bilmiyorum ve bu beni pek alakadar etmiyor; beni alakadar eden sensin ve sende şuan benim yanımdasın. Yakında Hogwarts açılıyor zaten. Annene bir baykuş yollar ve senin benle olduğunu söyleriz.” Dedi usul bir sesle; onu sakinleştirmeye çalışıyor, titreyen ellerinden birini okşuyordu. “Onun haberi yok, değil mi?” diye yönelttiği soru üzerine Olivia yalnızca hayır anlamında kafa salladı. Oliver ardından konuşmasına devam etti. “Okullar açılana kadar benle kalıyorsun; şartlarımı biliyorsun fakat ben yine de söyleyeyim.” Dedi neşeli bir tavırla. Onu biraz gevşetmek istiyordu ve bunu başarabilirse çok mutu olacaktı. Ellerini onun yüzüne götürdü ve gözlerinin nemini almak için baş parmağıyla onların altına hafifçe bastırarak nemini aldı. Daha sonra onun yüzüne baktı. Gözlerine dikkatli baktığında annesinin gözlerine ne kadar çok benzediğini fark etti. Başka zamanlarda bunu bu kadar incelemeye hiç fırsatı olmamıştı. Daha sonra onun yanaklarını sıktı ve alnına bir öpücük kondurdu. Ardından ayağa kalkıp dağılmış çarşafların arasında kalan yatağın üstündeki eski yerini aldı. “Bak ufaklık; benimle kaldığın sürece yaramazlık yok. Senin beni sevdiğini ve benimde seni çok sevdiğimi bilmeni isterim ve eğer ikimiz de kırılıp dökülmek istemiyorsak birbirimizi anlamaya çalışacağız. Ben senden bir şey isteyince sen yerine getireceksin; sen benden bir şey isteyince… Bakarız.” Dedi gülümseyerek. Ardından onun melek yüzlü suratına baktı ve “Hadi şimdi hazırlan. Sandığını ben içeri alırım.” Dedi Oliver usulca bir sesle ve ardından yataktan kalktı. Odanın dışında kalan sandıkları aldı ve zar zor taşıyıp içeri getirerek ona baktı hayretle. Gözlerini kocaman açmış “Bunların hepsini nasıl taşıdın?” dedi gülerek. Oliver onunla dalga geçmeyi severdi ve bunu mutlu anlarında sık sık yapardı. Olivia ise ona hiçbir şey demez sadece kahkaha atmakla yetinirdi. Oliver sandıkları odanın içine koyduktan sonra derin bir nefes aldı ve ardından ona yaklaşıp “Bir şeye ihtiyacın var mı?” dedi ve ona bakan masum kızdan gelecek cevabı bekledi…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
Olivia Scarlett Isis
5. Sınıf Ravenclaw
5. Sınıf Ravenclaw
Olivia Scarlett Isis


Mesaj Sayısı : 101
Lakap : Oliv
Kayıt tarihi : 03/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue92/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (92/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeC.tesi Eyl. 05, 2009 11:06 am

Onu teselli etmeye çalışan bakışlarıyla, yeğeninin önünde diz çökerek tek elini ona destek verircesine hareket ettiren dayısı, Olivia'nın gözlerinin içine bakıyordu. Şuanda küçük yeğeninin aklından geçenler sadece dayısının onunla geçirdiği koskoca 9 yıldı. 9 yıldan sonra ipler kopmuş, çok az görüşür olmuşlardı. Yüzünde beklenti ile bakan masum cadı beklediği cevabın yaklaşıyor olduğunu dayısının kıpırdayan dudaklarından anladı. Acabağa dayısı ne diyecekti? “Pekala. Annen ve bananın arasında ne olduğunu bilmiyorum ve bu beni pek alakadar etmiyor; beni alakadar eden sensin ve sende şuan benim yanımdasın. Yakında Hogwarts açılıyor zaten. Annene bir baykuş yollar ve senin benle olduğunu söyleriz.” Dayısının bu sözleri ile kendini tekrar yaşama dönmüş gibi hisseden Olivia, yere göğe sığdıramadığı bu kişiyi bir kat daha çok sevmeye başlamıştı. Gülümsemek ve mutlu olduğunu belirtmek istiyordu ama ne yazıkki kilitlenen dudakları bu isteğine mani oluyordu. Yüzünde istediğini almış ama bunu dışa vuramıyormuş gibi görünen (ki aslında ruhsal durumunu tüm gerçekliğiyle yansıtan) bir ifade vardı. “Onun haberi yok, değil mi?” Dayısının onay almak için sorduğu sorusunda yayılan o tatlı ses birazda olsa Olivia'nın rahatlamasını sağlamıştı. Başını haberinin olmadığını belirten bir manada salladıktan sonra umutlu gözlerle dayısına bakmaya devam etti. Gözlerine sanki bir araştırma yapıyormuşçasına bakan dayısı oldukça olumlu yaklaşıyordu ona. Bu kadar anlayış beklemiyordu doğrusu genç cadı. Ama büyük ihtimalle durumun büyüklüğünü anlamış olacaktı ki onu bırakmıyordu.

" Ve sanırım şimdi sıra..." Olivia sözlerini tamamlayamadan dayısı önünden kalkarak yanına oturdu ve sevgi dolu gözlerle yeğenine baktı. Dudaklarından dökülen kelimeler Olivia'nın her zaman duyduğu şeylerdi. Dokuz yılı onunla geçmişti neredeyse, dayısını ezbere biliyordu. "Bak ufaklık; benimle kaldığın sürece yaramazlık yok. Senin beni sevdiğini ve benimde seni çok sevdiğimi bilmeni isterim ve eğer ikimiz de kırılıp dökülmek istemiyorsak birbirimizi anlamaya çalışacağız. Ben senden bir şey isteyince sen yerine getireceksin; sen benden bir şey isteyince… Bakarız.” Dayısının kuralları her zaman için işe yarardı, yarım bıraktığı ve espiri bir şekilde tamamladığı cümlesi Olivia'nın yüzünde kocaman bir gülücük oluşmasına yol açmıştı. " Ezbere biliyorum dayıcığım... Unutma dokuz yıl bunlarla yaşadım. "Artık mutluydu ve yüzündeki kilit kalkmıştı. Yüzüne anlamlı bakışlarla bakan dayısı gülümseyerek konuşmaya devam etti. “Hadi şimdi hazırlan. Sandığını ben içeri alırım.” İşte klasik sahneye gelmişlerdi, dışarıda biz valiz vardır ve o kada ağırdır ki taşınamaz. İçine ölü koyduğunu düşünen gözlerle valizin sahibine bakılır. O her zaman için bir şüphelidir ama bu kişi eğer bir bayansa büyük ihtimalle takılar, çantalar, makyaj malzemeleri bu ağırlığın sebebidir. Olivia'da birazdan olacakları bilen muzur bir tavırla dayısına güldü. Dayısı kapıyı açmış orada duran bavulu içeriye almaya çalışıyordu. Gücü yetiyordu fakat zorlandığı her halinden belli oluyordu. Olivia'nın yüzündeki gülümseme gitgide artıyordu ve yerini kahkahaya bırakmıştı. “Bunların hepsini nasıl taşıdın?” Olivia'da olmayan kaslar vardı büyük ihtimalle, gerekli zamanlarda ortaya çıkıyorlardı. Dayısının yüzündeki gülücük, Olivia'nın rahatlamasını sağlıyordu. Her zamanki ilgili dayısı sonunda bavulu tam anlamıyla içeriye çekmişti ve şefkatli sesine bürünerek “Bir şeye ihtiyacın var mı?” dedi. Şuanda bu mutluluğun bozulmamasından başka hiç bir şeye ihtiyacı yoktu. Bazen bir iyilik meleği gibi oluyordu (dayısının yanında olduğu her saniye için bu geçerlidir) oysa, özünde kötülük yatmaktaydı. En azından babası son altı yıldır onun iyilikle atılmış temelini kötülükle örmüştü ve duyguları bir süre sonra karamsarlığa, kötülüğe doğru ilerliyordu. Şimdi dayısının sorduğu soruya dönmesi gerekiyordu. Sesini ilk defa değiştirmeden konuşmaya başladı. " Sen yanımda oldukça hiç bir şeye ihtiyacım yok dayıcığım. A tabi bir sorun var ki bu çok büyük bir sorun, Ravenclaw binasının öğrenci başkanı olmak istiyorum. Bir el atsan nasıl olur? Hani son sözü müdür söyler olayı... " Olivia sesinin bu kadar tatlı çıkacağını bilmiyordu, dilini çıkararak dayısına batı. Söylediği tabikide bir şakadan ibaretti fakat böyle bir şey olması hiçte fena olmazdı. Dayısının yüzündeki ifade şaka yaptığını bildiği için gayet normaldi. Ama bu konuda ısrar ederse olabilecekleri çok iyi biliyordu genç cadı. " Neyse, zaten bir şakaydı. Torpil isteyen kim. Zaten tüm yıl torpilli olduğum konusunda atıp tutuyorlar. Ama bilmiyorlar ki benim adaletli dayımın asıl büyük işkenceyi bana yaptığını. " Dayısı, her zaman onu en zoruyla sınamıştı, böylece hayatta daha başarılı bir yeğeni olacaktı. Söyledikleri bir şaka değil, gerçekti. Dayısı gerçekten en büyük işkenceyi ona yapmaktaydı, yaptığı en küçük bir harekette doğru ceza odasına giderdi. Küçükken bile bu böyleydi, dayısının kurduğu bir sistem sayesinde Olivia yaramazlık yaptığı zaman Ceza Koltuğu dedikleri koltuğa oturur ve affedilene kadar oradan inemezdi. Bir süre sonra aklında yer eden bu koltuğa yaramazlık yapar yapmaz kendisi hiç bir şey dedirtmeden oturmaya başlamıştı. Aklına gelen bu komik anıyla beraber yüzündeki gülücük tekrar ortaya çıkmıştı. Acabağa Alegra'ye da böyle yapıyor muydu? Bunlar onu ilgilendiren konular değildi, o sebeple sadece kuzeni olmasına saygı göstererek konuyu kafasından atmaya çalıştı.

Dayısı tekrar yanına gelmişti ve yanına oturmuştu. Olivia konuyu dağıtmak adına " Sen bir şey mi yapıyordun? Umarım bölmedim..." dedi ve dayısının vereceği karşılığı beklemeye başladı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue100/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (100/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeC.tesi Eyl. 05, 2009 11:44 am

"Sen yanımda oldukça hiç bir şeye ihtiyacım yok dayıcığım. A tabi bir sorun var ki bu çok büyük bir sorun, Ravenclaw binasının öğrenci başkanı olmak istiyorum. Bir el atsan nasıl olur? Hani son sözü müdür söyler olayı... " dedi Olivia şaka yapar bir ses tonuyla. Oliver bu sözleri bilirdi, çünkü Olivia'yı iyi tanırdı; o hep bir şey isteyeceği zaman şakayla karışık Oliver'a kapak atar ve ardından da onun bu isteğine yanıt vermesini beklerdi. Oliver ise onun bu sözüne hiçbir şekilde karşılık vermeden odasını düzenlemeye devam etti. Oldukça çok dağılmıştı -bu Oliver'a göreydi- ve bu şekilde bir oda görmek Olivia'yı kötü etkiler diye düşündüğü için hemen toplamaya koyulmuştu. Oliver onun sözüne yanıt vermeyince Olivia konuşmasına kaldığı yerden devam ederek ısrarcılığını korumayı başarıyordu. "Neyse, zaten bir şakaydı. Torpil isteyen kim? Zaten tüm yıl torpilli olduğum konusunda atıp tutuyorlar. Ama bilmiyorlar ki benim adaletli dayımın asıl büyük işkenceyi bana yaptığını. " dedi bol bol iltifat eder bir tavırla. Bir yandan da dili dışarıda Oliver'ı süzüyordu. Oliver en nihayetinde elindeki kitabı bir dolabın içine yerleştirip "Bakın hanımefendi; torpil konusunda bulunduğunuz iltifatlar için çok teşekkür ederim, ancak ne yazık ki bina başkanlarını yalnızca ben tek başıma belirlemiyorum ve emin ol ben belirleseydim; senin gibi çok bilmiş bir büyümüşte küçülmüşe birinci sınıf öğrencilerini emanet edip onların hayatını tehlikeye atamazdım." dedi, o da tıpkı Olivia gibi ona şakayla karışık gerçekleri yansıtma taktiğini kullanıyor; onu bu konuda ikna etmek için elinden geleni ardına koymuyordu. "Ayrıca işkence diye bahsettiğin şeyler senin iyiliğin içindi. Şuanda bu kadar iyi bir büyücü olmanı sağlayan faktörlerden en önemlisi; disiplin..." dedi son cümlenin üstüne bastıra bastıra. Oliver ona yeterli ve açıklayıcı bir yanıt verdiğini düşünerek işini yapmaya devam etti. Olivia'nın sandığını bir kenara koyduktan sonra yatağın üzerinde bulunan pelerinini aldı ve düzgünce katlayıp bir kenara koydu. Olivia onu seyrediyor ve hala bir ümit belki kabul eder diye ağzını seyrediyordu. Oliver onu pek aldırış etmeyince Olivia yalnızca onu seyretmekle yetinebildi; Oliver düzenlemeyi bitirdikten sonra Olivia'nın yanına attı kendini yatağa ve ardından güzel yeğeni ona baktı ve "Sen bir şey mi yapıyordun? Umarım bölmedim..." dedi endişeli bir ses tonuyla. Oliver'ın bir işi yoktu ve her zamanki gibi oyalanmak amaçlı kendine iş çıkartıyordu. Ardından ona döndü ve anlamlı anlamlı bakışlar fırlatarak "Benim sizden daha önemli ne gibi bir işim olabilir ki signora? Emredin kulunuz olayım" dedi neşeli bir ses tonuyla ve ardından ona sımsıkı sarıldı. Onu ne kadar da özlemişti aslında. Bu geliş hiç de fena bir terk sayılmazdı Oliver'a göre. "Önce annene mektubumuzu yollayalım ve ardından seninle okul alışverişine çıkalım ne dersin?" dedi öneri sunar bir edayla ve ardından yerinden kalkıp bir parça parşömen ve mürekkep ile birlikte tüy kalemi alıp Olivia'nın yanına gitti ve yazdıklarını görebilecek bir mesafeye girip yazmaya başladı.

"Sevgili kızkardeşim;

Sana bu mektubu yollamamın nedeni Olivia'nın yanımda olduğunu bilmeni istememdir; okul açılana kadar benimle birlikte kalacak. Hogwarts'a da birlikte gideceğiz; sizin bundan sonra buraya gelmenize gerek yok ben ilgileniyorum..

Not: Olivia Max' e nefretlerini sunuyor..

Oliver.."

"Evet, bu işimiz de hallolduğuna göre artık senin emrindeyim" dedi Oliver elindeki parşömeni rulo yapıp baykuşuna ablasına götürmesi için uzatırken. Ardından ayağa kalktı ve onu beklemeye koyuldu; bugün onunla harika bir gün yaşayacaktı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
Olivia Scarlett Isis
5. Sınıf Ravenclaw
5. Sınıf Ravenclaw
Olivia Scarlett Isis


Mesaj Sayısı : 101
Lakap : Oliv
Kayıt tarihi : 03/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue92/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (92/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeC.tesi Eyl. 05, 2009 12:42 pm

Anlamlı bakışları ile Olivia'ya bakan dayısı Oliver, sesindeki manalı tonla beraber bir uyum içerisindeydi. "Benim sizden daha önemli ne gibi bir işim olabilir ki signora? Emredin kulunuz olayım" Bu sözler Olivia'nın çok hoşuna gitmişti, dayısının espirilerine her zaman gülerdi ve özellikle bu sıkkanlı durumlarına hayrandı. Küçükken ona aşık olmasının (ya da adı her neyse) sebebide belkide buydu. O her zaman anlayışlı, iyi, dürüst ve komik biri olmuştu. Dayısı onun içni tam bir iyilik meleğiydi, sadece kanatları eksikti. Hep bayanlar mı melek olacaktı? Olivia'nın düşlerindeki melek Oliver'dı. Hepte öyle kalacaktı. Bu sözlerin arkasından gelen içten sarılma ile Olivia dayısını ne kadar özlediğini bir kez daha anlamıştı. Biraz böyle kaldıktan sonra dayısı tekrar konuşmaya başlamıştı. "Önce annene mektubumuzu yollayalım ve ardından seninle okul alışverişine çıkalım ne dersin?" Dayısının nasıl bir anda tüm günü programlayabildiğine şaşırıyordu. Annesinin bunu umursamayacağından emindi. " Sanki çok umrundaymışım gibi... " Olivia asla onun gibi olamayacaktı, yataktan kalkarak bir parşömen ve tüy alarak yanına geri dönen dayısının yazdıklarını görebileceği bir mesafe kadar uzaklıktaydı. O kusursuz yazısından, kusursuz cümleler dökülüyordu. İnci gibi yazmayı ne zaman becerecekti peki bu cadı? Hep böyle izlemekle yetineceğe benziyordu.

"Sevgili kız kardeşim;

Sana bu mektubu yollamamın nedeni Olivia'nın yanımda olduğunu bilmeni istememdir; okul açılana kadar benimle birlikte kalacak. Hogwarts'a da birlikte gideceğiz; sizin bundan sonra buraya gelmenize gerek yok ben ilgileniyorum..

Not: Olivia Max' e nefretlerini sunuyor..

Oliver.."


Olivia bu yazdıklarının üzerine sanki babası sıfatındaki kişiyi öldürmüş ve içi rahatlamış gibi hissetmişti. Her zamanki gibi kurtarıcısı dayısı olmuştu, ona büyük bir kaç (bir kaç demek az kalır) teşekkür borcu vardı, kenarda birikmiş kocaman bir defret dolusu. Ama dayısı o defteri es geçebilecek kadar alçak gönüllü biriydi, cadı onunla olduğu süreçte iyi şeyler yapmaya başlıyordu ve daha sonra araya giren ayrılıkla beraber kötülüğe teslim oluyordu. Bir kimlik arayışı içerisinde olan yeğenini çok iyi anlıyor gibi bakıyordu Oliver, parşömeni güzelce kıvırarak baykuş aracılığı ile Marry'e göndermişti bile çoktan... Onun bu hızı kimsede yoktu ve zekası. "Evet, bu işimiz de hallolduğuna göre artık senin emrindeyim" diyen dayısının sesindeki o ilk alış verişe çıktıklarındaki heyecanı hissediyordu. Epeydir beraber bir şeyler yapmıyorlardı, bugün harika bir gün olacaktı. Olivia hiç bir tikilik ve gıcıklık yapmamaya karar vermişti üstelik, bu Dünya tersine dönüyor demekti. Dayısına sıkı sıkı sarılarak yanağına kocaman bir öpücük konduran yeğeni alış veriş fikrini kafasında gezdirip durmaya devam ediyordu. Sesi heyecanlı ve mutlu bir şekilde yükselmişti. " Süper, o halde alış verişe gidiyoruz değil mi? Harika olacak, ilk zamanlardaki gibi, tek fark ben büyüdüm ama sen hala küçüksün... " Sözlerini bitirdiğinde dayısına bir kez daha sarıldı ve içinden onu hiç kaybetmemeyi dileyip durdu. Duygusallığın zamanı değildi ama dayısının ona bir söz vermesini istiyordu. İçini kemiren kurt ancak onun verdiği sözle duracaktı. Çünkü onun dudaklarından çıkan her kelime onun için bir anlaşmadan daha da garantiliydi. "Dayı... Senden bir söz vermeni isteyeceğim." Dayısı gülümseyerek ona bakıyordu, Olivia ise hiçte üzgün değildi artık. " Beni hiç bırakmayacaksın tamam mı? Bende senin her dediğini yapıcam dayıcığım. " Beklentili gözleri tekrar onu hapsetmişti, dayısı buna cevap verme gereği bile duymayan bir yüz ifadesiyle sözünü vermişti. Olivia tekrar eski haline dönerek dayısının üzerine şöyle bir baktı. Giysileri iyiydi, hoştu ama üzerini değiştirmesi daha iyi olacaktı. Hemen yanı başında dayısının asası duruyordu ve ona uzanan yeğeninin ne yapacağını merakla bekliyordu. Asayı dayısına uzatan Olivia, " Hiç tek başına düzgün giyinemeyecek misin sen Oliver? İşimiz iş seninle." diyerek ondan kendisi gini siyah bir şeyler giymesini beklemeye başladı. Yaptığı bu şakalar dayısının ona temelden verdiği samimiyete dayanıyordu, asla ukalalık olarak algılanmazdı. Onların diyalogları çok farklıydı, bunu çözebilende henüz yoktu. Kim bilir, belkide ileride birileri çözecekti?

" Ah, yapma dayı bunu giyecek olamazsın değil mi? Hadi gençliğini konuştur... Sana siyahın çok yakışacağına eminim. Rocker Olivier... Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Muggle'ların işi olmasına rağmen piercing ve dövme çok hoş. Sana yaptırmalıyız... " Rocker Oliver'ı söylerken ellerini havada afiş gösterir gibi hareket ettirmişti. Dayısı onunla dalga geçer gibi gülüyordu ama Olivia ciddi bir bakış atarak onun üzerine siyah bir şeyler giymesini beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue100/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (100/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimePaz Eyl. 06, 2009 8:23 am

Oliver mektubu baykuşun ağızına yerleştirip uçurttuktan sonra Olivia konuşmaya başladı. " Süper, o halde alış verişe gidiyoruz değil mi? Harika olacak, ilk zamanlardaki gibi, tek fark ben büyüdüm ama sen hala küçüksün... " dedi neşeyle. Oliver ona sadece gülümsedi ve ardından onu incelemeye devam etti. Söyledikleri ne kadar da doğru şeylerdi aslında; zaman değişmişti ve Olivia kocaman bir genç kız olmuştu. Kendine ait bir yaşamı, arkadaşları ve planları vardı; bunları düşününce su gibi akıp geçen bu varlığın ne kadar değerli olduğunu anlamak güç olmamıştı onun için. Kafasını sallayarak ona cevabını verdi ve ardından Olivia tekrar konuştu. "Dayı... Senden bir söz vermeni isteyeceğim." dedi usulca; Oliver ona gülümsüyor hiçbir şey demiyordu. Küçük yeğeni ondan ne isteyecekti acaba yine? Bunu sık sık yaptığı için Oliver bu sözlere alışıktı ve bu yüzden onu pek öneme almıyordu. " Beni hiç bırakmayacaksın tamam mı? Bende senin her dediğini yapıcam dayıcığım. " dedi usulca ve istekli bir sesle. Oliver'dan cevap gelmesini bekleyen Olivia'ya Oliver baş salladı ve ardından "Seni hiç bırakmayacağım ufaklık. Hep birlikte olacağız." dedi sakin bir ses tonuyla; gülümsemekten başka hiçbir şey yapmıyordu. Yeğeniyle yaşadığı bu dakikalar onun için çok kıymetliydi; uzaklaşmanın ardından yaşanılan bu yakınlaşma iyiye alametti. Onlar birbirlerine bakıp güze dakikalar yaşarken Olivia yine her zamanki gibi yaptı bir manyaklık ve bu sessiz ve huzurlu ortamın havasını kırmayı başarmakta gecikmedi. " Hiç tek başına düzgün giyinemeyecek misin sen Oliver? İşimiz iş seninle." dedi gülümseyerek. Oliver kahkahayı patlattı ve ardından "Üzgünüm bayan, ben sizin gibi trend değilim ve unutma ben ciddi görünmek zorundayım." dedi Oliver samimiyetle ve ardından ona göz kırptı. Sonra ona dikili olan gözleri görünce Olivia'nın ısrarcı olduğunu anladı ve üstüne ne giyebileceği hakkında danışan gözlerle karşısındaki büyümüşte küçülmüş yeğeni Olivia'ya baktı.

" Ah, yapma dayı bunu giyecek olamazsın değil mi? Hadi gençliğini konuştur... Sana siyahın çok yakışacağına eminim. Rocker Olivier... Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Muggle'ların işi olmasına rağmen piercing ve dövme çok hoş. Sana yaptırmalıyız... " dedi Olivia çılgın bir ses tonuyla. Oliver boğazındaki tükürüğünü bile yutkunmakta zorlandı ve ardından ufak bir tıslamayla duruma müdahale etti. "Sana emanetiz dediysek; bizi maymuna çevir demedik." dedi ve ardından normal bir hal olarak "Şöyle fazla göze batmayacak şekilde bir değişiklik yapabilirsin, onun dışında maskara olurum." dedi göz kırparken. Oliver asasını salladığında üstünde farklı kıyafetler vardı. Daha sonra Olivia'ya baktı ve "Bu nasıl?" dedi dudak bükerek. Olivia'nın üstündekiler hakkında ne diyeceğini merak ediyordu doğrusu; siyah jean pantolonunun üstündeki siyah tişörtü beğenir miydi bilinmez ama Oliver bu kıyafetlerin içinde pek rahat sayılmazdı. Hatta bu kıyafetlerden rahatsızlık bile duymuştu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
Olivia Scarlett Isis
5. Sınıf Ravenclaw
5. Sınıf Ravenclaw
Olivia Scarlett Isis


Mesaj Sayısı : 101
Lakap : Oliv
Kayıt tarihi : 03/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue92/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (92/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimePaz Eyl. 06, 2009 9:14 am

Dayısının sesi adeta tırsmış ve Olivia'ya hayret edermiş gibi çıkıyordu. Olivia bu tepkinin yersiz olduğunu düşünüyordu. "Sana emanetiz dediysek; bizi maymuna çevir demedik." Yüzündeki muzur gülümsemeyle dayısına bakan genç cadı, büyük bir değişimle dayısının sözlerini devam ettirmesini izledi. "Şöyle fazla göze batmayacak şekilde bir değişiklik yapabilirsin, onun dışında maskara olurum." Maskara lafına çok şaşırmıştı, ona göre bu giyim tarzı normaldi ve dayısının giyimi ise anormal olandı. Fazla bekletmeden eline aldığı asasını oynatarak üzerine Oliv'in dediği tarzda bir şeyler giymeye çalışan dayısı büyük bir değişime uğramış gibi görünüyordu. Sanki bir kaç yaş birden gençleşmiş, on sekiz yaşında bir delikanlı olmuştu. Altındaki siyah jean ve siyah t-shirt ona tam bir Rocker havası katarken, yüzündeki o pek alışamamış, rahatsız olur ifade tüm büyüyü bozmaya yetmiyordu. Olivia'nın gözleri kocaman açılmıştı ve hayran bir şekilde dayısına bakıyordu, bir kez daha aşık olmuştu ona. Daha önce neden hiç böyle giyinmemişti ki? Ona gerçekten çok yakışmıştı ve kaşında bir piercing ile daha yakışıklı duracağını düşünüyordu. Belkide ufakta bir dövme bu imajı pekiştirebilirdi... Ama hala bir kaç eksik vardı, gençliğe uymayan dayısı birden gençleşince yüzündeki ifade karışmıştı. Kibar ve meraklı ses tonuyla "Bu nasıl?" diyen dayısına hala bir kaç ekleme yapmak isteyen fakat alacağı cevaptan korkan gözlerle bakıyordu. Yüzünde oluşan tebessümle konuşmaya başladı " Birden, bir kaç yaş gençleştin adeta. Yani zaten gençtin ama... Yani şey... Dayı harika oldun harika. Ayrıca tüm gençlik bunları yapıyorsa sorun bence siz olgunlardadır. Anormal olan sizdiniz, şuanda normalleştin. Kaşında bir piercing istemediğinden emin misin dayıcığım? " Meraklı ve istekli gözlerle dayısına bakıyordu cadı, onu dövmeli ve piercingli hayal ettiği anda birden sesine hakim olamayarak " Sırtınada her yeri kaplayacak bir ejdeha... Off süper olur..." diye çığlık attı. Abarttığını anladığında ellerini ağzına götürdü ve dudaklarından ses çıkmasını engelledi. Kıpkırmızı olmuştu, utanmış gözlerle tekrar zemini incelemeye koyuldu. " Çok özür dilerim dayı... Kendimi tutamadım. " dudaklarının arasından yalnızca bu nacizane nameler yükseliyordu.

Oliver, gerçektende bunları yaptırdığında çok yakışıklı olabilirdi, gençlik ve olunlugun farkı bu işte. Oliver bunları saçmalık olarak karşılarken, yeğeni aşırı doğal görüyor ve normal olanın kendi anormal olanın dayısı olduğunu düşünüyordu. Gözlerini dayısına dikmiş affedilmeyi bekliyordu. En son imaj değişikliğinden konuştuklarında babasından okkalı bir sersemlet büyüsü yemiş ve kolunu kırmıştı. Gözlerini kapatıp beklemesini sürdürürken canlanan bu sahnelerle beraber gözünden bir damla daha yaş akmıştı. " Dayı, cidden üzgünüm söz veriyorum bir daha karışmayacağım giyimine..." Titremeli cümlelerin içinde zarar görecekmiş gibi bir korku saklıydı. Kendini dayısından geriye çekmişti, sanki ona vurmasını bekliyor gibi. Max, onun psikolojisinde büyük yaralar açmışa benziyordu. Titreyen elleri, yüzünü korumak için önünde duruyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue100/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (100/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimePtsi Eyl. 07, 2009 10:37 pm

"Birden, bir kaç yaş gençleştin adeta. Yani zaten gençtin ama... Yani şey... Dayı harika oldun harika. Ayrıca tüm gençlik bunları yapıyorsa sorun bence siz olgunlardadır. Anormal olan sizdiniz, şuanda normalleştin. Kaşında bir piercing istemediğinden emin misin dayıcığım? " demişti konuşmasının ardından sevimli bir sesle. Oliver'ı bunu yapmaya ikna etmek için yapılmış bir sesti bu; Oliver tabiki bunu reddedecekti. Kendini o tarz şeylerin içinde hayal etti bir an ve ardından midesi bulanır gibi oldu. Bundan ne anlıyorlardı gençler, Oliver bir türlü çözememişti. Oliver bunları düşünürken Olivia odayı inletecek derecede sesli bir şekilde bir çığlık attı. "Sırtınada her yeri kaplayacak bir ejdeha... Off süper olur..." dedi heyecanlı bir şekilde. Oliver ne olduğunu anlayamamıştı, nerden çıkmıştı şimdi bu tepki? Olivia'nın bu tepkisine her ne kadar anlam veremese de onun çok heyecanlı olup bir anda bu tepkiyi verdiğini düşünerek onu azarlamamıştı ama gözleriyle ikaz eder bir bakış fırlatmıştı ona. "Çok özür dilerim dayı... Kendimi tutamadım. " demişti çekingen bir ses tonuyla. Kıpkırmızı olmuş, bir domatese dönmüştü. Biraz önce evden kaçmanın verdiği utangaçlıkla seyrettiği zeminin bir başka bölümünü seyrediyordu şimdi gözleriyle. Çok utandığı belliydi ama Oliver ona yolladığı ikazın bu kadar sert olabileceğini düşünmemişti; şimdi o bile kendinden utanmaya başlamıştı. Ona yeniden alışmaya çalışan yeğenini üzmüştü daha ilk dakikalardan. Onunla geçireceği günler ve bir yıl boyunca geçirecekleri derslerde ne olacaktı peki? Onunla bu berbat başlangıç hiç iyi olmamıştı; Olivia'yla ne yapacağını düşünedururken Olivia'nın gözünün kapalı olduğunu gördü; tuhaf şekilde acı hisseder gibi olmuştu ve gözünden bir damla yaş akmıştı. Akan yaşla beraber konuşmuştu çok usul bir sesle. "Dayı, cidden üzgünüm söz veriyorum bir daha karışmayacağım giyimine..." demişti ağzından çıkan zar zor sözcüklerle bu cümleyi kurabilmişti yalnızca. Oliver onun bu halini görmeye hiç alışık değildi ve kendini feci durumda suçlu hissetmişti. Hemen ona yaklaştı ve ona sarılıp "Saçmalama.. Sen sadece bana yardım etmek istedin. Ama bir tek problem var; seninle benim zevklerimiz farklı. Bu yüzden ikimizde istediğimiz gibi giyinelim." dedi gülümseyerek ve ardından yeğeninin gözünden akan yaşı sildi ve onun yüzüne bakıp "Hadi şimdi çıkalım. Daha çok işimiz var." dedi neşeli bir sesle. Yeğeninin ne durumda olduğunu anlamıyordu çünkü o on dört yaşında, ergenlik çağına yeni girmiş; içinde ruhsal problemler yaşayan değişik bir kızdı. Onunla herkesle konuştuğu gibi konuşamazdı bu yüzden ve artık Oliver onunla konuşurken daha dikkatli olmaya karar verdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
Olivia Scarlett Isis
5. Sınıf Ravenclaw
5. Sınıf Ravenclaw
Olivia Scarlett Isis


Mesaj Sayısı : 101
Lakap : Oliv
Kayıt tarihi : 03/09/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue92/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (92/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeSalı Eyl. 08, 2009 10:11 pm

"Saçmalama.. Sen sadece bana yardım etmek istedin. Ama bir tek problem var; seninle benim zevklerimiz farklı. Bu yüzden ikimizde istediğimiz gibi giyinelim."

Dayısının dudaklarından dökülen o avutucu sözlerle beraber onu saran o pozitif büyücü ister istemez gözünden damlayan yaşı silmişti. Ne oluyordu ona? Yaşananları abarttığı büyük bir gerçekti ama yaşanan şeylerde abartılmayacak gibi değildi. Olumsuz düşünceleri bir kenara atmayı beceremeyen Olivia dayısının kollarında kendini güvende hissediyordu. Yüzündeki gülümseme Olivia'ya vurmayacağını anlatıyordu, saçmaladığını anlayan küçük cadıda dayısına sıkı sıkı sarıldı ve bir süre böyle kaldı. Dayısının neşeli sesi etrafı sardığında başını kaldırdı ve bebekliğinden beri hayran olduğu o yüze baktı. Dudakları kıpırdıyordu ve "Hadi şimdi çıkalım. Daha çok işimiz var." diyordu. Haklıydı. Oldukça çok işleri vardı. Bu alış verişlerden son iki yıldır babasıyla yapmak zorunda olduğu için nefret eden Olivia, bu yıl tekrar sevmeye başlamıştı. Gülümseyerek yerinden kalktı ve dayısının üzerindekilere baktı. " Artık değiştirsen iyi olur sanırım." dedikten sonra dayısı büyük bir rahatlama ile asasının salladı. Tekrar o yarı ciddi yarı spor görünümüne kavuşmuştu. Olivia onu böyle daha çok sevdiğini anlamıştı, onu dayısı olduğu için seviyordu başka birine benzetmeye çalışmıyordu. Yerinden kalkan dayısı ufak adımlarla kapıya doğru ilerledi. Olivia kapıyı araladığında " Harika bir gün olacak dayı." diyen düşüncesine mani olamayarak dışarıya vurdu bu sözleri. Çatlak Kazan'dan çıkışa doğru ilerleyen dayı ve yeğeni büyük bir alış veriş bekliyordu. Kim bilir ne kadar yorulacaklardı. Olivia dayısıyla olmanın sevincini yaşarken evde babası tarafından okunan mektup, öfke dolu bir karşılık alıyordu. Kocaman ellerinin öfkeyle oynattığı tüy nefret dolu satırlara imza atıyordu. Sonuna eklenilen Max... yazısı ile mektup tamamlanmıştı. Baykuşa verilen öfke seli yola koyulmuştu bile. Acabağa mektubu alınca neler olacaktı? Max oraya gelecek miydi? Olivia geri dayısından ayrılacak mıydı? Dayısı bu satırları okuduğunda ne yapacaktı? ...


Bunları merak ediyorsanız bizi takip edin...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Oliver H. Whisper
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Müdür | Tılsım-Muska Profesörü
Oliver H. Whisper


Mesaj Sayısı : 328
Lakap : Oll, Hec, Who
Kayıt tarihi : 28/08/09

Rp Puanı
Rp Puanı:
'Kaçak'ın Yalvarışı Left_bar_bleue100/100'Kaçak'ın Yalvarışı Empty_bar_bleue  (100/100)

'Kaçak'ın Yalvarışı Empty
MesajKonu: Geri: 'Kaçak'ın Yalvarışı   'Kaçak'ın Yalvarışı I_icon_minitimeÇarş. Eyl. 09, 2009 8:29 am

RP Diagon Yolu'nda devam edecektir...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hcbo.roleplaylife.net/lejant-f6/oliver-h-whisper-t121.htm
 
'Kaçak'ın Yalvarışı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HCBO Role Play Game :: Büyücü Yerleşme Yerleri :: Diagon Yolu :: Çatlak Kazan-
Buraya geçin: