|
|
| Büyük Salon | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Wentworth D. Bullock Müdür Yardımcısı | KSKS Profesörü | Ravenclaw Bina Sorumlusu
Mesaj Sayısı : 1368 Lakap : Went Kayıt tarihi : 01/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (62/62)
| Konu: Büyük Salon C.tesi Eyl. 05, 2009 5:41 am | |
| | |
| | | Claire Trisha Bullock Seherbaz
Mesaj Sayısı : 288 Lakap : ' qia ' Kayıt tarihi : 28/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Ptsi Eyl. 14, 2009 7:12 am | |
| Kişiler: Claire Trisha Bullcok, Alejandro Devin Gonzales
Zaman: 23 suları...
Kurgu: Claire'ın patronusunu alıp malikaneye gelen Ale ile aralarında geçen dugusal bir yakınlaşma, olayları ikisi içinde daha da karmaşıklaştıracaktır.
~ Rp İn ~ | |
| | | Alejandro Devin Gonzales Sihir Bakanı Asistanı
Mesaj Sayısı : 36 Lakap : Ale Kayıt tarihi : 30/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (87/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Ptsi Eyl. 14, 2009 8:43 am | |
| Bakanlığın mucizevi bir şekilde durgun olan günlerinden biri bitmek üzereydi. Bütün gün tek yaptığı şey bazı belgeleri onaylamak ve birkaç görüşme yapmak olan Ale gitmek için toparlanırken ilk defa bu binadan çıktığına bu kadar seviniyordu. Son zamanlarda bir hareketlilik olmasını bile istemeye başlamıştı. Ceketini almadan önce durdu ve iyice bir gerindi. Biraz özgürlük istiyordu bu gece canı, biraz sorumluluk duygusundan arınmak, hayatında bir kere gerçek anlamda ciddiyeti bir kenara bırakmak. Ceketini giydi ve üstünü başını bir kez daha kontrol etti dikkatlice. Tam çıkmaya hazır olduğunu düşünüyordu ki, başına defalarca kez gelmesine rağmen yine de onu her seferinde şaşırtabilen bir olay oldu. Pencereden içeri oldukça parlak bir ışık hüzmesi süzüldü ve tam Ale'nin önüne gelerek durdu, yarasa şeklini aldı. Kimin bir yarasa patronusu olduğunu hatırlayamayan genç adam, şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışarak gece yaratığının konuşmasını bekledi. 'Acil. Türkiye, Etel malikanesi.' Sonra yarasa geldiği gibi bir şekilsizlik içinde yok oldu. Ale bir süre patronusun durduğu yere baktı. Bu kadar acil ne olabilirdi ki Etel malikanesinin sahiplerinden biri olduğunu bildiği Claire Bullock onu oraya çağırabilirdi? Evet, bir süredir duymadığı bu sesin sahibini tanımıştı. En son karşılaşmalarının anısı hala taptaze, aklının bir köşesinde duruyordu. Sonunda sadece burda böyle dikilmekle bir şey elde edemeyeceğini anladı ve bakanlığın dışına çıkarak Türkiye'ye cisimlendi.
Bu ülkeye daha önce sadece bir iki kere gelmişti, geldiğinde de çok kalamamıştı. İstanbul'u çok iyi bilmiyordu. Direk malikaneye cisimlenemediği için, materyalize olduğu yerden sahil boyunca yürümeye başladı. Denizin tuzlu kokusunu alırken ve yol boyunca sıralanmış olan büyüklü küçüklü ağaçların tatlı rayihalarını içine çekerken büyücülerin bırakabileceği türden bir iz aradı çevresinde. Sonunda onu bulduğunda sahil yolunu yarılamıştı. İzi takip ederek bir çok yeni görünümlü binanın arkasına saklanmış gibi duran, esas yoldan kocaman, ağır görünümlü bir demir kapıyla ayrılmış olan küçük malikaneyi buldu. Burası bir büyücü evi gibi durmuyordu gerçi, ama Alejandro dış görünüşün her zaman içeriye yansımadığını da biliyordu. Yavaşça kapıya yaklaştı ve elini, kapının sağ tarafında bulunan zili çalmak için uzattı. O sırada diğer taraftan adım sesleri duydu ve bir süre sonra kapı açıldı. Bundan önce içerisinin neye benzediği hakkında ne düşünmüşse bu onlardan kat kat daha fazlaydı. Tam önünde duran, soğuk ifadeli, oldukça güzel genç cadıyla başlayarak düşünülürse, içerisi bir cennet gibiydi. Claire'e gözlerini dikip boş boş baktığını fark edince kendini toparlamak için şöyle bir silkindi ve boğazını temizledi. 'Merhaba, Clai... bayan Bullock. Ben...' Saçmalamaya başladığını fark ederek sustu hemen. Genç cadının bir kaşı yukarıya doğru çok hafifçe kavislenmişti, ama yüzü hiçbir ifade yansıtmıyordu. 'Acil bir şey olduğunu söylemişsiniz mesajınızda. Hemen geldim.' diye bitirdi Ale çabucak. Bir yandan da, hoşlandığı kadının önünde bile bir iş adamı edasıyla konuştuğu için kendine kızıyordu. | |
| | | Claire Trisha Bullock Seherbaz
Mesaj Sayısı : 288 Lakap : ' qia ' Kayıt tarihi : 28/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Ptsi Eyl. 14, 2009 9:46 am | |
| Genç cadı son zamanlarda yaşanan her şeyin kafasını karıştırmasından sıkılmıştı artık. Went'in gerzek bakanla yaşadıkları yetmiyormuş gibi, aptal kurdun saplantıları... Ah elbette! Hogwarts da var! Kanı bozuk bir müdür, bulanık öğrenciler ve Nicholas! Kapana kısılmaktan nefret ediyordu Claire. Ama tüm bu yaşananların nefesine dolanan boğukluğu bundan fazlası değildi maalesef. Bir de aşk vardı... Şimdi kanı bozuk bakana saldırmak varken, tek istediği sevdiği adamı doyasıya izlemekti. Ne kadar garipti bu his... Sahip olduğu tek şeyi gölgeleyebiliyordu sadece hatırladığında bile... Öfke... Sevginin dokunduğu kalbi nefretini saydamlaştırıyordu usulca. Kalp mi? Genç cadı varlığını bile bilmediği zaafını böyle mi tanımlıyordu şimdi? Acı bir tebessüm dalgalanırken çehresinde asasını çıkardı ve mırıldandı " Expetro Patronum " Asanın ucundan gümüş bir yarasa fırladı. Cadının etrafında silik ama hızlı uçarak gecenin karanlığında kayboldu. Ale'e gönderdiği mesaj sadece gelmesini umarak uydurulan aptalca bir bahaneden ibaretti. " Acil. Türkiye, Etel malikanesi. "
Malikaneye doğru hızlı adımlarla ilerledi genç cadı. Şimdi Ale geldiğinde -gelirse tabi- ne söyleyecekti ki? Özlediği için çağırdığı bu sorunun cevabı olamazdı! Peki ya ne diyecekti? Aklı karmakarışıktı malikanenin zeminine ayak bastığında. Kapıyı hızla kapadı ve yeri dövercesine sert adımlarla aşındırırken, heyecanına yenik düşüyor ve ne yapacağını kafasında tartmaya çalışıyordu. Daha bir kaç dakika geçmişti ama birden kulağına çalınan ayak sesleriyle birlikte tüm dikkati tuzla buz oldu. Otomatik olarak eli kapının koluna uzandı, hızla kendine doğru çektiğindeyse burun buruna geldi beklediği adamla. Ale... Gelmişti işte... Genç cadı kalbinin düzensiz atışlarını umursamamaya çalışarak, çehresindeki ifadesizliğin belirginleşmesini bekledi. " Merhaba, Clai... bayan Bullock. Ben... Acil bir şey olduğunu söylemişsiniz mesajınızda. Hemen geldim. " Ale'in sözlerini dinleyip başıyla soğuk bir selam verdi. " İçeri gel Ale. Ve Bayan Bullock demekten vazgeç lütfen. Davranışların ne kadar hoşuma gidiyorsa, hitapların bir o kadar sinirime dokunuyor. " Sesindeki soğuk tınıyı yok etmek istercesine, hafifçe öksürdü. İçeri buyur ettiği adamı süzmeye başladı. Aptal, aptal konuşmanın getirisi pişmanlık beynini zorlarken genç adamın çehresinde gezdirdi parmaklarını. Malikaneye sızan ayın pırıltısı genç adamın siluetini renklendiriyordu. Malikanenin kasvetli havasının sindiği büyük salonun girişindelerdi ve genç cadı gözlerini Ale'in üzerinden çekmeyi başardığında Ale'in elini tutarak büyük salona ilerlemeye başladı. Belki de konuşmalıydı şimdi? Ama kelimeler sessizce köşelerine siniyor ve yetersizlikleri Claire'ın dudaklarında saydamlaşıyordu. Kendini şaşırtarak Ale'e devirdi bakışlarını genç cadı. Nerden geldiğini anlamadığı bir cesaret tüm ruhunu esir alırken genç adamın dudaklarını, titrek dudaklarıyla birleştirdi. Özlemi soluğunu keserken usulca mırıldandı. " Adını bilmiyorum hissettiklerimin. Yabancı şimdi her şey. Ama nasıl olduysa... Ben seni... " Genç cadı derin bir nefes aldıktan sonra genç adamın gözlerinin içine bakarak fısıldadı. " Sonsuzluğum oldun. Hep öyle kal Ale... " Söyledikleri kendisini tanıyamayışını sağlıyordu ve bir yanı kalbini söküp atmak isterken, şimdi esiri olduğu kalbi, hiçbir şeyi umursamadan dile geliyordu... | |
| | | Alejandro Devin Gonzales Sihir Bakanı Asistanı
Mesaj Sayısı : 36 Lakap : Ale Kayıt tarihi : 30/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (87/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Ptsi Eyl. 14, 2009 12:28 pm | |
| Pekala. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünüp apar topar buraya geldiğinde aklındaki fikir tam olarak bu değildi. Boş konuşarak bazı şeyleri yine mahvedebileceğini, genç cadıyı kendinden iyice soğutabileceğini bile düşünmüştü kısa bir an için, ama böyle bir şey hiç aklına gelmemişti. Ama buna ayak uydurmaya kararlıydı. Malikanenin kocaman salonuna girerlerken, Claire'in öpüşüne büyük bir arzuyla, hatta nerdeyse doymak bilmeyen bir açlıkla karşılık verdi. 'Adını bilmiyorum hissettiklerimin. Yabancı şimdi her şey. Ama nasıl olduysa... Ben seni...' Seviyorum. Çok seviyorum. Aslında söylemesi bu kadar basit olan bir kelimenin, ikisinin de dudaklarının ucuna kadar gelip, orda donup kalması ne kadar da garip bir durumdu. Birbirlerine itiraf edemedikleri duygular aralarında büyüyüp kaskatı bir hal almaya devam mı edecekti böyle? 'Sonsuzluğum oldun. Hep öyle kal Ale...' Claire'in en son söylediği bu sözler genç adamı beyninden vurulmuş gibi etkilemişti. Kendine olan kızgınlığı bir adım daha öteye gittiğinde, boğazından kendisini protesto edercesine, inlemeye benzeyen bir ses çıktı. Öpüşmelerine verdikleri kısacık arada, 'Claire...' diye fısıldayabildi sadece, nefes alış verişlerinin ritmi o kadar hızlanmıştı ki, daha fazlasını söyleyemiyordu bile. Gözleri bir anlığına, önüne geldikleri şömineye kaydı. Sanki şu anda içinde cayır cayır yanmaya başlayan alevlerin bir aksini burada görmek istiyormuşçasına, kendini biraz daha doğrultarak asasını çıkardı ve şömineye doğrultarak büyülü sözleri mırıldandı. Bir saniye içinde şöminede güzel, pırıl pırıl bir ateş yanmıştı ve sıcacık ışığı, bedenlerini inanılmaz bir tutkuyla sarıyordu. Bir an için durdu ve sağ elini Claire'in sol yanağına koyarak tatlılıkla onun gözlerinin içine baktı. 'Sonsuza kadar yanında kalacağım Claire. Bütün hayatımı seninle paylaşmaya hazırım. Sen...' Devam edemedi, çünkü devam etmesini sağlayacak kadar güçlü bir kelime bulabileceğine inanmıyordu. Genç cadıyı belinden daha sıkıca kavrayarak nazikçe, nerdeyse onu incitmekten korkarak, onunla birlikte yere uzandı. | |
| | | Claire Trisha Bullock Seherbaz
Mesaj Sayısı : 288 Lakap : ' qia ' Kayıt tarihi : 28/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Salı Eyl. 15, 2009 4:03 am | |
| Bedenini kavrayan adamı gözlüyordu qia. Onun kontrolünde zemine uzanan bedeni olağanca masumiyetiyle irkiliyor ve karşı konulamaz bir hal alıyordu. Genç adamın büyülü sözleriyle canlanan ateş, tüm salonu aydınlatıyordu şimdi. " Claire... " Genç cadının şehvetten fazlasıydı hissettikleri. İlk defa bedeninden fazlasını vermişti bir erkeğe... İlk defa saflaşmış ilk defa masumlaşmıştı bakışları. Bedenleri usulca birleşirken geriye tek kalan sessizlik olmuştu. Havanın tüm buğusuna karışmıştı şehvet. Ama genç cadının burnuna süzülen tek koku aşka aitti. Ale'in kokusu… Kulağına eğilip fısıldayan büyücüye kulak kesildi usulca. “ Sonsuza kadar yanında kalacağım Claire. Bütün hayatımı seninle paylaşmaya hazırım. Sen... “ Yanaklarına dokunan dudakları o kadar masumdu ki. Nasıl baş edecekti bu hislerle Claire? Korkuyordu artık… Bu şekilde gelişmesini beklemiyordu hiçbir şeyin. Önemsiz bir ayrıntıyken bu hisler, şimdi gerçeğe dönüşmüş ve tüm damarlarında tutkuyla dolaşmaya başlamıştı. Buda neydi böyle? Aşk mıydı? Yoksa aptallık mı ediyordu genç cadı? Kalbini yerinden söküp alan adama sevgi dolu gözlerle baktı. Hata mıydı bu yoksa? Kalbi sevmeye hazır mıydı? Sevgiyle tanışmadan, sorgulamadan… Öylesine kabullenmeye… Direnmeliydi belki de… Yada yok saymalı? Ale'in yüzünde gezdirdi parmaklarını. Yaşayamadığı yada yaşamaktan kaçındığıydı şimdi karşısına inatla dikilen his. Aşk ilk defa böyle kusursuzca dokunmuştu ruhuna ve susmuştu tüm hayali tutunuşlar. Şimdi ne yapmalıydı? Arkasını dönse, gitse… Kaçsa kendinden… Duramazdı ki! Yada kalsa… Sımsıkı sarılsa sevdiği adama… Yapamazdı ki! O yüzden sadece sustu. Ne kal diyebilirdi kalbine. Gitme o adamla! Nede sürüklenebildi en garip masala… Sustu. Ne konuşabilirdi artık, sözcükler yeterdi anlatmaya… Nede dokunabilirdi hep kaçındığı sonlara. Sustu. Ale'in masum yüzünü seyre dalıp yavaşça yaklaştı yakışıklı büyücüye. Dudaklarını aralayıp usulca öptü. Sonra kendini yavaşça geri çekip, baktı tekrar yüzüne genç adamın. Her şeyi anlatmak istercesine… Belli edemediği hisleri bakışlarına dökerek, belki anlaşılır diye. Susuşlarını tıkıştırdı aşkı ve dokunuşlarıyla haykırdı sessizliğe, “ Seni seviyorum… “ Duyulamayan iki çift söz, karanlığa karıştı ve hoyrat aşk, ilk defa bu savaştan galip ayrıldı. Ne garip… Ale bunları ne duydu ne de anladı. Genç cadı usulca yasladı başını, genç büyücünün göğsüne. Tek istediği anlaşılmaktı şimdi. Ama ne çare! Genç büyücü sadece anlamak istercesine bakıyordu şimdi. Claire hiç konuşmadan öylece duruyordu. Aşkı ne anlatabildi, ne de gerektiği gibi coşkulu yaşayabildi. Tutkularının oyuncağı yaptığı bedeni, şimdi tüm masumiyetiyle Ale'in kollarındaydı... | |
| | | Alejandro Devin Gonzales Sihir Bakanı Asistanı
Mesaj Sayısı : 36 Lakap : Ale Kayıt tarihi : 30/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (87/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Salı Eyl. 15, 2009 7:39 am | |
| Bunun onda yarattığı hissi seviyordu. Hayır... aslında tapmaya başlamıştı demek çok daha doğru bir söz olurdu herhalde. Genç kızın kusursuz hatlarını, kokusunu, bütün güzelliğini, sanki ona bir daha dokunamayacakmışçasına aklına kazımak istiyordu. Bambaşka bir duyguydu şimdi bu, daha önce hissettiği herhangi bir şeyden çok daha farklıydı - kendinin farkına varamadan aşık olmuştu bu genç kadına. Onun hakkında, doğru ya da yanlış, ortaya çıkan her türlü söylentiyi kulak arkası edebilirdi. Sadece yanında olmasını istiyordu Claire'in, ona olan aşkını sonsuzluğa kadar taşımak istiyordu. Karşı tarafın karşılık vereceğini bilmedikleri tutkularının ve aşklarının bir üst aşamasına geçmişlerken hayatta ondan başka kimseyi istemediğini fark etti. Sadece onun kalbine sahip olursa her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünüyordu. Islak dudaklarını genç kadının alnında, yanaklarında ve dudaklarında gezdirdi. Kendisine bu kadar masum, bu kadar içtenlikle bakması kanını kaynatmıştı adeta. Claire öpücüğüne karşılık verdikten sonra tavırlarında bir değişiklik olduğunu, ona daha da anlamlı bakmaya başladığını gördü. Ne düşündüğünü, beyninin - ve yüreğinin - derinliklerinden ne geçtiğini okuyabilmek istercesine ona bakarken, içine birçok duyguyu sakladığı sesiyle 'Seni seviyorum...' diye fısıldadı onun dudaklarına doğru. Başını göğsüne dayayan Claire'in kokusunu bir kez daha içine çekti ve usulca alnından öptü onu. Muhteşem bir rüyanın gerçeğe dönüşmesini mutlulukla takip ederken, bir sonraki söylemek istediklerini düşünerek biraz oyalandı. Erken olup olmayacağından emin değildi ama... Bu gece sormazsa başka hiçbir zaman cesaretini toparlayamayacağından da korkuyordu. | |
| | | Claire Trisha Bullock Seherbaz
Mesaj Sayısı : 288 Lakap : ' qia ' Kayıt tarihi : 28/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Salı Eyl. 15, 2009 9:37 am | |
| " Seni seviyorum... " Genç adamın dudaklarından dökülen sözcükler Claire'ın tüm ruhunu esir alıyordu. Ale'in kokusunun sindiği bedeni ürperiyor ve tek yaptığı sevdiği adamın kollarında karışan düşüncelerine kulak vermek oluyordu. Saydamlaşan ifadesizlik, yerini hüzne bırakırken avuçları arasına aldı Ale'in o güzel yüzünü. Titreyen dudaklarını, tüm karşıt düşüncelerine meydan okurcasına, genç adamın dudaklarıyla birleştirdi. Özlemdi şimdi nefesini kesen... Bir süre sonra usulca geri çekilip, Ale ile göz göze geldiğinde fısıldadı tüm içtenliğiyle. " Seni seviyorum... " Sevgisi dile gelirken içinden *Kendime rağmen seni seviyorum* diye geçiriyordu. Kendine rağmen seviyordu genç cadı Ale'i. İnandıklarına rağmen... Ama şuan pişmanlığın gölgesinden sıyrılıp kalbine dokunuyordu yasak olan. Anlatamadığı bir heyecan tüm ruhunu sarıyor ve kendini rüzgara bırakıyordu. Sormadan, konuşmadan... Anlamadan, anlatmaya çalışmadan… Kalbini düşünmeden bırakmıştı genç büyücünün avuçlarının arasına. Peki sonrası? Kimin umurundaydı ki? Ya kırıp dökerse? Ya bıraktığı gibi dönmezse kalbi? Neyi değiştirebilirdi ki şimdi bunlardan korkmak… Bakışlarından nedensiz bir hüzün kol gezerken, ilk defa herkes gibi olduğunu fark ediyordu genç cadı. Ne kadar savunmasızdı şimdi ruhu… İlk defa karanlığından sıyrılmış ve bu denli çaresiz kalmıştı. Kımıldayamıyordu. Nefesi kesiliyor ama sesini çıkaramıyordu. Tüm yaşadıklarından sonra tek sığınağı yalnızlık iken, şimdi yalnız kalmaktan korkuyordu… Yavaşça çekti ellerini Ale'in çehresinden. Bakışlarını yere devirip beklemeye başladı korkularına yenik düşen genç cadı. Genç adamın bir şey söylemeden usulca yaklaşıp, dudaklarını bileştirmesiyle tüm bedeni ürpermişti Claire'ın. Kollarını Ale'in boynuna doladı ve tüm içtenliğiyle karşılık verdi. Kafasında dolaşan tüm sorular tuzla buz olmuşlardı artık. Korkuları karanlık bir köşeye çekilmişlerdi ve artık susmuşlardı. Nefreti, hayal kırıklığı, öfkesi… Hepsi kaybolmuştu sanki. " Seni seviyorum... " Tekrar, tekrar fısıldıyordu Claire. Kabullenmişti ve tek istediği doyasıya yaşamaktı şimdi hislerini. Sonuna aldırmadan... | |
| | | Alejandro Devin Gonzales Sihir Bakanı Asistanı
Mesaj Sayısı : 36 Lakap : Ale Kayıt tarihi : 30/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (87/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Salı Eyl. 15, 2009 10:48 am | |
| 'Seni seviyorum...' Dünyada bundan daha tatlı hiçbir şey olamayacağına inanıyordu genç adam şimdi. İçi o kadar huzur doluydu ki... Sanki Claire'in tüy gibi küçük, narin eli, Ale'nin dışarıya karşı inatla savunmaya çalıştığı çelikten zırhın içerisine nüfuz ediyor, bütün ciddiyetini, resmiyetini, bugüne kadar arkasında durduğu ne varsa hepsini dışarı çıkararak yerine başka, yepyeni bir şey koyuyordu. Aşk... aşk. Daha önce birlikte olduğu hangi kadına bu kadar yoğun bir bağlılık hissetmişti, hangisi ta içine kadar işleyerek nüfuz etmişti ona? Claire'le tanışmadan önce bu soruyu kendine sorduğu zamanlarda bu kadar rahat cevap veremiyordu. Şimdi ise daha beyni soruyu tartamadan önce, kalbi gerekli cevabı teslim ediyordu dudaklarına. Hiç... O Claire'e aitti artık, kalbi sadece onu istiyordu, sadece onun için atacaktı, bunun bilincindeydi. Düşüncelerini tamamlamak istercesine hafifçe yana dönerek bir dirseğinin üzerinde biraz doğruldu ve, nefesini ondan alıyormuşçasına öpmeye başladı onu tekrar. Bunun ötesi yoktu artık, hayatının anlamı olan bu genç kadının güvenini ve rızasını kazanmadığı sürece hiçbir şeyin önemi olmayacaktı. 'Seni seviyorum...' Aslında, aklındaki şeyi söylemeden önce bir kez daha duymak istediği, duymaya ihtiyaç duyduğu sözler bunlardı. Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti ve Claire'in yanağını nazikçe, dokunmaya korkar gibi ve içindeki isteğe artık karşı koyamayarak okşadı. Yüzüne olabildiğince tatlı bir ifade oturtmaya çalışmıştı, Claire'i korkutmak şu anda isteyebileceği en son şeydi. 'Seninle bir şey konuşmak istiyorum. Claire...' Biraz daha doğrulttu kendini ve Claire'in ellerini tuttu, şimdi tam gözlerinin içine bakıyordu. O güzelim, simsiyah gözlere bakarken aklındakileri toparlamak zor oluyordu. Bir kez iç geçirdi ve bütün tedirginliğine ve gerginliğine karşı koyarak konuşmasını sonlandırdı. 'Benimle evlenir misin?' Bir çırpıda çıkmıştı sözler ağzından, beklediğinden daha da ustalıkla ve daha hızlıca. Yanlarında gürül gürül yanmaya devam eden alevlerin kızıl ışığının genç cadının o mükemmel yüzünde yarattığı güzel aksi izlerken nefesini tutarak onun cevabını bekledi.
| |
| | | Claire Trisha Bullock Seherbaz
Mesaj Sayısı : 288 Lakap : ' qia ' Kayıt tarihi : 28/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Salı Eyl. 15, 2009 11:32 am | |
| " Benimle evlenir misin? " Claire şaşkınlıkla duraksadı bir süre. Evlenmek mi? Nasıl?Dudaklarını araladı imkansızlık soğukça yüzüne çarparken. Ama kalbi kelimeleri büyüsüne hapsedip, susturdu genç cadıyı. Aşık olmuştu ve şuanda düşündüğü tek şey buydu. İnkar edip kaçamayacak kadar zayıftı şimdi bedeni. Ruhunu saran heyecana boyun eğip, kalbinin sesine kulak verdi. Ale'e nefesi kadar yaklaşıp tutkuyla öpmeye başladı. Cevap vermek istedi. Ama genç cadı her zaman beceriksiz olmuştu duygularını anlatmakta. Çehresini yalayan mutlu ifade zaten anlatmıyor muydu her şeyi? usulca yere sürüklediği adam hem şaşkın hem heyecanlı ifadesinden kurtulmaya çalışmadan, bedenini genç cadının yönlendirmesine izin verdi ve yavaşça üzerine bıraktı bedenini. Soğuk ellerini boynunda gezdirip, ıslak dudaklarını yakışıklı büyücünün tüm vücudunda dolaştırdı. Ve şehvetle öpmeye başladı. Vücudunu usulca Ale'in kontrolüne bıraktı. Kelimelere dökemese de seviyordu… Ve sevdiği adamın kollarında olmak, en çok istediği şeydi. Tüm bedeni onun kollarında zevkle titrerken, mutluluğu gözlerinden açıkça okunabiliyordu. Aşıktı ve daha fazlasını istiyordu... Tarafı, seçimleri, nefreti yada geçmişi... Şimdi bu anın büyüsünü bozamayacak kadar cılızlardı. Ruhu masumiyetin kollarında huzurla salınırken, tüm benliğinden sıyrılmıştı. Tanıyamıyordu kendini artık. Ama ne önemi vardı ki? Hiçbir zaman dikkate almadığı sevgi, şimdi genç cadının tutunuşlarındaki mabediydi. Her zaman basit gördüğü, önemsizleştirdiği, şimdi en büyük gerçeği olmuştu. Savunmasız bedeni Ale'in kollarında istemsizce titrerken, düşünmeden mırıldandı duyulur duyulmaz bir sesle. " Evet... " | |
| | | Alejandro Devin Gonzales Sihir Bakanı Asistanı
Mesaj Sayısı : 36 Lakap : Ale Kayıt tarihi : 30/08/09
Rp Puanı Rp Puanı: (87/100)
| Konu: Geri: Büyük Salon Cuma Eyl. 18, 2009 2:37 pm | |
| Alabileceği tepkiyi hiç düşünmeden sorduğu bu sorunun, genç cadıda böylesine mutlu ve heyecanlı bir izlenim bırakması Alejandro'nun da çocuklar gibi sevinmesine yol açmış, Claire'in nefesinin ve tatlı kokusunun dudaklarından geçerek kalbine kadar nüfuz etmesine, onu sımsıkı sarıp sıcacık yapmasına neden olmuştu. Daha önce hiç hissetmediği kadar yoğun olan bu mutluluk, genç büyücünün, buna eşit, hatta bundan daha da parlak bir sıcaklıkla gülümsemesine neden olmuştu. Claire'in öpüşüne büyük bir tutkuyla ve hevesle karşılık verdi, ince bedeni nazik bir hevesle titrerken genç cadıya biraz daha sıkıca sarıldı. Onun yüzündeki bir tutamı dikkatlice kulaklarının arkasına alırken 'Harika,' diye mırıldanabildi. O anda daha başka ne söyleyebileceğinden emin değildi, ama heralde söylemesine de gerek yoktu. Ona duygusal anlamda hissettirdiği cevabın dudaklarına yansıdığını duyunca yumuşak bir ifadeyle Claire'in gözlerinin içine baktı. Konuştuğunda sesi kadife gibi çıkmasına rağmen oldukça netti. 'Öyleyse ben de bir kez daha, sonsuza kadar senin yanında kalacağıma söz veriyorum. Gücüm yettiği sürece bizi kimse ayıramayacak.' Bu söyledikleri ilerde ne kadar güçlü bir teste tabi tutulurdu bilemiyordu, ama verdiği sözde samimiydi. İçtenliğinin gücünü arzularına da yansıttı ve sadece Claire'e ve birlikte yaşayabilecekleri hayata konsantre oldu. Zaten tutkuyla birbirlerine dokunurken başka bir şeye ihtiyaçları da yoktu. Ateşin insanı dinlendiren ve sakinleştiren çıtırtısı bütün benliklerini sararken, Ale ne kadar zaman geçtiğinin farkına varamadı. En sonunda uykunun tatlı huzuru yavaş yavaş üzerlerine çökerken, başını göğsüne yaslamış, nefes alış verişleri sakin bir ritmi takip eden genç cadıyı seyre dalmıştı. Biraz doğrulup onu nazikçe alnından öptü ve bilinçsizlik yavaşça onu da sarıp sarmalamaya başlarken, kendini karanlığın şefkatli kollarına bıraktı. ' Rp Bitmiştir..! ' | |
| | | | Büyük Salon | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|